Necmettin Erbakan’ın referansı hep İslam’dı

Erbakan Sempozyumu’nda bir sunum yapan Halil İbrahim Aşgın, “Türkiye’de açık İslami referanslara sahip ilk siyasi parti 1970’te Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın liderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi (MNP)’dir” dedi

Milli Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, doğumunun 90’ıncı yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) tarafından hazırlanan bir sempozyum ile anılmaya devam ediyor. “Doğumunun Doksanıncı Yılında Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Düşüncesi” başlıklı bilimsel sempozyumunda 7. oturumu Ali Rıza Abay yönetti.  7 Oturumda konuşan NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Mehmet Birekul, "Bilindiği gibi Necmettin Erbakan, sadece Türk siyasi hayatının değil, İslam dünyasının ve Batı dünyasının da yakından izlediği ve siyasal girişimleri ile dünya siyasetine damga vuran bir isim olarak temayüz etmiştir. Bu etkisi nedeniyle Türk siyasi tarihi içerisinde Necmettin Erbakan’a karşı duruşlar pek çok farklı şekillerde gerçekleşmiştir. Partilerinin kapatılması ve son olarak 28 Şubat Post modern darbesi Erbakan’ın bu siyasal duruşu karşısında konumlandırılan en önemli hamleler olarak değerlendirilebilir” dedi.

ERBAKAN 28 ŞUBAT SONRASI YOK SAYILDI

Necmettin Erbakan’ın siyasal kişiliğinin yanında aynı zamanda bilim adamı sıfatıyla da ülkeye hizmet üreten önemli bir isim olduğunu ifade eden Birekul, şöyle konuştu: “Özellikle mühendislik kabiliyeti ve tescil edilmiş başarıları da Türk halkının malumudur. Türk siyasal hayatında derin izler bırakan Necmettin Erbakan’ın bilhassa 28 Şubat süreci ile birlikte hem siyasal hem de sosyal ve bilimsel olarak bir yok sayılış sürecine tabi tutulduğunu söylemek mümkündür. Bu zihinsel yok sayılış süreci 28 Şubat’ın önemli artçılarından biri olarak kabul edilebilir. Bu çalışma söz konusu tarihsel gerçekliğe ışık tutacak bir alan olarak medya-toplum ilişkisi bağlamında Erbakan’ın yok sayılış sürecini gündeme getirmeye odaklanmaktadır. Erbakan’ın bilimsel kimliği üzerinden yok sayılışının çarpıcı bir örneği olarak ‘Devrim Arabaları’ filmi ve konuyla ilgili yapılan belgeseller analiz edilerek medyanın Erbakan ve düşüncesi etrafında ideolojik olarak konumlandırılış sürecine dikkat çekilecektir.”

BARIŞÇI BİR ÇABA OLARAK MİLLİ GÖRÜŞ

Şırnak Üniversitesi Öğretim Elemanı Bekir Gündoğmuş da yaptığı konuşmada, “İslam’ın Avrupa’daki varlığı on üç asrı aşkın bir geçmişe sahip olmakla birlikte II. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da başlatılan sanayileşme hamleleri Avrupa-İslam ilişkisinde yeni bir dönemin de habercisi olmuştur. Artan işgücü ihtiyacını karşılamak üzere Fas, Cezayir, Pakistan, Türkiye gibi halkı Müslüman olan ülkelerle yapılan işgücü anlaşmaları Avrupa ülkelerinde İslam’ın tedricen görünür hale gelmesinin önünü açmıştır” dedi. 11 Eylül olaylarının ardından Avrupa’da artış gösteren İslam ve yabancı düşmanlığı’nın aynı zamanda İslam’ın varlığı ile ilgili tartışmaları da gün yüzüne çıkarttığını ifade eden Gündoğmuş, şöyle konuştu: “İslam ile şiddet ve terörün ilişkili olduğu yönündeki savlar, bir taraftan Müslümanların temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına diğer yandan da İslam’ın doğru bir şekilde tanıtılmasına yönelik politika ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Bu çalışmanın amacı, Avrupa’da yükselen aşırı sağ siyaset ve İslam düşmanlığı karşısında IGMG’nin tutumunun, pratiğe yansıyan faaliyetleri ele alınarak, ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda, IGMG’nin faaliyetlerinin, İslam düşmanlığına yönelik tartışmalar zemininde konumlandığı yer tartışılacaktır.”

MİLLİ GÖRÜŞ HAREKETİ’NİN TEMEL KARAKTERLERİ

Muş Alparslan Üniversitesi Öğrenim Görevlisi Talip Tuğrul da yaptığı sunumda, Milli Görüş hareketinin, 1960’lı yılların sonlarında ortaya çıktığını belirterek şu ifadelere yer verdi: “Bu hareket sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda Türkiye ölçeğinde önemli değişimlerin muharrik kuvveti olmuştur. Aynı zamanda dünya İslami hareketlerinden bazılarına model olmuş, onlara moral, motivasyon ve heyecan anlamında katkıda bulunmuştur. Bu durum, Milli Görüş hareketinin karakterleriyle/yapısal özellikleriyle ilgilidir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Milli Görüş hareketinin temel karakterleri şunlardır: İslamcılık, ümmetçilik, İslam birliği ideali, ıslahatçılık, mezhepler üstü duruş, Ehl-i Sünnet mensubiyeti, tasavvufî menşeli oluş, antiemperyalizm, antisiyonizm, yerellik, siyasallık, karizmatik lider tiplilik, kuşatıcılık ve aktivizm. Bahsedilen bu karakterlerin Milli Görüş mefkûresinde karşılıkları ise şöyle açıklanabilir: İslamcılık; İslam’ın siyasal tezini kabul etmesi, ümmetçilik; anti milliyetçi bir fikriyata sahip olması, İslam birliği ideali; küresel ölçekte Müslümanların siyasal vb. alanlarda birlikteliğini önemsemesi ve D-8 gibi projelerle hayata geçirmeye çalışması, ıslahatçılık; sömürgeci güçlere karşı Müslümanların süregelen problemlerini ıslah etmeyi hedefleyen bir İslami algıya sahip olması, mezhepler üstü duruş, mezhepleri Müslümanların oluşturmuş olduğu amelî ve itikadî sistemler olarak kabul edip, benimsemekle birlikte mezhepleri farklı olan Müslümanların, Batının tasallutu karşısında beraber hareket etmeleri ve mezhebi ihtilafları ötelemeleri gerektiğini iddia etmesi, Ehl-i Sünnet mensubiyeti; itikaî ve amelî olarak Ehl-i Sünnete mensup olması ve sünnî gelenekte “hurûc bi’s-seyf” olarak kavramsallaşmış olan, silahlı mücadeleye yeltenmemesi, tasavvufî menşeli oluş; tasavvufi bir çevreden neşet etmesi ve bu algıya saygılı oluşu, antiemperyalizm; Emperyalist Batılı devletlerin İslam beldelerindeki emellerine karşı duruşu, antisiyonizm; Siyonizmin yerel ve küresel ölçekteki hedeflerine karşı oluşu, yerellik; hareketin beslendiği fikri kaynakların millî oluşu ve tarihsel hafızamıza vurgu yapan bir dilinin mevcudiyeti, siyasallık; organizasyon ve mücadele aracı olarak siyasal parti metodunu da kullanması, karizmatik lider tiplilik; hareketin kurucusu Necmettin Erbakan’ın liderlik özelliklerinden dolayı sahip olunan avantajları, kuşatıcılık; hareketin farklı İslami düşünce ekollerine bağlı şahısları barındırabilmesi, aktivizm; hareketin pratik tarafının, teorik tarafına göre daha kuvvetli oluşu."

MİLLİ GÖRÜŞ İSLAMİ GÖRÜŞTÜR

Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Halil İbrahim Aşgın ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Düşünsel kökenleri çok gerilere dayanmakla birlikte, 1951 yılında kurulup ancak 6 ay yaşayabilen Cevat Rıfat Atılhan’ın İslami Demokratik Parti’sini saymazsak, Türkiye’de açık İslami referanslara sahip ilk siyasi parti 1970’te Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın liderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi (MNP)’dir. MNP yıllardır sağ partiler tarafından oy deposu olarak kullanılmış dindar kesimin, eğitimli seçkinleri aracılığıyla siyasi arenada ilk bağımsız yer alışıdır. MNP, sağ ve sol çatışmalarının ivme kazandığı bir dönemde kendisini sağ ve sol tanımlamalardan ayrı gören yeni bir hareketin adıdır. MNP, Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP), Fazilet Partisi (FP) ve günümüzde Saadet Partisi (SP) ideolojik duruşlarını “Milli Görüş” olarak ifade etmektedirler. Mevcut anayasa ve kanunların İslami kavram ve sembollerin açıkça kullanılmasına müsaade etmediği göz önünde bulundurulursa “Milli Görüş” ile kastedilenin özünde ‘İslami görüş’ olduğu çok açıktır. Milli Görüşü geniş halk kitleleriyle buluşturarak bu düşünceyi tabana yayan, bu hareketi Türk siyasi yaşamında bir markaya dönüştüren ve hareketin lideri Erbakan’ı 28 Haziran 1996 tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı makamına taşıyan etmenlerin başında Milli Görüş Partilerine mensup belediyelerin sergilediği başarılar yer almaktadır.”

TOLGA PARLAK merhabahaber.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri