Efendim siz değerli okuyucularımızla namazı hasbihal etmeye devam etmek dileğindeyiz. Başlayalım bakalım
Namazın faydasını görebilmek için süreklilik şarttır. Kişi hangi durumda olursa olsun namazı terk edemez. Darlıkta bollukta, gençlikte-yaşlılıkta, fakirlikte-zenginlikte, boşlukta-meşguliyette, musibette-rahatlıkta namaz hep devamlıdır. Namazın bu devamlılığındaki mesaj şudur, insan hayâtının hiçbir aşamasında Rabb’iyle olan iletişimini kesemez. İnsan hastayken sağlıklıyken, huzurluyken, dertliyken Cenâb-ı Hakk’ı zikretmekten, O’na duâ ve niyazlarda bulunmaktan hiç geri durmamalıdır.
İnanan kişi Rabbi Teâlâ’yı dâima hatırda tutarak davranışlarına namazla ölçü getirmelidir. Namaz kılan sâlih kullar, Allah Teâlâ’dan hakkıyla korkar O’nun emirlerine aykırı işler yapamazlar. Kesintisiz sürekli namaz, inanan kişiyi irâdeli, azimli, sabırlı bir mümin hâline getirir. Bu hal ise dünyâda bin bir çeşit sıkıntı ve musibetlerle karşılaşan insana müthiş bir mukâvemet gücü sağlar. Bu mânâ gücüyle insan kendisini aşan dağ gibi sıkıntılardan ferahlıkla çıkar. Namaz ile bedenen güçsüz bir kişi bile en güçlü kişi olur. Yine namazla kişi birçok üzüntü ve problemin içerisindeyken bile kalben rahat ve huzurlu olur. Kişi eğer faydasını görmek istiyorsa ne kadar meşakkatlerde dahi olsa sabır ve sebatle namazında devamlı olmalıdır.
Namaz kulu Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna getiren bir miraçtır. Namazdaki zikir ve tesbihler insana rûhi diriliş ve canlılık getirir. Akla Hak’tan gayri şeyleri getirmeyerek, hikmetini kavrayarak lâyıkı vechile kılınan namazlar, insanı mânen yükseltir, günah ve kötülük işlemekten alıkoyar, maddi ve mânevi kirlerden arındırır, kötü huylardan vaz geçirir. Bu yönüyle namaz hasta gönülleri tedâvi eden en tesirli ilaçtır. Namaz insanın kalbini kuvvetlendiren, mânen cesâretlendiren bir güçtür. Ayni zamanda namaz, gönülleri rahatlatan, huzûra kavuşturan, ruhları aydınlatan bir şifa kaynağıdır. Namaz insanları mânen eğiten, olgunlaştıran ve kemâlâta erdiren bambaşka bir pozitif enerjidir.
“Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, iyilik ve ihsan sâhipleriyle berâber canımızı al.” (1) Namaz sonunda duâyla, niyazla bir arınma sağlayan inanan kişiler iyilik, ihsan ve sâlih amellerle kötülüklerini gidermeye gayret ederler. “Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu ibret alanlara öğüttür.” (2) Namazın kötülükleri giderici etkisini Peygamber aleyhissalâtu vesselam’da şu güzel hadisleriyle belirtiyorlar; ‘Hiçbir kimse yoktur ki, abdest alsın ve abdestini güzelce yapsın. Sonra namazı kılsın da, o abdest ile kıldığı namazı tâkip edecek olan namaz arasındaki günahları onun için mağfiret olmasın.’ (3) Böylece namaz insanı günahlardan temizlemesi ve kötü davranışlara yaklaştırmaması yönüyle kişiye olumlu özellikler kazandıran çok önemli bir güçtür. Ayni zamanda namaz insanı sabırlı, alçak gönüllü, ağır başlı ve olgun bir kişi yapar.
Namaz, kulun yüce Yaratıcısına olan kulluğunun bir göstergesidir. Namaz Müslüman’ın olmazsa olmazıdır. Küfür ile aradaki perdedir. Amellerin en faziletlisidir. Cennetin anahtarı, kişinin mümin olma belirtisidir. En önemli zikir, namazdır. Namaz Hakk’a yakarıştır ve en kâmil duâdır. Tevbelerle yüreğin pâk ve nezih hâle gelmesi ve gönlün sükûnudur. Namaz insanı mânen rahatlatan, doyuran faziletli bir tesbihattır. Şuurla, huşuyla kılınan namazın tesiri pek mühimdir. Böylesi bir namaz kişiyi, maddi ve mânevi sıkıntılardan kurtarır, rûhu yüceltir, insanı her türlü menfiliklerden alıkoyar, nefsin ve şeytanın esâretinden kurtarır. Kişiye kuvvet ve cesâret verir. Günde beş defa Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna giden kişi başında ne tür sıkıntı olsa da yanlış bir iş yapamaz. Varsa derdi, sıkıntısı, problemi yüce Rab’le paylaşır. Müşkillerini kâinâtın mutlak sâhibine havâle edip tevekkül eder.
Bu kadar faydası olan namazı hakkı ile edâ etmek dileğiyle hayırla kalınız.
———————
1- Âli İmran, 193
2- Hud, 114
3- Müslim, Tahâret 227