Hükümet ne yaptığını bilmiyor -7
Son yıllarda kulaktan kulağa da olsa bir nüfus azalmamız olduğu söylenmekte, yerli yersiz bazı tavsiyeler yapılmaktadır. Ama en çirkini, her halde yeni evlenen bir hanım kıza “kızım şu kadar çocuk yap veya yapma” tavsiyesi olmaktadır.
Düşüne biliyor musunuz? Beyaz gelinliği içinde bir bakire kıza müstakbel eşi, nikâh memuru, şahitler ve birçok çoluk çocuğunda bulunduğu misafirler önünde bu tavsiyeyi yapmak… Bu tavsiyeyi yapanın kimliği önemli değildir. Bunu damadın babası ve annesi yapabildiği gibi gelin hanımın annesi veya babası da yapabilir. Nikâh memuru veya misafirlerden birisi ayağa kalkarak böyle bir tavsiyede bulunabilir.
Ne kadar ayıp bir şey bu yapılan şey… Gelin hanımın, herkesin huzurunda düştüğü o utanılacak duruma, en azından “Edep Ya Hu…(Ey Allah’ım edep ver)” denir.
Ama yıllardır Sayın Başbakan birçok toplantıda da söylediği gibi nikâhlarında şahitlik yaptığı yeni evlilere de; “En az 3 çocuk yapın” diye tavsiyede bulunabiliyor. Kimse de Sayın Başbakan’a, bu yaptığının ayıp bir şey olduğunu söylemiyor.
Denilebilir ki, “Nüfusumuz azalmaktadır. Bu tavsiye hiç olmazsa nüfusumuzun yerinde saymasına dönüktür”
Bu tez doğru da olsa yeni evlenen gençleri veya gelin hanımı, evliliklerinin ilk ve en heyecanlı gününde herkesin önünde mahcup etmek doğru değildir diyorum.
NÜFUSUMUZ NE DURUMDA
Siz değerli okuyucularıma nüfusumuz hakkında resmi kayıtlardan alınan bir grafik sunuyorum. Bu grafiğe göre 1927 yılından sonra nüfusumuz artıyor. Bu artış 1945’den sonra bir hızlı artış gösteriyor. 2005 yılında nüfusumuzun 72 milyona ulaştığı görülüyor.
1960’dan sonra da nüfusumuz artmaya devam ettiği halde “Nüfus artış hızı” yani bir evveli yıla oranla bir sonra ki yılın nüfus artışında, düşme yaşanıyor. Grafikte ki kırmızı çizginin 1985’den sonra gittikçe düşmeye başladığı görülüyor.
Nüfus artış hızının düşmesi elbette ki hayra alamet değildir. Bunun anlamı, yeni doğanların azalması sebebiyle ülkemizde yaşlı insanların artması ve ortalama yaş oranının da gittikçe yükselmesi demektir. Biz de bir müddet sonra Avrupa ülkeleri gibi “yaşlı insanlar ülkesi” oluyoruz demektir.
İnternetten “nüfus artış hızı” diye girerseniz orada nüfusumuzun gittikçe azaldığını görecek, nüfus azalışının birçok sebeplerini okuyacaksınız. Meğer nüfusumuzun azalması; eğitimimizin ve kültürümüzün artmasına, sanayileşmenin sağlanmasına, köyden şehirlere göçün yaşanmasına gibi birçok zahiri (sanal) sebeplere bağlandığını göreceksiniz.
NUFÜS ARTIŞI NASIL SAĞLANIR
Nüfusumuzun azalması ve bunun artırılmaya çalışılmasının gerçek sebepleri şunlardır.
1. İnançların zayıflaması. Allah’a inanan insanlar, onun hem yaratıcı ve hem de el Rezzak yani rızık verici olduğunu bilirler. “Rızık korkusu ile evlatlarınızı öldürmeyin” ayetine inanırlar.
2. Zinanın artması. Zinanın arttığı yerlerde nüfus azalır. Çünkü gayri meşru birleşmelerden hâsıl olacak çocuğu ne ana ve nede baba üstlenmek istemez. Kazara olan çocuklar ya sezaryenle alınır veya doğduktan sonra öldürülürler. Onun için böyle toplumlarda nüfus gittikçe düşer. Ülkemizde, zinanın bir suç olmadığı 26.09.2004 tarih ve 5237 sayılı kanunla kabul edilmiştir.
3. İşsizlik ve yokluğun artması. İşsizlik oranımız %25 olduğu halde bu gerçek rakamlarla saklanıyor. Büyük halk kitleleri, asgari ücretin 850 TL/Ay olduğu ülkemizde, yokluğun pençesinde inim inim inliyor. İnsanımız yarınından endişeli olduğu için çocuk yapmaya cesaret edemiyor.
4. Gıdaların insanları kısırlaştırması. Yediğimiz gıdaların, insan ve insan nesli üzerinde büyük tesiri vardır. Zamanımızda yediğimiz gıdaların neredeyse % 60 -70’i, İsrail’in ve AB ülkelerinin yemediği GDO’lu (Genetiği bozulmuş gıdalar) dır. Bu gıdaların kendileri, kısır tohumlardan üretilmekte, gıda maalesef kendi tohumunu üretememektedir. Bu nedenle de hububat, bakliyat ve sebzelerin tamamı dışarıdan ve özellikle de İsrail’den ithal edilmektedir. Adamlar, biz size tohum vermiyoruz deseler, biz o tohuma ait gıdayı yiyemeyiz. Tohumlarda ki bu bağımlılığımız, 2006 yılında çıkartılan ve 5553 sayılı resmi gazetede ilan edilerek yürürlüğe giren “Yeni tohum kanunu” ile sağlanmıştır.
Yapılacak iş, sağda solda, her kesin önünde “Üç çocuk yapın. Beş çocuk yapın…” demek değil, yukarıda saydığımız kanun maddelerinin düzeltmesidir. Siz insanımızın şartlarını değiştirin… Göreceksiniz ki o üç veya daha fazla çocuk sahibi olacaktır.
Allah aşkına… Bu yapılanlar, ne yaptığını bilen bir hükümetin icraatı olabilir mi?