Ülke nüfusunun yaklaşık olarak neredeyse dörtte birini öğrenciler oluşturmaktadır. Bu rakam küçümsenemeyecek bir rakamdır. Eğer iyi yetiştirilirse, memleket geleceğinin onların omuzlarında yükseleceği âşikardır. O sebeple öğretmenlerin de, omuzlarında büyük bir sorumluluk olduğu nettir. Her işin bir usul ve adâbı olur. İlim öğrenmenin ve öğretmenin de elbette, usul ve adâbı vardır. Nice yanlış ellerde, saf gönüller idlâl edilir. İlim kötü niyetler için kullanılırsa, bütün bir insanlığı felâketlere götürebilir. Meselâ öğrenilen ilim, bomba yapımında kullanılırsa, toplum infiale sürüklenir. Bu sebeple kişi ilmin bir nimet olduğunu bilmeli ve onu insanlığın faydası için kullanmalıdır. Eğer ilim insanlığın zararına kullanılırsa, o ilim kişiye külfettir, aynı zamanda vebaldir.
İlimle övünmek hoş değildir. Tevâzu ve alçak gönüllülük her zaman tercihe şayandır. İçli Yunus’un dediği gibi; İlim, ilim bilmektir. ‘İlim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.’ Der. Demek ki, ilim kişiye üstünlük ve kibirlenme vesilesi olmamalı aksine kişiyi sâde, olgun bir insan yapmalıdır.
Büyükler der, biz de hep söyleriz; ‘İnsan yetiştirmek bir sanattır.’ Bu sanatı icra eden ana-babalardan sonra, birincil görev eğitmenlerimizdedir. Dolayısıyla öğretmenlerimize nesil yetiştirmede ilk adım olarak, çok görevler düşmektedir.
Öğretmenlik samimiyet, fedâkarlık, vefâ, sabır ve çilenin adıdır. Öğretmen bilmeyene bildirir, neyi varsa öğretir, anlatır ve bundan büyük bir haz duyar. O küçükleri şefkatle kucaklarken, büyüklere de saygıyı öğretir. Öğretmen, çâresizlerin çâresidir. Çoğu zaman öğretmen, umudun adıdır.
Öğretmen; çevresini bilgisiyle, davranışlarıyla en güzeli yansıtan bir ışıklı rehberdir. Öğretmen; dâima iyiyi, hayrı, doğruyu, doğruluğu anlatan ve kendisi de, yaşayarak bunları gösteren canlı bir numûnedir. Vatan savunmasının namus olduğunu, dînî, mukaddesâtı, bayrağı, sancağı aşılayan aziz ve şerefli bir kılavuzdur, öğretmen. Hâinliği, kalleşliği, bölücülüğü, terörü, şiddeti, acımasızlığı, zulme karşı durmayı yeni nesle öğreten, anlatan bir âbide şahsiyettir, öğretmen. Gerektiğinde vatanı-dîni ve bayrağı için cesurca canını veren önemli bir değerdir, öğretmen.
Biz öğretmeni bu gözle değerlendiririz. Öğretmen ülke insanımız için bir rehberdir, en kâmil modeldir. Şanlı târihimizde, geçmişten bu yana, insanımız öğretmenlere, ‘hoca’ yakıştırmasında bulunmuş, samimâne saygı ve sevgi göstermiştir. Biz millet olarak öteden beri öğretmenlerimizin kadri kıymetini bilmiş bir topluluğuz. Üç-beş soysuzun istisnâlığı, genel kâideyi bozmaz. Hemen hepimizin zihnine kazınmış nice öğretmenlerimiz vardır. Bu neyle oluyor? Tabi ki, fedâkarlık ve diğergamlıkla. Hani anne ve babalar için halk arasında şöyle bir söz dolaşır ya; ‘Yemez yedirir, giymez giydirir’, diye İşte öğretmenler de, aynı değerlendirmeye tâbi tutulur. Burada şu konuya da değinmek de yarar var. Eğitimin verimi için, veli-öğretmen iletişimi şarttır. Eskiden veliler öğretmenlere sonsuz itimat ederlerdi. Hatta; ‘Hocam eti benim, kemiği senin’, derlerdi. Şimdilerde bu sözü söyleyeni duymadık. Zira çocuklarımızın saf ve temiz zihinlerini zehirleyen, onlara inançsızlık aşılayan, ateizm-deizm’in uçurumlarına sürükleyen öğretmenler mevcut bugün. Bilisin ki; ‘Özgür olun, her şeyi sorgulayın’ diyerek mutlak bir serbestlik düşüncesini gençlere aşılayan öğretmenler, gençleri sonu belirsiz mecrâralara sürüklüyorlar. Hiçbir şekilde hiçbir hususta aşırı özgürlük olmaz, olamaz. Her şey de bir sınır olmalı. Sınırsız özgürlük kişinin önce kendisine zarardır. Bu nasıl mantıkdır? Öğretmen, öğrencisine ve dahi topluma en güzel bir örnek şahsiyettir. Gençleri yanlışlığa, eğlenceye, ahlaksızlığa, fuhşa, alkole, uyuşturucuya, kumara teşvik etmek, öğretmene yakışır mı? Bu neslin yıkımıdır, bu öğretmen için büyük bir sorumsuzluktur. Sorumlu bir öğretmen öğrencilerine ahlaklı olmayı, doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı veren, bütün öğrencilerini hiçbir ayrım yapmadan şefkat ve merhametle kocaman kucaklayandır. Onların her derdine derman olan şifâdır, öğretmen. Öğretmen sâdece dersini verip, sonra hemen çekip gitmemelidir. Onun öğrencilerine dâir sorumlulukları vardır.
Örnek bir öğretmen öğrencisini kin, nefret, hasetten uzak etmeli, onları geleceğe güvenle bakan sevgili ve saygılı kişiler olarak yetiştirmek için yoğun çaba sarf etmelidir. Yine onların birbirleriyle güzel bir iletişimde olmalarını sağlamalı, kardeşliği, dayanışmayı, yardımseverliği vermeli, bir ve berâber olmanın önemini, vatanın kutsallığını her dâim vurgulamalıdır.
Toplumun yönlendirilmesinde, neslin yetiştirilmesinde, büyük katkıları olan öğretmenlerimizin, milletimizin inanç ve kültürel değerlerine uygun eğitim vermeleri beklenendir. Bunu her zaman ve her zeminde söyleriz. Bunun gerçekleşmesi için de öğretmenlerimizin, bu doğrultuda yetiştirilmesi elzemdir. Pek tabi öğretmenlerimizin yetiştirilmesi ayrı bir vizyon, önem ve birikim ister. Öğretmen eğitiminde, bugün eskiye oranla daha farklı bir muhteva ve farklı bir presüdür olması gerekir, kanaatindeyiz. Öğretmen yetiştiren kurumlarımızın programlarının, halkımızın hassâsiyetleri doğrultusunda, yeniden gözden geçirilmesini arzu ediyoruz. Öğretmenler ve kitaplar vasıtasıyla, kendi inanç ve değerlerimize taban tabana zıd görüşlerle, çocuklarımızın beyinleri işgal edilmesin, okullarda -bir daha tekrar edelim- ateizm propagandası yapılmasın, arzu ediyoruz. Velhâsıl nesillerimiz inançsız yetişmesin istiyoruz. İlgililere duyururuz. Cumânız hayrola.