Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselam şahsi hayâtından âile hayâtına, sosyal adâletten toplumsal hayâta dâir en müstesna davranışları kendi hayâtında bir bir gerçekleştirerek ümmetine bir daha eşine rastlanmayan ahlâki modeller bırakmıştır. Peygamberimiz aleyhisselam insanlar arası hiç ayrım yapmadı, O’nun devrinde zengin-fakir arasındaki uçurum mümkün olduğunca kapandı, pek çok konuda ölçü ve denge gözetildi, tembellik yerildi, çalışma ve alın teri takdir edildi, çalışırken dürüstlük tavsiye edildi, şahsi emeller için intikam peşinde koşulmadı hep iyi olmak ve affedilmek tavsiye edildi. O zaman bize ne düşüyor? Onlardan en kâmil biçimde faydalanmak, hayâtımza tatbik ederek yaşantımızı bereketlendirmek düşer değil mi? İşte o muhteşem ölçülerden yine bâzı misaller vermek istiyoruz:
‘Allah Rasûlü rüşvet verene de alana da lânet etti.’ (Tirmîzî, Ahkam 9)
Allah Rasûlü buyurdu ki; ‘İki zayıfın, yetimle kadının hakkını yemekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.’ (Nesâi, İşretü’n-nisa 64)
‘Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeği ne fena yemektir.’ (Buhârî, Nikah, 72)
‘Rasûlullah kendisine yapılan kötülüklerden dolayı asla intikam peşinde koşmadı fakat Allâh’ın bir yasağı ihlal edilince cezâsını mutlaka verirdi.’ (Buhârî, Edeb 80)
Allah Rasûlü buyurdu ki; ‘Zandan sakının çünkü zan (asılsız, yersiz itham) sözlerin en yalan olanıdır. Başkaların konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize hased etmeyin, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allâh’ın kulları kardeş olun.’ (Buhârî, Nikah 45/ Edeb 57)
‘Aldatan bizden değildir.’ (Müslim, İman 164)
‘Satarken, alırken ve borcunu isterken kolaylık gösteren kimseye Allah merhamet etsin.’ (İbni Mâce, Ticârât 28)
‘Bir zaman gelecek ki, kişi malı helal yoldan mı, haram yoldan mı kazandığına aldırmaz.’ (Nesâi, Buyû 2)
‘Pazara mal getiren rızıklandırılmış, karaborsacı ise lânetlenmiştir.’ (İbnî Mâce, Ticâret 6)
‘Allâh’ın kendisini kıyâmet gününün sıkıntılarından kurtarması kimi hoşnut kılarsa, o kişi borcunu ödemeyene süre tanısın veya borcunun bir kısmını indirsin.’ (Müslim, Musâkât 32)
‘Çalıştırdığınız kimseye teri kurumadan ücretini veriniz.’ (İbnî Mâce, Ruhûn 4)
‘Hangi Müslüman bir ağaç diker, bir şey eker de ondan bir kuş, bir insan veya bir hayvan yerse, onunla kendisine bir sadaka (sevâbı verilmiş) olur.’ (Buhârî, Hars 1)
‘Kim bir hayra (iyiliğe) öncülük eden kimseye o hayrı yapanın sevâbı kadar sevap vardır.’ (Müslim, İmâre 133)
‘Bir kişi Allâh’ın rızâsını umarak âlesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için sadaka olur.’ (Buhârî, İman 41/ Müslim, Zekat 49) Yine aynı minvalde; ‘Geçimin üstlendiklerini ihmal etmek, kişiye günah olarak yeter.’ (Ebû Dâvud, Zekat 45)
‘Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakın, sizden daha iyi olanlara bakmayın. Bu, Allâh’ın size olan nimetini hoş görmeniz için daha uygun bir davranıştır.’ (Müslim. Zühd, 9)
Şu kâideler hayâtı doğru yönlendirmede bunca yanlışı düzeltecek mâhiyettedir.
Bizler iyi ki O’na ümmetiz. İyi ki O’nun yolundayız. İyi ki O’nu rehber ve öncü bilmişiz.