Müslümanların evlatlarını her türlü kötülükten korumak için daha fazla gayret gösterdikleri bir dönemde Müslümanlara sahih dini öğretmek iddiası ile yola çıkanların deizm ve ateizm yükselişinin yaşandığını iddia ettikleri bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Müslümanların yaşadıkları dinin Allah (cc) tarafından indirilen din olmadığını iddia ederek yola çıkanlar ne yazık ki yazdıkları kitaplar ve yaptıkları televizyon programları ile deizm ve ateizmin arka bahçesinde bahçıvanlık yapmaktan öte bir şey yapmamışlardır.
Daha açık bir ifade ile Müslümanların bahçesindeki ayrık otlarına gübre olmuşlar ve su vermişlerdir.
Hâlbuki İslam 1400 senedir yaşayan bir dindir.
İslam kişilerin daha geçen hafta televizyon konuşmasını dinlediği veya gazetedeki yazılarını veya kitabını okuduğu bir hocaefendinin(!) anlatımıyla haberdar olduğumuz bir din değildir.
Şimdilerde ortaya çıkıp Din şu dur veya bu değildir gibi bir iddia sadece dinin isim hakkı üzerindeki tartışmadan ileri gitmez.
Gerçek İslam Müslümanların 1400 yılı aşkın bir şekilde yaşadıkları dindir.
Bu sebepledir ki 1400 yıl sonra ortaya çıkıp kimse din hakkında patronaj iddiasında bulunamaz.
İslam dininde Kur’an-ı Kerim teberrüken orijinal dilinde okunduğu zaman ibadet olan bir kitaptır.
Bu sebepledir ki Ayeti Kerimeleri kendi heva ve hevesler, doğrultusunda tercüme edenlerin para kazanmak için yayınladıkları mealler asla Kur’an-ı Kerim olamaz.
Sahih Sünnet ve Sahih Hadisler Hz. Peygamberimizin (sav) vahyin hem ilk muhatabı hem de ilk öğretmeni olarak Ümmetine dinin nasıl ve ne şekilde yaşanması gerektiği konusundaki örnekliğinin bilgi ve belgeleridir.
Bu sebepledir ki İslam Âlimlerinin çok büyük gayretler göstererek eğrisini doğrusundan, uydurmasını sahihinden ayırt etmiş oldukları hadisleri yok saymak dini yok saymakla eşdeğer sayılmıştır.
Dün denecek kadar yakın bir zaman öncesinde karşılaştığı din olgusunu sanki ilk defa kendisi keşfetmiş gibi davranarak, Hadisi Şeriflerin sürekli olarak Arap yarımadasından ve Ortadoğu coğrafyası halklarından, Kâbe’den, inek ve develerden, Eski zamanlarda yaşamış insanların efsanelerinden bahsettiğini söyleyerek geçmişte yaşayan veya bugün yaşamakta olan Ümmeti Muhammed’e cahil hatta müşrik muamelesi yapmak din ile alakayı yok etmek demektir.
Doğrudur.
Hem Kur’an-ı Kerim ayetleri hem de Kur’an’ın açıklayıcısı ve örneklendirerek hayata uygulayıcısı olan Hz. Peygamberimizin (sav) hadisleri Kıyamete kadar gelecek Müslümanlara örnek olması bakımından hem Arap yarımadasından hem de Ortadoğu coğrafyası halklarından, hem Kâbe’den hem de geçmiş zamanlarda yaşamış ümmetlerin iyi ve kötü davranışlarından, hem inek hem de develerden, bahseder.
Ama asla Yunan ve Roma felsefesinin sapkınlıklarının örnek alınması ile kuzey Avrupa ve güney Amerika mitolojilerinden bahsetmez.
Çünkü bahsetmediği hususlar kişileri inandığı dinin dindarı yapmadığı gibi bahsettiği hususlar ise kişileri Müslüman hatta Mümin yapar.
Her ne düşüncede olursa olsun veya ne zaman İslam Dini ile tanışmış olursa olsun bir kişi İslam’ın evrenselliğini tartışmaya açıyor, İslam’ın hükümlerinin çağa uygun olarak değişmesi gerektiğini savunuyor ya da gerçek Müslümanların deist olmaları gerektiği iddiasını dillendiriyorsa o kişi tanrısız bir dinin peygamberliğini yapmak istiyor veya İslam’ın karşısına tanrısız bir ahlak sistemi ile karşı çıkıyor yapıyor demektir.
Hedef kitlesi olarak Müslümanları seçerek onlara din öğretmeye kalkışan herkesin cevaplandırması gereken ilk soru öğretmek istediği din ile ne zaman ve kimin aracılığı ile tanışmış olduğudur.
Bu soruya cevap vermekten kaçınanların hemen hepsi kendilerini Hz. Peygamberimiz(sav) yerine elçi ve resul olarak ikame etme hadsizliğini yapmış olurlar.
Kendilerini müstağni görerek bizim halkın din anlayışı öz değil biçim ağırlıklıdır diyerek Namaz ve Oruç başta olmak üzere ibadetler ile yeme içme ve giyim kuşam kısmını kulak ardı ederek, insanlık, dürüstlük, mazlumların hakkını koruma ve temizlik gibi hususları önceleyenler esasında insanlara din öğretmek bir yana kendi muhakemelerini kendi başlarına bile yapamamış olarak cehaletin en dibine batmış kişiler olmaktan öte gidemezler.
Bu tür insanlara tekrar tekrar Müslümanlara öğretmek istedikleri din ile ne zaman tanıştıklarını sorun.
Nerden bakarsanız bakın, tutarsızlıktan başka bir şey göremeyeceksiniz.