Geçen, 5-6 yaşlarında çok güzel yüzlü bir çocuk gördüm. Parkta. Annesi olduğunu tahmin ettiğim birisi de hemen oralardaydı. Ne kadar tatlı, ne güzel bir kız diye söylemesem ketumluk olurdu o an. O derece. Öyle ayan beyan bir çocuk güzelliği sarıp kaplamıştı ki her yanı… Sırf o kızın ‘yüzünden’. Fakat ben öyle söyleyince kadın hemen “Maşallah deyin!” dedi ani, keskin ve net bir şekilde. Güdüsel olarak çocuğu korumak isteyişi elbette anlaşılabilirdi ama benim beğenimin olası bir tehdit ve dolayısıyla benim de muhtemel bir saldırgan olarak görülüşüm son derece nahoş, kırıcı ve ayıptı aslında… Anlamak hiç zor değildi. Nazardan, kem gözden korkuyordu o kişi. Çocuğa nazar değmemem için beni açıkça uyarıyor ve ayağımı denk aldırıyordu daha adını sanını bile bilmediğim halde. Bu işte bir yanlışlık vardı…
Şimdi bambaşka bir şeyden bahsedeceğim. Uzaktan ayrı ayrı tanıdığım 3 kişi bir gün bir araya gelmişti. Aralarında güçlü bir arkadaşlık bağı oluşmuştu zamanla. Bu arada bir antr parantez açalım. 3 sayısının arkadaşlıklar için uğurlu bir sayı olmadığını söylerim her zaman. Çünkü bu grubun içinden herhangi ikisinin kendi aralarında daha iyi anlaşması, üçüncünün yabancılaşmasıyla sonuçlanır çoğunlukla. Her neyse. Burada öyle bir şey yoktu şimdilik. Küçük ve güzel bir arkadaş grubu oluşturmuşlardı ki, bir de ne duyayım, aralarına kara kedi girmiş ve hepsini birbirine küstürmüştü bir gün! Sonra ayrı ayrı her birinin ağzından aynı şeyi işitmeye başladım: bize nazar değdiler!
Başka bir gün de, bir kafede buluştuğum arkadaşımın yeni çantasını çok beğenmiş ve bunu açıkça dile getirmiştim. Bundan yalnızca birkaç dakika sonra da, çantasının üzerine kahve dökülmüştü. Tabi o an arkadaşım kibarlık yapıp hiçbir şey söylemese de aklından geçenleri açıkça okumuş ve çok büyük bir mahcubiyet duygusuna kapılmıştım. Olayın kendisi, suçun tamamını üzerime yüklüyordu otomatik olarak. Kem gözlü, kötü niyetli ve haset dolu birisiydim demek ki… Ne de olsa öyle öğretilmiş ve öğrenmiştik. Fakat bu işte de hiç hoş olmayan bir şeyler vardı.
Bunlar daha ne ki? Nazarın çok büyük bir kuvveti vardır neredeyse herkese göre. Sadece doğu kültüründe ve inanışında değil, batıda da ‘evileye’ olarak tanımlanan ve bundan korumak için insanları bir şeyin üzerine tükürten şey, yine bu aynı nazar ya da başka bir deyişle kem gözdür. Mağripte ya da maşrıkta fark etmiyor; insan evladı nazardan; o sinsi, gizli ve muazzam güçten tir tir titriyor.
Tabi bu durumla çok abes ve uyumsuz bir tezat oluşturan bir şekilde de, sosyal medya aracılığıyla her gün milyonlarca mutluluk, aşk, zenginlik ve her türlü iyi hal fotoğrafları paylaşılıyor. Göstermek için. Hava atıp övünme isteğiyle nazar korkusu, başa baş bir hale geliyor yani. Güler misiniz, ağlar mısınız? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? İnsanları anlamak zor, azizim! Bu başka bir konu gerçi, evet… Fakat bunları yazmadan da geçemeyecektim. Ama nazar korkusuna vurgu yapmak lazım asıl.
Diyecektim ki, gözlerden ya da düşüncelerden hasıl olan büyük, kötücül ve etkili bir güç ortaya çıkıyor olabilir, evet. Bilimsel bir gerçekliği de vardır bunun hatta. Kabul! Fakaat… Allah’ın gücünün üzerinde başka bir güç mü var sanki!? Onun koruduğuna, her kim ya da ne zarar verebilir ki, izni olmadan? İşe bu şekilde bakmaktan çok çok uzaklara düşmüş ve nazar kavramına haddinden çok daha fazla bir güç atfetmişiz galiba. Allah’a sığınmayı lafta değil de gerçekten bilseydik, iyi niyetli bir insana “Maşaallah” demeyi hatırlatmanın kabalığına ve kırıcılığına hiç bulaşmamış olurduk sanırım. Siz de söyleyin. Güzel bir ahlaka ve muhlis bir inanca sahip olsaydık bunlar böyle olmazdı, öyle değil mi?
Hazır, çok az da olsa yerim kalmışken, yukarıda bahsettiğim o hava atıp ‘gösterme’ isteğiyle ilgili birkaç şey daha yazsam da, o havalı konuyu havada bırakmasam mı diyorum şimdi kendi kendime. Hmm… Ama yok, yazmayayım. Neden biliyor musunuz? Çünkü o kişilerin ta kendileri de eleştiriyorlar bu durumu, biliyorum. Çifte standartları kimse sevmez ama bende büyük bir yılgınlık, bezginlik ve yorgunluk oluşturuyor bu durum işte. Yine de, siz onlardan değilsinizdir eminim! Gösteriş merakından da, nazar gücünü her şeyin üzerine koymaktan da, kırıcı olmaktan da uzak duralım iyisimi.