Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu’nun “İnsanın mutluluğu – Mutlu insan” konusunda bizlere teklif ettiği 24 maddeden kalan 17 maddeyi bu yazımda inceliyorum.
Herkesin ağladığı bir toplumda “ben gülüyorum ya...” diyerek tek başına mutlu olunamaz.
8) İnsanları olduğu gibi kabul edebiliyor. Herkesi kendilerine göre değiştirmeye çalışmıyor.
9) Ortalama kendilerini tanıdıkları için, zaman içinde kendilerine sorun çıkaracağını bildikleri durumların içine girmiyor.
10) Fiziksel ve ruhsal olarak kendisine zaman ayırıyor. Dinleniyor, dinginleşiyor. Arkasından atlı kovalıyormuş gibi yaşamıyor.
11) Kendine iyi gelecek, ruhsal olarak rahatlatacak alternatif işler yapıyor.
12) Arada sırada hayatında değişiklik yapıyor. Sabah iş, akşam ev veya dön dön aynı hayat sisteminin dışına çıkmaya gayret ediyor.
13) Yaşadığı anın değerini biliyor. Sıkıntı veya stres olsa bile, nasılsa geçeceğini düşünerek, zorlandığı konuları uzatmıyor.
14) Evine, ailesine, sevdiklerine zaman ayırıyor.
15) Günlük işlerini, zamanında yapmayı tercih ediyor. Böylece iş biriktirip kendini bunaltacak durumların içine düşmüyor.
16) Kendine, motive edecek, iyi hissettirecek güzel sözler söylemeyi ihmal etmiyor.
17) Sabah uyandığında aynada kendisine gülerek bakmayı unutmuyor.
18) Herhangi bir işle ilgili olarak kendini beceriksiz veya kötü hissettiğinde, aynı konuyla alakalı olarak geçmiş başarılarını referans olarak hatırlıyor. Böylece “yokk yaa o kadar da kötü değilim, abartıp kendimi üzmeye gerek yok” mesajını hissediyor.
19) Korktuğu konulardan kaçmak yerine, üzerine giderek çözmeyi tercih ediyor.
20) Doğru yerlerde “hayır” demeyi biliyor.
21) “Beni kimse anlamıyor” duygusuna hiç kapılmıyor! Çünkü ne yapıp edip kendini karşı tarafa anlatmanın bir yolunu buluyor! Yani hiç mi hiç vazgeçmiyor!
22) Psikolojide “Kimi cezalandırdığımız önemlidir” diye bir prensip var. Bu insanlar, başkalarının yaptıkları olumsuz davranışlar nedeniyle kendini cezalandırmıyor. Yani eşine kızıp sofraya oturmayan kişi, midesini açlığa terk ettiği için aslında eşini değil kendini cezalandırır. Öyleyse aç kalmak doğru bir ceza yöntemi değildir. Daha akılcı ve çözüme yönelik cezalar uyguluyor mutlu insanlar. (İyi de nasıl yöntemler diye merak ederseniz, sorun yaşadığınız durumlar için gelin. Ben size güzel ve çözüm odaklı yaklaşımlar öğretirim merak etmeyin.)
23) Alıngan ve kırılgan değil.
24) Küsme huyu yok. Ne yapıp edip sorunlarını aşmanın yolunu buluyor.
Mutlu olmak hiç de zor değil bana sorarsanız. “Problem” dediğimiz şey, yaşadıklarımıza yaptığımız yorumdur. Demek oluyor ki, problem sandığımız durum gerçek sorunumuz olmayıp, onu sıkıntılı hale getiren, bizim o anki duruma verdiğimiz tepkidir.
Kalem yere düştüğünde, dünyanın sonu gelmiş gibi yorumlarsam, kalemin yere düşmesi dünyanın en büyük problemi olur benim için. Ama “neyse canım sorun değil, eğilir alırım.” diyerek yorum yaparsam, kalemin yere düşmesi sadece kalemin elimden yere düşmesi olarak kalır. Ve ortada sorun diye bir şey de olmaz.
Okuyucularım, dikkat etmişlerse Psikolojik danışman Mehtap Kayaoğlu’nun bizlere tavsiye ve teklif ettiği konular hep birer İslami prensibi oluşturmaktadır. Bunlar, ya ahirete imandır, ya kadere imanın gerekleridir, ya da hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna… Ya da fert ve toplumu hayırda yoğuran Hadis-i şeriflerdir.
Demek ki mutlu olabilmenin ilk ve tek şartı hepimizin iyi Müslüman olmasına ve onu hem hayatımızda ve hem de toplumda iyi yaşanmasına bağlıdır.