OHAL 10 yıl sürebilir

15 Temmuz darbe girişimini sosyolojik açıdan değerlendiren Prof. Dr. Bünyamin Ayhan, “Olağanüstü durum bir zorunluluktan doğdu ve 10 yıllık bir zaman dilimini kapsayabilir” dedi.

Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’ne katılan Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Ayhan, 15 Temmuz’da kitle iletişim araçlarının toplumda görüldüğü etkisinden daha fazla gücü olduğunun tesbit edildiğini söyledi. Konya İl Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen sohbette, 15 Temmuz’u, sosyal açıdan değerlendirerek olağanüstü farklı bir bakış açısıyla değerlendiren Ayhan, 15 Temmuz gecesi dini olarak salaların okunmasını “toplumsal bir refleks sağlamak ve toplumu motive etmek için yapıldığını” belirterek kitle iletişim araçlarının haber ve yayınlarıyla toplumu bir arada tutmaya çalıştığını belirterek “Sistemin hâlâ ince bir çizgide devam ettiğini ve bu dayanışmanın da aynı doğrultuda süreceğini söyleyebiliriz” dedi.

OHAL ZORUNLULUKTUR

Olağanüstü durumu sosyolojik açıdan “Normal giden bütün durumların çöktüğü durum” olarak tanımlayan ve kurumların işlevlerini yerine getiremediği veya eksik kaldığı zamanlarda olağanüstü durumların ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Ayhan, değişimin çok hızlı olduğunu, bütün yapıların normal işleyişinin dışına çıktığını ve toplumun normal işleyen mantığının da geçici olarak durduğunu ve buna da “akıl tutulması” dendiğini söyledi. Toplumun ayakta durabilmesi için olağanüstü hallerin bir zorunluluktan kaynaklandığına dikkati çeken Prof. Ayhan, olağanüstü durumlarda meşruiyet krizlerin had safhaya çıktığı günler olduğunu ve sistemin de çökmeye başlayacağını da ifade ederek bu çok hızlı değişim ve dönüşümlerde yaşlı kesimlerin başatrol oynayan kesimler olduğuna işaret etti. Olağanüstü durumlarda Konya örneğinden hareketle elektrik kesintilerinin bile toplumsal reflekslere dönüşebildiğini, toplumsal ve siyasal sorunlar haline gelebildiğini de dile getiren Ayhan, “Olağanüstü haller toplumun ayakta durabilme halidir. Olağanüstü haller aslında zorunluluktur. Reflekslerin dışında gelişen bir zorunluluktur. Olağanüstü durumlar meşruiyet krizlerinin de had safhaya çıktığı durumlardır. Olağanüstü durumları sermayeye dönüştüren yapılara dikkat etmek gerekir” dedi.

MİLYONLARI ETKİLEDİ

Darbe girişiminin ardından ilk günler, Türkiye’de dolaylı ve direkt olarak bu gibi durumlarda 7,5 milyon insanın etkileyeceğini ön gördüklerini fakat bu sayının giderek arttığını gözlemlendiğini kaydeden Ayhan, “Meşruiyet sistemi ve toplumsal krizlerin etkileşme süreci olarak daha da derinleşecek gibi görünüyor. Ticari firmalar da bundan son derece etkilenebilirler. Sermaye grupları, markalar, imajlar da bir noktadan sonra tasfiye edilmeye başlanacak.” diye konuştu. 15 Temmuz olaylarının üç aşamalı olarak tartışmasının yapılması gerektiğini ifade ederek yaşadığımız olağanüstü durumun 10 yıllık bir zaman dilimini de kapsayabileceği ön görüsünde bulunan sosyolog Bünyamin Ayhan, FETÖ’nün sosyolojik açıdan bir tabanı ve yapısının olmadığını da söyledi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri