“Öğretmenim Geleceğimdir” sözü, öğretmenlerin sadece bilgi aktaran kişiler olmadığını, aynı zamanda toplumun geleceğini şekillendiren en önemli aktörlerden biri olduğunu ifade etmektedir. Zira bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, eğitime ve dolayısıyla öğretmenlerine verdiği değerle doğru orantılıdır.
Öğretmenler, bireyin eğitim hayatındaki en kritik rehberlerdir. Sadece akademik bilgiyi değil, aynı zamanda ahlaki değerleri, eleştirel düşünmeyi, toplumsal sorumluluğu ve özgüveni kazandıran kişiler olarak hayat boyu iz bırakırlar. Bir çocuğun düşünce yapısı, dünyayı algılayış biçimi ve geleceğe dair umutları büyük ölçüde öğretmenlerinin rehberliğiyle şekillenmektedir. Atatürk’ün “Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü de öğretmenlerin toplumsal dönüşümdeki hayati rollerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu manada ortaokulda öğrenim görmekteyken kütüphanesinden getirdiği kitaplarla hayatıma yön veren ve lise yıllarımda iken hayat amacımı sık sık hatırlatan, iyiliğini ve desteğini hiç unutmadığım Türkçe Öğretmenim Selma öğretmenimi anmadan geçemeyeceğim. Allah, ona uzun ömürler versin ki daha fazla öğrencinin kalbine dokunabilsin.
Hayatta iyi insan olma gayesi açısından eğitim, sadece bireylerin değil, toplumların da geleceğini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu bağlamda, öğretmenler bir toplumun medeniyet seviyesini yükselten bilgi çağında ilerlemesini sağlayan liderlerdir. Bugün dünyanın önde gelen ülkeleri, eğitim sistemleri ve sistemin en önemli parçası olan öğretmen kaliteleriyle dikkat çekmektedir. Finlandiya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler, öğretmen yetiştirme programlarına yaptıkları yatırımlarla toplumsal kalkınmada önemli mesafeler katetmişlerdir.
Türkiye özelinde ise öğretmenlerin toplum üzerindeki etkisi, Köy Enstitüleri örneğinde olduğu gibi somut bir şekilde görülebilir. Köy Enstitüleri'nde yetişen öğretmenler, sadece bilgi aktarmakla kalmamış, aynı zamanda toplumun ekonomik, kültürel ve sosyal dönüşümünde öncü rol üstlenmişlerdir.
“Öğretmenim Geleceğimdir” anlayışını hayata geçirmek, sadece bireysel çabayla değil, toplumsal ve kurumsal destekle mümkün olabilir. Ancak öğretmenlerin mesleki tatmin seviyeleri, çalışma koşulları ve toplumsal saygınlığı gibi konular, bu süreci etkileyen önemli faktörlerdir. Maalesef, günümüzde öğretmenlerin maddi ve manevi sorunlarla karşı karşıya kaldığını görmekteyiz. Yeterli ücret alamayan, saygınlıkları zaman zaman sorgulanan öğretmenler, geleceği şekillendirmek için gereken motivasyonu bulmakta zorlanabilmektedir. Bu durum hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kayıplara yol açmaktadır.
“Öğretmenim Geleceğimdir” sözünün tam anlamıyla bir gerçekliğe dönüşmesi için öncelikle öğretmenlerin hak ettikleri değeri görmeleri gerekmektedir. Eğitim politikaları, öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimlerini destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Ayrıca öğretmenlerin toplumsal statülerini artıracak projeler ve kampanyalar düzenlenmelidir. Bu tür farkındalıklar ve öğretmenlere yönelik mesleki ödüller, toplumda öğretmenlerin hak ettikleri değeri yükseltmeye yönelik farkındalık yaratabilir.
Öğretmenlere hak ettikleri değeri vermek sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumların geleceğine yapılan bir yatırımdır. Bu bilinçle hareket eden bir toplum, eğitimin ışığında daha aydınlık bir geleceğe yürüyecektir.
Unutulmamalıdır ki; bir çocuğun hayatına dokunan her öğretmen, aslında tüm toplumun kaderine yön vermektedir.