Yazımıza ‘Selam duâsı’yla başlamayı borç biliriz;
‘Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’
Bugünkü beytimiz şöyle:
“Neydeki ateş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir.” (10. Beyit)
Burada bahsedilen aşkın kaynağı ilâhî aşktır. Yeri-göğü ve dahi on sekiz bin âlemi yaratan Rabb’ül Âlemîn yarattıklarını aşkla yaratmıştır. Bu kâinatta aşkı tanımayan yoktur. ‘Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlûkâtı yarattım.’ (Aclûnî, Keşfü’l-Hafa, II, 132) Hadisi kutsisi aslında Cenâbı Hakk’ın, varlık âlemindeki güzellikleri yaratmadaki sırrı bize ne güzel anlatıyor! Allah Teâlâ’nın yarattıklarına olan muhabbeti dolayısıyla her insan, sevgi oluşumuyla yüklüdür. Aşkla dolu olan hayâtı ancak aşkla yaşamak gerekir. Böyleleri Kur’ân’ı Kerim’de: “… Müminlerin Cenâbı Allâh’a sonsuz muhabbetleri vardır…” (Bakara, 165) âyeti kerimesinin muhatabıdırlar. Hakikatte bu muhabbet muhataplığı, Allahû Teâlâ’nın kuluna olan muhabbetinin bir yansımasıdır. Bilinsin ki, her kim Hz. Allâh’ı severse, Allah Teâlâ’da onu sever. Zâten Cenâbı Hak onu sevmese, o Mevlâ’sını sevemezdi. Elbette bu büyük bir nasip işidir. Bilelim ki aşk, sevginin üst boyutta yaşanmasıdır. Ancak insanı Hakk’a götüren aşklar, insanı yüceltir. Kâinâtın mayası aşktır. Allâhu Teâlâ âdeta diyor ki, ‘Ey insan bütün kâinâtı aşkla yarattım ama seni benim için yarattım.’ Bu da Rabbül Âlemîn’in muhabbetinin bilinmekliği adına derin düşünülme inceliğidir.
Buradan beyitteki fikirlere geri dönecek olursak; Neyde öyle bir aşk vardır ki, bu aşk bütün insanları tesiri altına alıyor. Şurası bir gerçek ki, bir insanın aşkı varsa, karşısındakine tesir eder. Ulemânın ve mürşidi kâmilin aşkı bize yansır. Zâten mürid, mürşidinin aşkına hayrandır. Şaraba sarhoşluk veren aşktır. Bu dünyâda sarhoşluk veren şey aşktandır. Yer ve gök birbirinden ayrı değildir aslında birdir, gök yere rabıtalıdır. Âdeta ikisi birbirine sevdâlıdır. Denizle gök de böyledir, hatta ikisi birbirinin rengine boyanmışlardır.
Kur’ân-ı Kerim’de üç sevgiden bahsedilir. Bu sevgiler insana imtihan gereği verilmiştir. Bunlar: 1-Dünya sevgisi 2-Evlat sevgisi 3-İnsan (eş, kadın) sevgisi. Sevgi geneldir, aşk özeldir. İnsan kalbine yön veren kuvvetler ikidir. 1.Sevgi ve irâde (pozitif kuvvetler) İnsan hayâtına sevgi ile yön verirse mutlu olur. 2.Kin ve nefretler (negatif kuvvetler) Kin ve nefret insan hayâtını mutsuz kılar.
Bir işte başarılı olmak için üç kural vardır. Birinci kural, yaptığın işi severek yapacaksın. İkinci kural, o işe ihtiyaç duyacaksın. Üçüncü kural, o işi metot ve usul üzere yapacaksın. Bu sırayı gözeten insan, Cenâbı Hakk’ın izniyle mutlaka başarılı olur. Sevgi, insanın yaşam kaynağıdır. İnsan ekmek ile doyar, emek ile büyür, sevgi ile yaşar. İnsan aldatıcı, taklidi şeyleri sevmez. Şu yalan dünyâda, boşuna aldatıcı sevgilerle zaman harcıyoruz. Sevgilerin hepsi insanı ilâhî sevgiye götürmeli. Araçlar amaç olmamalı fakat ne yazık ki bugün sevgiler, bu hâle gelmiştir. Dünyâlık sevgilerin mutlaka sonu gelir fakat eğer sevgi ilâhî olursa, bu sevgi sonsuz sevgi olur. Dünya sevgileri sınırlıdır. Asıl amaç sonsuz sevgiye ulaşmaktır.
Anlatıcı lâl olsa da, Mevla onu ondan istifâde ettirir. Hâlis niyetle sohbete gelen kişi, diğerleri almasa bile, mutlaka o heybesine bir şey doldurup gider. Onun için yaptığın işi severek yapman gerek. Zira sevilerek yapılan işten verim alınır. Sevgiyi sorgulamamız gerekmez çünkü sorgu sevgiyi bitirir. Sevginin yeri kalptir. Ama kendine olan sevgiyi sorgularsan, o zaman sevgide derinleşirsin. Her sevgi imtihana uğrar. Bu sebeple karşısındakinin sevgisini sorgulama. Her şeyde riya yapılır ama sevgide yapılmaz. Bir de oruçta yapılmaz. Çünkü nefis aç kalmaya dayanamaz yalnız Allah Teâlâ için aç kalınabilir.
Eğer bir kul, Allâh’ı severse, Allah da onu sever ve sevdirir. Allah Teâlâ’nın sizi sevdiğini bilmek ister misiniz? Diyor Allah Rasûlu aleyhissalâtu vesselam; ‘O zaman Allah sizi nerede kullanıyor.’ Ona bakın, diyor. Bu bir ölçüdür. Sizi kendini anlatmada mı kullanıyor yoksa dünyâda mı kullanıyor? Rabb’im bizi hayâtının her aşamasında kendini çokça seven, her dâim O’nu anlatan, O’nun emirlerine uyanlardan eylesin inşallah. Bu beyite devam edeceğiz nasipse haftaya.
Cumânız ve Muharrem ayınız mübârek olsun efendim.