Verme rahat nefsine daim gaza-yı ekber et
Ka'be-yi dil fetholup darül-eman etsin seni
(Niyazi Mısri)
Hz.Adem (a.s.) yaratılmadan önce Allah (cc) bir halife yaratmayı murat etti ve bu durumu meleklere söyledi : “Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti.” Bunun üzerine Melekler ise : “Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler.” Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. (Bakara Suresi - 30 ) Hz. Âdem yaratıldı, fakat bunu hazmedemeyen birisi vardı o da henüz cennetten kovulmayan Şeytan…
**
Şeytan o gün bugündür “mühlet verilen olarak” (A'raf, 7/12-17) bizim düşmanımız ve bizi dosdoğru yoldan saptırmak için elinden geleni yapmaktadır. Bununla birlikte diğer bir düşmanımız daha vardır ki o en tehlikelisi : “Nefsimiz…”
**
Nefis gerçekten sinsi bir düşman. Özümüzde var olan, teskin etmez isek bizi tamimiyle kuşatıp, zincirlerine saracak olan. Eğer onun emri altına girer isek Allah muhafaza dönülmez hatalar yapmamıza sebep olan. Bunun için bizim yapmamız gereken onunla mücadele etmektir. Nefisle mücadele etmenin önemi ve büyüklüğünü Hz. Peygamber(a.s) in Hadis-i Şerif- ile anlamış oluyoruz. “Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, Tebük seferinden dönünce, “Hoş geldiniz! Küçük cihattan büyük cihada geldiniz.” buyurdu. Bunun üzerine Sahabeler, büyük cihadın ne olduğunu sordular. Hz. Peygamber: “Büyük cihad: nefisin heva ve hevesine karşı yapılan cihaddır.” diye açıkladı. Bu hadisinde Hz. Peygamber, en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" (cihad-ül asgar) olarak vasıflandırırken; nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" (cihad-ül ekber) olarak nitelendirmektedir. (Beyhaki, ez-Zühd, Beyrut, 1996, 1/165; Hatip Bağdadî, Tarihu'l Bağdad, 3/523-524; Zehebî, Siyer-ü Alamü'n Nübela, 56/324; Keşfu'l-Hafa, 1/511.)”
**
Niyazi Mısrî ise şiirindeki bu güzel incelikle adeta bu Hadis-i Şerifi açıklamış, kısa ve öz bir üslup ile bizlere birçok şeyi hatırlatmıştır. Bu büyük cihadın sonundaki mükâfat ise nasıl Mekke’nin fethedilmesi ile Kâbe putlarda temizlenmiş, Asr-ı saadet ortamı başlamış adeta cennet bahçesine dönüşmüş ise nefis ile savaşı kazanmanın mükâfatı da Rabbin rızasına nail olunacağı anlatılmaktadır.
**
Karşımızda iki büyük düşman, hedefleri bizi dosdoğru olan yolumuzdan çıkartmak. Bize düşen vazife ise bu nefis ve şeytanın oyununu bozmak ve Rabbin rızasına nail olmaktır. Bize verilen cüz-i irade ile buna güç yetirecek imkân ve kabiliyetimiz elbette vardır. Üzerimize asla gücümüzün yettiğinden fazlası yüklenmedi. Bu gerçeği her daim birbirimize hatırlatmakla mükellef olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…