Niçin Zam Yaparlar
Partiler, çok partili hayata geçtiğimiz 1940’lı yıllardan beri, adları farklı farklı olmasına rağmen (başka konularda ki benzerlikler bir yana) ekonomik konularda her gelen gideni aratmış, kendine güvenen insanları ve halkımızı sukut-u hayale (ümitsizliğe) düşürmüşlerdir.
Hükümetlerimizin ekonomik uygulamalarını en belirgin özelliği; “devlete para lazım oldu?” diyerek kendileri için bir gerekçe hazırlamak, arkasından yaptıkları icraatla da açıktan para basmak, zam yapmak, yeni vergiler ve harçlar koymak veya bunların oranları yükseltmek olmaktadır.
Hükümetlerin lazım olan parayı tedarik etmede kullandıkları diğer bir metot da harcamaları kısmak cihetidir. Ama bu kısma işlemleri, hükümetlerin kendilerine güç yetiremediği bankaların, holdinglerin, etkili odakların ve iç ve dış kredilerin borç ve faiz ödemelerinden olmamakta, gariban memurun, işçinin, dar gelirlinin, emeklinin ücretlerini, çiftçinin ve üreticinin ürettiği mahsulün taban fiyatlarını düşük tutularak yapılmaktadır.
Bu uygulamayı yaparken de halkın ekonomik durumu kesinlikle nazar-ı dikkate alınmamakta, “vatandaşın mutfağında tenceresi kaynıyor mu veya mutfak yangını büyümüş mü?” sorularına cevap aranmamaktadır. Varsa da yoksa da kendilerine lazım olan para bulunmalı ve yerine harcanmalıdır, mantığı güdülmektedir.
İSTİSNA (FARKLI) HÜKÜMETLER
Yukarıda belirttiğim hükümetlerin ekonomik icraatlarında 50 yıllık çok partili hayatta “hiç istisna (farklı) uygulama yapan hükümet olmadı mı” derseniz, bu soruya; hakkaniyet ölçüleri içerisinde “elbette, vardır” dememiz gerekmektedir.
Her ne kadar 1974 – 1979 yılları arasında da ekonomik yapımız zorluk arz etmedi ise de bu hükümetlerin içinde bulunan bir siyasi kadronun ekonomide kendini göstermesi 1976-77 yılları arasında ki hükümetin kurucusu ve büyük ortağı olması hasebiyle olmuştur.
Bu farklı ekonomik uygulamayı yapan hükümetler CHP-MSP koalisyon hükümeti, AP-MHP-MSP (1. milli cephe ve 2. milli cephe) hükümetleri ve Refah-Yol hükümetidir.
O dönemlerde Ankara’da ve hükümetlere yakın bir konumda bulunan bu kardeşiniz olarak bunlar bizzat şahit olduğum çalışmalardır.
Bu hükümet 1977 yılı bütçesini hazırlarken “denk bütçe yapacağız” beyanıyla çalışmalarını halkımıza deklere etmiş, hazırladığı bütçesinde, bütçe gelir ve giderlerini denk tutarak bütçenin borçlanma ihtiyacını ortadan kaldırmıştır.
Hükümet, önce belediyelerin ve KİT’lerin (devletin bütün kuruluşlarını) ellerinde kalan miktarları az da olsa bulunan paralarını “bir havuzda topladı.” Bu bir kuruluşun ihtiyacını bile karşılayamayan az miktarda ki paralar bir araya gelince büyük bir yekûn (miktar) oluşturdu. Yatırım ve işletmeleri için ek paraya ihtiyacı devlet kuruluşları, bu finans ihtiyaçlarını yurt içi ve yurt dışı finans kurumlarından (bankalar ve İMF kanalıyla yabancı bankalar) yüksek faizli borçlarla değil “Havuz’dan borç alarak” karşıladılar. İşleri bitince de bu parayı bir başka devlet kuruluşunun kullanabilmesi için havuza iade ettiler.
Böylece hemen hemen hiç masrafsız kullandıkları “havuz kredileri” sayesinde üretilen malları maliyetleri (içine faizler girmediğinden) düşük oldu. Bu malların halka arzında da mallar gayet ucuza halka sunuldu ve ekonominin çarkı da gittikçe hızlanan bir trende dönüştü.
O dönem hükümeti hiç mal ve hizmete (elektriğe, suya, çimentoya, demire veya diğer temel ihtiyaç maddelerine) bir kuruşluk bir zam yapılmadığı gibi açılan 3 büyük paketle ki bunlardan takriben 10.000.000 $ (On milyar dolar) gelir sağlandı. Ayrıca yurt içi ve yurt dışı kredilerinin borç ve faiz ödemelerinden kurtarılan 10.000.000 $ ile KİT’lerin kazancından elde edilen 10.000.000 $ toplam olarak 30.000.000 $ bütçede birikmiş oldu.
Bütçede ki bu para tasarrufu, memurumuza ve emeklimize maaş, işçimize ücret, çiftçi ve köylümüzün ürettiği ürünlere büyük oranlarda taban fiyatı olarak ödendi. Bu uygulama ile ekonomi bir anda tabanda (halk kesiminde) bir doping tesiri yaptı, halkımızın yüzü güldü ve hayata daha umutla bakmaya başladı. Tüketici alış veriş yaptı ekonomi canlandı.
ZAM YAPMANIN SEBEBLERİ
Üretim ve imalatın artırılmasını sağlayamayan, ihracatın (dışa satım) yükseltilmesine ve ithalatın (dış alım) düşürülmesine tesir edemeyen hükümetlerin zam yapmasının, yeni vergiler ve harçlar koymasının tek sebebi vardır. Bu, vadesi dolmuş borç ve borç faizlerinin ödenmesi zorunluluğudur.
Çünkü karşılarında IMF, şahin gibi bir durmakta, Avrupa ve ABD bankaları kartal gibi süzülmektedir. Bu borçların karşısında güvercin gibi sessiz ve kaderine razı bir halk vardır. O halde bu borç, güvercinden alınmalı, kartal ve şahine ödenmelidir. İşte her gelen hükümetin zam yapmasının mantığı budur.
“İyi ama kardeşim bak AKP hükümeti de 7 senedir pek öyle önemli zam yapmadı” diyecek olanları biraz olayları yakından takip etmeye davet ederim.
AKP hükümeti döneminde yapılan iç ve dış borçları ile bunların faizlerinin ödenmesinde ülkemizin demirbaşları olan büyük ve karlı fabrikalarımız, tesislerimiz hem de yabancılara yok fiyatına satılarak oradan gelirler sağlandı. Onlar yetmedi bu kere de toprak satışları başladı. Acaba ülkemizde ne kadar arazi ve arsa yabancılara ve hem de hangilerine satıldı bilenimiz var mı? Hizmet sektöründen TELEKOM ve CEP telefonları yine yabancılara satıldı ve milyarlarca dolar elde edildi.
Bu, özelleştirme adıyla satılan fabrikaların, arsa ve arazilerin, hizmet sektörü kuruluşlarımın satışından elde edilen paralar şimdi nerededir? Ne oldu bu gözümüzün bebeği kuruluşlarımızın satışından alınan paralara?
Artık ortada ne göz bebeğimiz kuruluşlarımız vardır, ne de bunların satışından elde edilen gelirler… Hepsi elden çıktı gitti. Ve artık iş yeni zamlar yapamaya geldi. Buna rağmen AKP iktidarı Cumhuriyet dönemi hükümetlerinin hepsinin borç toplamından fazla borçlandı. Bütün bu fedakârlıklarımıza rağmen borcumuz ve borç faizlerimiz arttı.
Şimdi anlıyor muyuz, hükümetlerin zam yapmalarının sebeplerini. AKP hükümetinin her şeyin zamlanmasını sağlayacak olan elektriğe % 21 zam yaparken, memura yılda % 2,5 + 2,5 zam vermesinin sebebine… Asgari ücreti çok küçük tutmasının nedenine… Pamuğun, fındığın, buğdayın vb. ürünlerin taban fiyatlarını çok düşük tutmasının sebebini…