Öğretmen Maaşı

Sadık Küçükhemek

Memurlara ek ödeme adı altında ortalama olarak 300 lira verildi. Öğretmenler de ek ödeme istediler, verilmedi. Verilmemesinin sebebi, Sayın Başbakan’ın şu açıklamalarından anlaşılmaktadır:  “Öğretmen camiası benim en çok saygı duyduğum kesimdir. Onlara (öğretmene)  ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek.”

Sayın Başbakan’ımızın bu açıklamasına saygı duymakla birlikte, muhterem Başbakan’ımızın yanlış bilgilendirildiği kanaatindeyim. Doğrudur, öğretmen maaş karşılığı haftada on beş saat derse giriyor, ek ders verirse ücretini alıyor. Sayın Başbakan’ım, ders vermek, masa başında çalışmaya benzemez. Bu on beş saat, kırk saatin yorgunluğundan daha fazladır. Öğrenciliğinizi hatırlayın, öğretmeni ders yorar. Bir de sınıf kalabalık olursa öğretmenin ne kadar yorulduğunu bir düşünelim. Günümüzde açık liseler “Hababam Sınıfı” gibidir. Bu sebeple öğretmenin çektiği sıkıntıyı sadece öğretmenler bilmektedir. Ayrıca öğretmen, dersini anlatabilmesi için evinde çalışmaktadır. Yazılı kâğıtları okumaktadır. Bunların toplamı haftada kırk saatten az değildir, inanın buna. Öğretmen kökenli bürokratlar ve milletvekilleri bunu bilmektedir.

Uzmanlara göre,  öğretmenin maaş karşılığı haftada on beş saat derse girmesinin sebebi, verimlilik açısındandır. Öğretmenin bundan fazla derse girdiği zaman verimi düşmektedir. Bu sebeple öğretmene zorunlu olarak haftada 21 saatten fazla ders verilmemektedir. Uzmanlar, bu konuyu tekrar inceleyebilir, maaş karşılığı haftada 21 saat olabilir. 

Sayın Başbakan’ım,  düz bir memura verilen ek ödeme öğretmene de verildiği zaman haksızlık olmaz; hak yerini bulmuş olur. Sizin iyi niyetinizi biz biliyoruz. Açıklamanızdan da anlaşılıyoruz; sizin en çok saygı duyduğunuz kesim öğretmen camiasıdır. Bu açıklamanızdan dolayı öğretmen camiası manen yara aldı, moral men çökmüş durumdadır, gönüllerini almanız, çocuklarımızın istikbali açısından elzemdir diye düşünüyorum. Çünkü moral men çöken öğretmen başarılı olamaz, güler yüzlü ders anlatamaz; bu durum öğrenciye yansır.

Sayın Başbakanım, yaz tatilinin 2 ay olması devletin iradesi dahilindedir. Haziranın sonunda okullar tatil edilir ve Eylül ayının başında okullar açılırsa bu mesele çözülmüş olur. Temmuz ayında öğretmenler dersten kalan öğrencileri imtihan eder,bu ayda hizmet içi eğitim olur.Böylece öğretmen 1 ay tatil yapmış olur. Bugünkü öğretmen maaşı ile ancak öğretmen karnını doyurur, çocuklarını okutur ve evlendirebilir. Bırakın dış ülkelerin tarih yerlerini gezmeyi, ülkesinin tarihi yerlerini bile ziyaret edemez. Böylece, ufku dar olmuş olur. Öğretmenin bugünkü sistemde ayrıca çalışma imkanı yoktur akşama kadar okuldadır 2 saat derse giriyorsa 2 saat beklemektedir daha sonra dersine girmektedir. 

Muhterem Başbakan’ım, memur maaşlarının yüksek olmasıyla Yunanistan’a benzemeyiz; daha da kalkınırız.  Halife Hz. Ömer’in memur maaşlarını yüksek tutmasını batılı ülkeler anladı; ama Asya ülkeleri bir türlü anlayamadı, bu sebeple suiistimal, rüşvet ve yolsuzluğun önüne geçilemedi.

 “Hz. Ömer, memurlarının bir iğfale kapılmamalarını temin için kendilerine dolgun maaş verirdi. Batılılar, bu esasın doğruluğunu büyük tecrübelerden sonra anladıkları halde, Asya devletlerinin birçoğu bugüne kadar bunun faydasını takdir edemiyor. Bu yüzden rüşvet ve suiistimal gibi kötülüklerin doğu memleketlerinde yaygın olduğunu görüyoruz. Hz. Ömer’in devrinde haayt pek ucuz, paranın satın alma gücü yüksek olduğu halde memurların maaşları yüksek ve tatmin edici idi. Valilerin aylık maaşı 1000 Dinar’dı ki, bugünkü para ile 350 İngiliz Lirasına yakındır. Ganimetlerden alınan hisseler bunun haricinde idi.  (1)

Sayın Başbakan’ım, sözlerimi dikkate alacağınıza inanıyor, saygı ve hürmetlerimi sunar, Allah’tan sıhhat ve  afiyet dilerim. 

Kaynak

1. Asrı Saadet, Ömer Rıza Doğrul, C.4, s.348

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.