Görüldü ki, Yılmaz Vural gemileri yakmış… Tamamen kazanma odaklı bir oyun anlayışı ile çıkardı takımı Beşiktaş maçına… Kupa finalisti Beşiktaş önünde rakibi oynatmama değil, oynama arzulu bir Konyaspor vardı sahada… Dolayısıyla da oyunu tutan taraf oldu Konyaspor…
Maçtan önce Yılmaz Vural “sahaya kazanmak için çıkacağız, beraberlik aklımızın ucundan bile geçmiyor” demişti ya…
Yalanım yok, garipsemiştim Yılmaz Hoca’nın bu sözlerini… Maç başlayınca abartı olmadığını gördüm…
Konuk takım için bulunmaz bir durumdu aslında… Geniş alanda oynamayı seven bir oyuncu topluluğu ile hem kendilerine hem de tribünlere büyük keyif veren Beşiktaş’ın İstanbul’daki hesabı, Konya’da şaştı…
Beşiktaş’ın ya da Tayfur Havutçu’nun hesapları tutmadı… Çünkü, karşılarında oynama istekli, kazanma arzulu ve coşkulu bir Konyaspor vardı… Konyaspor her ne kadar lige havlu atmış olsa da, sonuç itibarıyla “onur” mücadelesi veriyordu…
31’de Robak’ın golüyle 1-0 öne geçen Konyaspor, 40. dakikada Gökhan’ın sol kanattan ortasında uzak direkte topa iyi yükselen Zayatte, zor olanı değil de, kolay olanı yapabilmiş olsaydı, yine Gökhan son dakikalarda önemli bir pozisyonda bencil davranmayıp topu penaltıya doğru çıkarmış olsaydı, genelde iyi oynadıkları rakiplerine karşı psikolojik üstünlüğü de ellerine geçirebilirlerdi…
Her şeye rağmen ibrenin Beşiktaş’ın eline geçmesine engel oldular… En azından sahaya ezilmeyen bir futbol kültürü yansıttılar… Keşke bunu daha önce yapabilseydi bu takım da, bu noktalara gelinmeseydi…
Kale gibi bir savunması olan Beşiktaş’ın bu bölgede balansını bozuyor, ama topu üç direğin içine sokamıyorsan, projektörleri hakeme çevirmeyeceksin…
Hakem kusursuz muydu?
Elbette değil…
Fazlasıyla töleranslıydı Beşiktaş’a…
Bunun aksini iddia eden çarpılır…
Ama Zayatte’nin hareketi Dünya’nın her yerinde penaltı… Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında da penaltı, futbolun mabedi İspanya’nın Bernabeo stadında da penaltı…
Kusura bakmasın ama Yılmaz Vural bu pozisyona “penaltı değil” diyerek çuvalladı, çuvallamayla kalmadı, dostu düşmanı da güldürdü kendisine…
Zayatte bir futbolcu gibi değil, bir voleybolcu gibi smaç yapıyorsa, bu pozisyonda penaltı vermeyecek hakemin lisansını yırtarlar… Zayatte’nin bu eylemini, Beşiktaş’ın İbrahim Toraman’ı yapmış olsaydı, hakem tereddütsüz penaltı noktasını gösterir miydi?
Bence gösterirdi…
Erman Torağlu’nun dediği gibi “kemiksiz bir penaltı”ydı… Dolayısıyla hakemin bu penaltı kararına değil, ama Fernandes’in Ertuğrul’a yaptığı faulü, Ertuğrul’a vermesine itirazım var…
Çünkü, Konyaspor için önemli ve golle sonuçlanabilecek bir pozisyonu keser, rakibi ödüllendirirsen, MHK’yı bilmem, ama Allah senden bunun hesabını sorar hakem efendi… Çünkü, kul hakkı, ne burada ne de öbür tarafta senin yakanı bırakmaz…
xxx
Beşiktaş maçını bir kenara bırakıp, Konyaspor’u nasıl bir akıbet bekliyor, projektörü esas o yöne çevirmek lazım…
Konyaspor deve yükü borçla Bank Asya’ya gitti… Hem yönetenler hem de çalıştıranlar, bıraksınlar hesap kitap işlerini… Konyaspor düşeli aylar oldu… Hem de gümbür gümbür… “Bahattin Karapınar’ın Konyaspor’un lige çıkmasında yüzde 5, ama ligden düşmesinde yüzde 95 etkisi oldu” demiş…
Ahmet Dalkıran’a söylemiş…
Kim mi?
Bahattin Karapınar ile birlikte kader birliği yapmış, cebi sırtında olmayan, kaşı gözü oynamayan, takımın bugünkü durumundan dolayı burnunun direği sızlayan eski bir yönetici…
Bence mütevazi konuşmuş…
Konyaspor, ona rağmen lige çıktı, ama yüzde 100 bu takımı o düşürdü… Düşürmekle kalmadı, kulübün geleceğine de ipotek koydu…
Bunu sağır sultan bile biliyor…
Bilmesi gerekenler ise hala “üç maymun”u oynuyorlar…
Mesele şu; Mevcut yönetim gider, hesabını kitabını bilen, yüreğinde Konyaspor sevgisi taşıyan insanlar gelir, bu kulüp uzun vadede düzlüğe çıkar… Şehri yönetenler kucaklarında ateş topu görmek istemiyorlarsa, bu doğrultuda adımlar atmalıdır…
Kuşlar fısıldadı…
Tahir Başkan konuyla ilgili birebir ilgileniyormuş…
İnşallah doğrudur.