Narsist anne-babaların yetiştirdiği veya ailenin çocuk yetiştirme modeli çocukların narsist olmasına sebebiyet verebilir. Her insanın içinde narsist bir yapı vardır. Çocuklar kendilerini belli bir yaş dönemlerinde dünyanın merkezinde görürler. Ben ve diğerleri diye düşünürler. Büyüdüğü aile ortamı, okulu, sosyal çevresi ile birlikte bu narsist yapı ya büyür, ya dengelenir. Çocuk odaklı yaşayan, çocuğun her istediğini yapan, çocuğuna tapan, çocuğuna tüm hazları erken dönemde yaşatan ailelerin, ciddi oranda çoğalması nedeniyle gelecekte narsistlerin görünme oranı ciddi oranda artmaktadır. Yeni kuşak gençlere baktığımızda sadece “ben” demektedirler.
Peki, narsistlik tam olarak nedir? Öncelikle narsistlik, bir kişilik bozukluğudur. Narsist kişilik bozukluğu bulununan kişiler, kendini aşırı önemserler, başarılarını ve yeteneklerini abartırlar, her şeyi bilen, her şeyi yapabilen, güç, zeka, güzellik bakımından kendisini üstün bir kişilik olarak görürler. Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna kendilerini inandırdıkları için, özel kişilerle arkadaşlık etmek, özel kişilerle evlenmek, özel yerlerde çalışmak, herkes tarafından sevilen ve beğenilen birisi olmak isterler.
Başkalarının duygu ve düşüncelerine değer vermeyen, empati yapmayan, ilişkilerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanan, başkalarını kıskanan ya da herkesin kendini kıskandığını düşünen, egosu yüksek, küstah davranışlar sergileyen, herkesin kendisine hizmet etmesi gerektiği düşüncesiyle hareket eden kişilik yapıları vardır. Kendilerine yöneltilen eleştirileri kabul etmez, kabul etmediği gibi haklı çıkmak için karşı tarafı suçlu çıkarma, olamayan şeyleri var olarak gösterme eğilimindedirler. Bunu söylemle yapamazlar ise eylemle yapıp, karşı tarafa tahakküm kurmak için gerekirse sözel veya fiziki şiddeti kullanmaktan çekinmezler.
Narsisizm genetik bir yapılanma olma ihtimali olsa da daha çok, belli bir ebeveynlik tarzına bağlı olarak zaman içinde gelişir. Araştırmacılar, hangi ebeveynlik türlerinin narsistik bir kişilik yaratmaya daha yatkın olduğunu anlamak için yaşları 7 ile 11 arası değişen toplam 565 çocukla konuştu. Araştırmacılar aynı zamanda bu çocukların ebeveynleriyle de (415 anne ve 290 baba) görüştü. Buldukları sonuçlar, çocuklarında aşırılığa kaçan, aşırı öven, her imkanı fazlasıyla sağlayan, bir dediğini iki etmeyen, çocuğunun üstün olduğunu ve özel muameleyi hak ettiğini söyleyen ebeveynlerin narsistik çocuklar yetiştirmeye daha yatkın olduklarını ortaya çıkardı. Bu çocuklar büyüdüklerinde de narsistik birer yetişkin oluyorlardı.
Peki, bir çocuk nasıl böyle bir insan haline gelir? Çocuklar anne ve babalarının onayını, ilgisini ve sevgisini isterler. Çocuk bunu elde edebilmek için ailenin isteklerine göre hareket etmeye çalışır. Ebeveynleri narsist veya aşırı mükemmeliyetçi olan çocuk, ailenin yaklaşımında ve sloganlarında devamlı en iyisinin olduğu veya olması gerektiği belirtilir. Çocuk gösterdiği bir başarı karşısında ancak değerlidir. Bir alanda gösterilen başarı da yeterli değildir. Çocuktan hemen hemen her alanda başarı göstermesi beklenir. Eğer çocuk başarı göstermiyorsa, aileden ilgi ve sevgi görmeyebilir. Çocuğa hayal kırıklığı olduğu hissettirilir. Hele kardeşlerinden bir tanesi başarılı ise hep onunla kıyaslanır. Ailenin egosuna ve övünmesine destek olmayan çocuklar, aile içerisinde ikinci plana itilebilirler.
Bir başka aile modelinde ebeveyn veya ebeveynler dominant karaktere sahip olup, genellikle sinirli olup, çabuk öfkelenebilen yapıdadırlar. Çocuklara gereken ilgi, sevgi gösterilmez. Çocuğa gerekli, gereksiz her yerde ve her anda sözlü veya fiziksel şiddet gösterilebilir. Çocuk bu ortamda kendini güvende hissetmez, iyi çocuk iken, kötü çocuğa dönüşebilir. Çocuklar arasında ayrım vardır. Çocuk bu aile modelinden elde ettiği kişilik yapısı ile ebeveynleri gibi hareket eder. Bu hanelerde büyüyen çocuklar öfkeli, aşağılanmış ve yetersiz hissederler. Bu nedenle kendilerini, farklı gösterme eğilimine girerler.
Yetenekli, başarılı, fiziki özellikleri yüksek çocuğu olan aileler ise devamlı çocuklarının yaptıkları övünürler, onu yüceltirler. Her yerde çocuklarının başarılarını abartarak anlatırlar. Ben yaşayamadım, çocuğum yaşasın düşüncesinde olanlar veya maddi imkânı yüksek olan aileler çocukların önüne tüm imkanları sererler. Çocuğu olduğundan farklı gösterirler. Bir çocuğun kusursuz ve özel olarak aşırı derecede idealleştirilmesi bu çocuğun ilerleyen hayatında Narsist bir kişilik oluşmasına neden olabilir. Temel olarak sevgi göstermek çok önemli elbette, ancak çocuklarınıza diğer herkesten daha iyi oldukları için sevginizi kazandıklarını düşünmeyi öğretmek yanlıştır.
Psikanalitik kuram ise, narsistiklerin, kendilerine çok az sıcaklık ve sevgi gösteren ailelerin sonucu olarak ortaya çıktığını iddia ediyor. Bushman ve Brummelman sosyal öğrenme teorisi ile “bu teoriye göre hepimiz modellenen davranışlar yoluyla öğreniyoruz” psikanalitik iddiayı karşılaştırmaya karar verdi. Ve sonuçta çocukların narsisizmi gerçekten de kendilerine “özel”den bile daha fazla olduklarını öğreten ailelerinden öğrendiklerini buldu. Bushman kendisiyle yapılan bir röportajda bu konudaki kaygılarını şöyle dile getiriyor: “Yaklaşık 30 yıldır agresyon üzerine çalışmalar yapıyorum ve bir insanın sahip olabileceği en zarar verici inancın, kendisinin başkalarından üstün olduğu inancı olduğunu gördüm. ‘Erkekler kadınlardan daha iyidir; benim ırkım, benim dinim seninkinden daha üstündür.’ İnsanlar başkalarından daha iyi olduklarına inanmaya başladıklarında öyle de davranmaya başlıyorlar.”
Bushman ve Brummelman araştırmalarında şöyle yazıyor: “Narsistik bireyler kendilerini diğerlerinden daha üstün hissediyorlar, kişisel başarıları konusunda fantaziler kuruyorlar ve özel davranılmayı hak ettiklerini düşünüyorlar. Kendilerini aşağılanmış hissettiklerinde genellikle agresif bir şekilde ya da hatta şiddet göstererek etraflarına saldırıyorlar.”
Bu süreci durdurmak için herhangi bir şey yapılabilir mi peki? Brummelman “Evet” diyor. 7 ve 12 yaşları arasında, duygular geliştiğinde ve sonrasında. “Belki de ailelerin, çocuklarını el üstünde tutmadan ve onlara diğerlerinde daha iyi olduklarını söylemeden de çocuklarına sevgi ve takdir duygularını göstermelerine yardım etmenin bir yolunu bulabiliriz.”
Çocukları kendilerini ilah gibi görmemeleri için nasıl hareket etmeli konusuna bir sonraki yazımızda değineceğiz. Gelecek haftaya kadar esen kalın.