Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, din gününün sahibi, yaratan, yaşatan, yöneten, rızık veren, kendisine kulluk yapılan, rızası gözetilen ve kendisinden yardım istenilen Allah’a hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v) salat ve selam olsun.
Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim, geleceğinden hiç şüphe olmayan ahiret hayatında kimlerin hangi durumda olacağını bizlere haber verir: İman edip salih ameller işleyenleri de ebedi olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, gerçek bir vaadde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan? (Nisâ Suresi 122)
***
Aynı şehirde, aynı mahallede, aynı sokakta, aynı işyerinde, aynı zamanlarda, aynı havayı teneffüs edip aynı suyu içenlerin hepsinin ahiret hayatında aynı neticeyle karşılaşmayacaklarını Kerim Kitabımız bizlere haber verir: Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”
Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.”
“Yoksula yedirmezdik.”
“Batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık.”
“Ceza gününü de yalanlıyorduk.”
“Nihayet ölüm bize gelip çattı.”
Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar? (Müddessir Suresi 40-49)
***
Allah’a ve ahiret gününe iman eden Müslüman için namazı; “bir binayı ayakta tutan direk” olarak tarif eden, farz namazını bilerek geçiren kimseyi; “ailesini ve malını kaybetmiş kimse” olarak tarif eden Peygamber Efendimiz, (s.a.v) kıyamet günü kulun ilk önce hesaba çekileceği amelin namaz olduğunu bizlere hatırlatıyor.
“Bir daha mı geleceğiz dünyaya, boş ver, yaşamana bak, tadını çıkar, daha yaşım genç, namaza zamanım yok, benim kalbim temiz zaten” gibi vesveselere kapılan kardeşleriz şu ilahi ikazları unutmasınlar:
Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.” (Kıyamet Suresi 26- 31)
Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir. (Beyyine Suresi 5)
***
Alemlerin Rabbi olan Allah’a kul olan Müslüman, iyiliği yaymak, kötülüğe de engel olmak vecibesini yaparken bile namazını ihmal edemez. Elinden ve dilinden emin olunan Müslüman namazını kılar. “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi 71)
***
Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar. (Lokman Suresi 4)
Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. (A'lâ Suresi 14,15)
Kitab’a sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükâfatını zayi etmeyiz. (A'raf Suresi 170)
***
Kerim Kitabımıza ve Hz. Muhammed’e (s.a.v) iman ediyoruz. Hesap gününde ömrümüzü nerede tükettiğimizden, gençliğimizi nerede tükettiğimizden, malımızı nerede kazanıp nerede harcadığımızdan ve bildiğimiz konularda hangi amelleri işlediğimizden hesaba çekileceğimize iman ediyoruz. Amel hesabının namazla başlayacağına ve namazın karşılığının Alemlerin Rabbi olan Allah’ın razı olmasına iman ediyoruz.
Bütün bu hakikatlardan dolayıdır ki;
Peymaber Efendimiz’in (s.a.v) “Allah'ın emri olduğunu kabul ederek beş vakit namazı rükûları, secdeleri, abdestleri ile vakitlerinde kılmaya devam eden kimse cennete girer.” müjdesine nail olabilmek için mazeret arama hastalığından kurtularak gözümüzün nuru, dinimizin direği olan namazımızı kılıyoruz. Allah’a emanet olunuz.