Nerde o eski Ramazanlar

Konyanın Ramazanı tüm yönleriyle en iyi şekilde yaşadığını belirten Ahmet Özdemir (Kör Ahmet) eski gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı Ramazanları arar olduklarını belirtti

Başı rahmet, ortası bereket, sonu günahlardan arınmaya vesile olan Ramazan ayının son bölümüne girmiş bulunuyoruz. Ramazan ayının tüm yönleriyle en iyi şekilde yaşandığı, gelenek, görenek, adet ve törelerin uygulandığı, bunun yanında yoğun bir manevi atmosferin de yer aldığı Konya Ramazanları eskiden daha bir farklı, daha bir anlamlıymış. Konya’nın yetiştirmiş olduğu ses sanatçısı Ahmet Özdemir namı diğer Kör Ahmet, Konya’nın eski Ramazanlarını anlattı. Kendisinin Konya kültürünü yaymakla görevlendirildiğini söyleyen Kör Ahmet, son nefesini verinceye kadar bu görevi yerin getirmeye çalışacağını da belirtti.

-          Ramazan deyince akla zaten Konya gelir. Konya’nın yemekleri, adetleri, görenekleri, misafirleri, gelenleri, gidenleri başkadır. Bir kere misafirlerimiz, Allah için misafirlerdir. Eskiden her mahallede bir komisyon kurulurdu. Fakirler tespit edilir, onları kırmadan, incitmeden ihtiyaçları giderilir. Sonrasında da sırasıyla iftarlara misafir edilirdi. Çocuklar ‘ha topum ha güm diyivir, sıcacık mamaya ham diyivir’ tekerlemeleriyle iftar saatinin gelmesini beklerdi.

-          İftar sofralarına bakıldığında da farklı bir zenginlik olurdu. Mesela en güzel çorba bugünkü mantıya benzeyen kıkırdaklı çorbaydı. Toyga veya tutma aşı da iftarda iyi giderdi. Ana yemekte ne olacağı malum bol etli yemekler, sarmalar, dolmalar, karnıyarıklar. İç yağı, kuyruk yağı ve hakiki tereyağı kullanılırdı. Bir kavurma yapıldığı zaman ise kokusu 7 ev ötedeki komşuya kadar giderdi.  Tatlı deyince ise akla ya asıda ya höşmerim ya da salaman tatlısı gelirdi. Eskiden Ramazan geldiği zaman Konya’daki bütün evlerde sofralar tamamen değişirdi. Bu bahsettiğim yemekler Ramazan’a özeldi. Ramazan geldi diye herifler her gün alışveriş yapar, hanımlar her gün farklı farklı yemekler yaparlardı.

-          Sahur vakti geldiğinde ise akşamdan artan yemek varsa boşa giderilmez ısıtılır o yenirde. Her gün de aynı şekilde akşamdan kalma yemekleri verirsen herif mırın kırın eder. Bazen erişte pişireceksin, bazen akşamdan ıslattığın şebidin içine küflü peynirle taze tereyağını sürüp eline vereceksin. Gecenin bir vakti kalkıp mahalle mahalle, sokak sokak dolaşan davulcuları da unutmamalı tabi. Ramazan’ın 15’i geldi mi, hemen kapını ve kafanı dövmeye başlar davulu dövdüğü gibi. ‘Hadi bana para ver’ dercesine. Amma davulcular da belli başlıydı. Her mahallenin kendi davulcusu vardı her sene o davulcu gelirdi. Akşam iftarda yiyecekleri, sahurda yiyecekleri mahalleli tarafından karşılanır, hatta hamama bile götürülürlerdi.

-          Şimdi bunları bilen kalmadı. Nerde o eski Ramazanlar, Ramazan topunu bile iptal ettiler. Konya’ya çok yabancı geldi. Konya bundan 30 sene önceki Konya değil. Zamana karşı durmamak lazım tabii ki değişecek amma değişim bazen sizden bir şeyler alıp gidiyor. Şimdi Konya’da Konyalıyı bulamıyoruz. Her şeyi en uç noktada yaşar olduk. ‘Namaz boynumuzun borcu, hırsızlık yiğidimizin harcı’ meselesi… Yani elhamdülillah bugün camilerimiz doluyor taşıyor ama diğer taraftan hırsızı, soysuzu, arsızı da artıyor. Allah sonumuzu hayır etsin.

-          Çocukluğumda Ramazan yaz mevsimine denk gelmişti. Gençliğimde de öyle, e ihtiyarladım yine yaz mevsimine denk geldi. Gocamışım artık belli duruyor yani. Çocukluğumda Türbe Önü’nde, Kapı Camii önünde, Aziziye Camii önünde Ramazan şerbeti satarlardı. Çocuk aklı camiye diye çıkar, Ramazan şerbeti içerdik. Diğer taraftan Bedesten esnafı bir araya gelir, meczupları toplar onları yedirir içirirdi. Hem de bugünkü gibi filanca restaurantta düğün pilavı ile değil. İftarı verecek olan kişi, kendi evinde yemekleri hazırlatır, misafirini de kendi evinde ağırlardı. Meczupların başında o zamanlar delibaşı olarak Deli Halil vardı. Bunlar bizim bildiğimiz delilerden değil. Deli Halil’e haber edildikten sonra o delileri toplardı. Bir otobüse doluşturulur, iftarı verecek olan kişinin evine gidilirdi. Yemeği yedikten sonra ev sahibinin gözü kapıya bakardı. Kapının ağzına durur, meczuplara bir de diş kirası verirdi. 3-5 lira bir şey.

-          Ramazan geldiğinde evlerde mukabele okunurdu. Her mahallede bir evde toplanılır, Kur-an’ı Kerim okunur, dualar edilir, kadın hocalar tarafından kadınlara dini sohbetler verilirdi. Şimdilerde de eskisi kadar yoğun olmasa bile devam ediyor bu. Bizim mahallede de var, toplanıyor kadınlar sabah saatlerinde, öğlene kadar okuyorlar. Sünnete riayet ederek, samimiyetle okumak gerekiyor aslında. Memur namazı gibi ‘Allahüekber, bankada para bekler’ düşüncesiyle ibadet yaptınız mı olmaz. Şimdikiler bu günlerin kıymetini bilmezler de, Hacıveyiszade Hoca Efendi, Akşehirli Hoca Ahmet Efendi, Kaplan Hoca, Dedem Hacı Bilal çok zor şartlarda Kur-an okutur, din eğitimi verirlermiş. Bugün İslam bu memlekette yaşanıyor elhamdülillah.

-          Ramazan davetleri bugünkü gibi gösterişli sofraların daveti değildi. Konuşmamızın başında söyledik ya, yemekler abartısız bilindik yemeklerdi. Bugünkü gibi milangaz, tüpgaz, doğalgaz, hasangaz, hüseyingaz yoktu. Yemekler ocakta pişerdi. Davetler için herkes sıraya girerdi. Önce akrabalar, sonra konu komşu davet edilirdi. Tabii davet edilen yere de icabet edilirdi. Komşuluk ilişkileri bambaşkaydı. Hani ev alma komşu al demişler ya aynen öyle. Eskiden herkes birbirini tanırdı. Bugün, diktiler gökdelenleri üst kattakiyle alt kattaki birbirini hiç görmüyor, karşı komşuyla da muhabbet edilmiyor. Allah sonumuzu hayretsin.

Bu vesileyle tüm Konya halkının Ramazan-ı Şerif’i mübarek olsun. Ramazan’ın da sonuna geldik. İnşallah nice Ramazan’lara birlikte sağlık, sıhhat içerisinde girmeyi nasip etsin. Şimdiden Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Bayram tadında bir bayram yaşarsınız inşallah.

HABER MERKEZİ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri