Efendim üç ayların bu kutlu ikliminde sizleri gündeme boğmak istemiyorum. Diğer arkadaşlar zâten yeterince günceli sizlere aktarıyorlar. Ben ise siz canlarıma, sevgili okurlarıma ahretimizi unutturmamak adına dîni hususları yazılarıma konu olarak seçerek karşınıza çıkıyorum. Ne de olsa bu dünya kimseye bâki değil. Ebedi bir âkibet bizi bekliyor. Henüz daha vakit varken ömür sayfaları bitmemişse hayra, hayır işlemeye, sâlih amel biriktirmeye devam, diyelim. Eli boş gidilmez gidilecek yere bu sebeple nefes alıp veriyorsak bizi yaratan yüce Yaratıcı’nın huzûruna bolca sevaplar takdim etmeli, değil mi?
Geçen ki yazımızda Receb ayının her haftasına kendimize göre bir ölçü koyalım demiştik. Bu hafta içinde “niyet”lerimizi sorgulayalım. Ölçülerimizi ayarlayalım ve ne kadar samimiyiz onu irdeleyelim istemiştik. Bu yazımıza şöyle başlayalım;
İnsanın kıymeti davranışlarıyla değer bulur. Bireylerin hal ve hareketlerindeki tutarlılık, kararlılık, güzellik ya da bunun tam tersi tutarsızlık, kararsızlık ve çirkinlik kişinin seviyesini, o âna kadar ki olan birikimini yansıtır. Cenâb-ı Hak katında insanın varlığı amelleriyle anlam kazanır. Amelleri anlamlı kılan ise niyetlerdir.
Hz. Ömer (r.a)’den gelen bir hadisi şerifte Peygamberimiz aleyhisselam; ‘Ameller niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır.’ (1) Buyuruyorlar. O zaman ameller yalnızca Allah (c.c) rızâsı gözetilerek yapıldığında Hak katında değerli olur, diyebiliriz. Niyetin samimiliği ona yüklenen anlam çerçevesinde hayırlı sonuçlar verir, davranışlar sâlih amele dönüşür.
Niyetin samimiyetinden maksadımız şudur ki, yapılacak işe sâdece kuru kuruya niyet etmek değildir. Tüm içtenliğimizle hangi işi yapıyorsak onu Cenâb-ı Hakk’ın istediği şekilde yapmak gereklidir. Yâni yüreğimizi de ortaya koyarak o işi en güzel biçimde icra etmelidir. Meselâ, namaz kılınacaksa sâdece niyet etmek yetmez, o namazın hâlisâne bir şekilde içi dolacak boyutta tüm âzâlarımızla tüm rûhumuzla kılmalıyız ki, bu namaz Hak katında makbul bir namaz olsun. İşte şu mübârek Receb ayında hiç olmazsa bu haftalık böyle kılsak. Bakın o zaman namazın tadına doyum olacak mı? Diğer namazlarınıza hayıflanacaksınız ve namazlarınızı hep bu şekilde kılmak isteyeceksiniz. Başka bir misal; Meselâ, bu güzel ayda hayır yapmak adına infak edeceksiniz veya sadaka vereceksiniz, diyelim. Güzel bir niyetle karşımızdakini rencide etmeden edeb çerçevesinde, muhatabın gönlü hoş edilerek verilse ne güzel olur, değil mi? Sonra bunları -niyetlerimizi âlî tutarak- çoğaltarak devam edebiliriz..
İçinde bulunduğumuz şu mübârek günlerde yapılacak günlük rutin işlerimizi sorgulayarak yeni bir dirilişle farklı bir coşkuyla hâlis bir niyetle yapsak emin olun kazançlı çıkılacaktır. Belki o işleri senenin diğer zamanlarında da yaparız ama bu sefer farklı yapalım, Niyetlerimizden başlayarak yaptıklarımız Hak rızâsına ne kadar uygundur? Diye endişelenelim. Zirâ Peygamber aleyhisselam; ‘Allah sizin ne dış görünüşlerinize ne de mallarınıza bakar. O sâdece kalplerinize ve amellerinize bakar.’ (2) Buyuruyor.
Yine iki cihânın incisi Hz. Peygamberimiz; ‘Müminin niyeti amelinden hayırlıdır’ (3) buyurur. Büyüklerin söylediği gibi; ‘Niyet hayır ise âkıbet hayırlıdır.’ deniyor. Güzel ve içten bir niyetle yapılan işler Hak katında da insanlar nezdinde de güzel neticeler ortaya çıkarır. Bu sonuç hem kendimize ebedi sermâye olur hem de yaşanan hayatta bize her yönlü kalite katar.
Hayırlı, bereketli cumâlar diliyorum efendim.
------------
1- Müslim¸ İmare 155; Ebu Davud¸ Talak 11
2- Müslim¸ Birr 33; İbn Mace¸ Zühd 9
3- El-Firdevs bi Me’sûri’I-hitab 4/285