Obruk denilince akla hemen Konya'nın Karapınar ilçesi akla gelmektedir.Yakınlarda tekrar bir obruk oluşumu neticesinde bu haftaki köşemizi bu konuya yer verme gereğini hissettik. Konya ve akabinde Karapınarı yakından ilgilendiren ve bazen espiri mahiyetinde de olsa halk arasında nurtopu gibi bir obruğumuz daha oldu,denilsede tedirginlikleri ister istemez gözlerden kaçmamaktadır.
**
Obruk tanımı,baca veya kuyu şeklinde, keskin köşeli, derin çukurluklara derinliği 250-300 m'yi bulabilen ve obrukların bazılarının tabanında göl ve akarsu gibi su hareketlerinin olduğu ,akabinde Yer altı suyunun, karbondioksit ile birleşimi sonucu karbonik asit oluşur. Bu karbonik asit kireç taşının yoğun olduğu toprakları zamanla çözerek yer altında mağaralar oluşmasına neden olur, bir müddet sonra mağaranın üstünde bulunan toprak çöker işte bu çökme sonucu oluşan derin çukurlara obruk denir.
**
Obrukların çoğu iki şekilde oluşur. Birincisi alttaki eriyebilen kayaçlar. Kayaç ; çeşitli minerallerin veya mineral ve taş parçacıklarının bir araya gelmesinden ya da bir mineralin çok sayıda birikmesinden meydana gelen katı birikintilerdir. topraktan sızan sularla çözünürler ve kayaç içinde bulunan doğal boşluklar genişler ve üzerlerinde bulunan toprakla doldurulurlar. Yer altı suyu kayacı çözmeye devam ettikçe toprak ortadan kalkar ve geride yamaç eğimi düşük, derinliği fazla olmayan çöküntüler bırakır. kayaçların içerisinde yer altı suyunun hareketine izin verecek şekilde kırık, çatlak, yarık ve benzeri yapılar bulunuyor. Bu yapı suyun kayaçlar içerisindeki hareketini kolaylaştırıyor. Bölgede volkanik kökenli gazların etkisiyle eritebilir bir özellik kazanan su, kayaç ile etkileşime giriyor. Bu etkileşim esnasında su, kayacı zamanla yemeye başlıyor ve gitgide kayaçta geniş boşluklar oluşuyor. Bu boşlukların üzerindeki toprak ile kayadan oluşan tabaka ise zamanla çöküyor ve obruklar oluşuyor. Halk arasında yer altı nehri olarak tabir edilen bu durumu, karstik boşluklardaki suyun hareketi olarak açıklanmaktadır. Obruklar ayrıca bir mağara tavanının çökmesi sonucu dik kenarlı bir krater şeklinde de oluşur. Bu yolla oluşan obruklar özellikle nüfusun fazla olduğu bölgelerde ciddi bir tehlikedir.
**
Yeraltı suyunun çekilmesi ve yeraltı suyu hareketleri arttığı için obruklar oluşuyor. Obrukların oluşmasında asıl sorumlu yer altındaki insuyu formasyonu dediğimiz eriyebilen oluşum. Bu birim içerisinde hareket eden sular bu oluşumu eriterek obruk oluşumuna neden oluyor. 1980'li yılların başından itibaren günümüze kadar sürekli negatif yönde bir yeraltı suyu aleyhinde devam eden bir süreç var. Bu süreç 2009-2011 yılları arasında kısmen pozitife doğru döner gibi olsa da daha sonra yeniden eksi yöne gitmeye başladı. Birçok gözlem kuyusunda yer altı sularının giderek azaldığı gözleniyor. Geriye dönük 30-35 yıllık süreç içerisinde ortalama yıllık 1 metreden hesap edildiği taktirde 35 metrelik bir yer altı suyu düşümü var. Bütün havzayı düşündüğümüz zaman bu korkunç bir yer altı suyu kaybı demektir. Havza içerisinde bu kadar yeraltı suyu kullanımının önüne geçmek için önlemler Karapınar da oluşan obrukların kent merkezlerini tehdit ediyor endişesi yöre halkını ister istemez tedirgin hale getirebilmektedir. Kent merkezi ile ilgili yer altında bulunabilecek muhtemel boşluklarla ilgili ayrıntılı çalışma yapılamıyor. Çünkü kentleşme bazı yapılabilecek olan sismik jeofizik çalışmaları ile ilgili engel teşkil ediyor. Ama havza içerisinde yeni oluşan obruk ile ilgili MTA'nın daha önce tespiti olmuştu.
**
Dolayısıyla bilimsel olarak obrukların tespiti yapılabiliyor. Karapınar kent merkezinin altı volkanik kayalarla kaplı. Volkanik kayalarda yer altı sularıyla erime yaşanması son derece düşüktür. Kent merkezi bu açıdan şanslıdır desekte endişeler şu doğrultudadır, volkanik kayaların altında bu birimlerden olup olmadığının tespit edilmesi gerekiyor. Bunun için de bir kaynak ayrılıp bilimsel olarak belirlenmesi lazım. Bunun yapılması yaşayan bir kentte oldukça zor. Ama çevresinde yapılacak ölçümlerle bir yaklaşımda bulunulabilir. Bu bölgede obrukların oluştuğu biliniyor ve gelecekte de oluşacaktır. Bizim yapmamız gereken yeraltında oluşabilecek boşlukların tespit edilmesi ve bunların çevresinde önlemler alınmasıdır. Bölgede ciddi anlamda tarımsal sulama yapılmakta,devletin ivedi bir şekilde su kısıtlaması yaparak kota getirilmesi gündemde isede ,bunun bir çözüm olduğunu varsaymak, üretici açısında inanılmaz sıkıntılar meydana getirecektir.yapılacak işlerin en başında boşa akan suların bir yerde toplanarak yer altına pompalanması ve su seviyelerinin yükseltilmesi gerekmektedir.ya değilse daha çok nur topu gibi obruklarımız olacaktır...