16 Nisan yaklaştıkça saflar daha belirgin hale gelmeye başlayacak elbette.
Bakmayın siz şimdilik siyaset meydanını toz duman olduğuna.
İktidar partisi ile referandum ortağı her ne kadar evet oyları açık ara önde deseler de içlerindeki kıpırtıyı önleyememiş görünüyorlar.
Hayır cephesinin kaybedeceği çok şey olmadığından mıdır yoksa neyi kaybedeceğini tam olarak bilememiş olmasından mıdır o cephede bir kıpırtı görünmüyor.
Başbakanın meydan meydan gezip siyasette kendisinin yani başbakanlık makamının gereksiz olduğunu anlatması garipliği bile referandum çalışmaları gürültüsü içinde kaybolup gidiyor.
Bu ülkede referandumların milletvekili ve belediye seçimlerine benzemeyen bir yönü oldu hep.
Propagandasından mitinglerine hatta katılım oranlarına kadar diğer tüm özellikleri bu güne kadar siyasi seçimlerden farklı oldu.
Millet sanki referandumu siyasetten ayrı tutar bir pozisyon aldı bu güne kadar.
Bakalım bu defa değişecek mi sonuç.
Referandum nedeniyle partilere hazineden yardım yapılmaması da propaganda çalışmalarında biraz etkili olmuş gözükmektedir.
Ancak asıl etki sanki cumhurbaşkanının sahaya inmesi ile olacak bu defa da.
Önceki seçimde Cumhurbaşkanının olmaması nedeniyle en çok oy alan parti olmasına rağmen tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemeyen iktidar partisi bu defa daha temkinli davranıyor gözüküyor.
Ancak bu defa da Cumhurbaşkanının yazılı metinden ziyade irticalen yapacağı konuşmalardan zarar görecek endişesi taşıdığı görülüyor.
Veya Cumhurbaşkanı ile Başbakan kadar sahaya inmeyen hatta değişen anayasa maddelerini bilmeyen bakanlar, milletvekilleri ve danışmanlar ile bazı basılı seçim materyallerinin propaganda meydanında bir takım sorunlar çıkardığı endişesi hâkim olmaya başladı.
Mesela Cumhurbaşkanı ile Başbakan meydanlarda başta muhalefet partisi olmak üzere anayasa değişikliğine hayır oyu kullanacakları değişiklik yapılan maddeleri bilmemekle suçluyorlar ya, bu suçlama ilerleyen günlerde bir takım sorunlar çıkaracağa benziyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan meydanlarda konuşurken dağıtılan broşürlerde yazılı olan bilgiler konuşma ile açık bir tenakuz oluşturuyor.
Mesela Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesi ile ilgili alacağı karar hayır cephesi tarafından meclisin feshi olarak anlaşılır ve anlatılırken ellerindeki en büyük dayanak iktidar partisinin ve anayasa değişikliğindeki ortağı muhalefet partisinin TBMM’de yaptığı konuşmalar oluyor.
Özellikle iktidar partisinin temsilcilerinin anayasa değişikliği görüşmeleri sırasına Mecliste yaptıkları görüşmelerde kullandıkları ifadelerin yanına yine iktidar partisince bastırılan propaganda broşürlerinde geçen meclisin feshi ifadesi de eklenince, evet cephesinin mi hayır cephesinin mi kafalarının karışık olduğu sorusu gündeme geliyor.
Ya da Cumhurbaşkanı ile Başbakanın parti yetkilileri tarafından yanıltıldığı yada bilerek açığa düşürüldüğü gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Şimdi meşhur soru şu: Millet Meclisinin seçimlerinin yenilenmesi amacıyla faaliyetlerinin sona erdirilmesi ile meclisin feshedilmesinin arasında bir fark var mıdır?
Ya da, bu kadar kelime oyununa gerek var mı?