Ben önceleri “Allah'a dua ettim de (hemen) kabul oldu” diyenlerden hiç hoşlanmaz gıcık olurdum. Ancak sonradan ben de neredeyse “her duam kabul oldu” diyecek duruma geldim. Çünkü; bakıyorum ki gerçekten Allah'tan Ne istediysem hepsini Allah bana lütfetti.
Duadaki idrak: (bunu daha önce birkaç kez yazmıştım.) Yani Cenabı Allah benim bütün dualarıma icabet etti derken; ben: “Elimi kaldırdım, daha elimi indirmeden duam kabul oldu.” Diyemem. Bu peygamberlere ait mucizedir ve tekrarı da yoktur. Halbuki bizim gibi insanların duasını Allah kabul ediyor ve isteğimizi belli bir süre sonra yaratıyor. Önemli olan onu geriye dönük olarak idrak edebilmektir. Yani: “Haa ben falan zaman böyle bir dua yapmıştım, Allah onu bugün bana tam istediğim şekilde veya daha fazlasıyla verdi.” Diyebilmek, hatırlamak idraktir.
Gerçekten bugün içinde yaşadığımız hayat, ortam bize şunu iyi anlattı ki: Çoğu zaman biz bizim için ilelebet hangi şeyin daha hayırlı olduğunu kestiremiyoruz. Allah en iyisini bilir diyoruz. Hatta İsra suresi 11. ayeti kerimede Cenab-ı Allah: “İnsan hayra dua eder (çağırır) gibi, şerre dua eder (çağırır).” Buyurmaktadır.
Şimdi rabbimizden düşünmeden veya düşünsek bile kıt aklımızla düşünüp dua ederek bir istekte bulunuyoruz. Allah Kur'an'ın da defalarca “Vallahü semi’un alim, vallahü semi’un basir, inneke ente semi’un basir...” ifadelerini kullanır. yani Allah işitendir. Hem de hiç ağzımızı kıpırdatmadan, dilimizi oynatmadan, İçimizden konuştuğumuzu Allah’ta işitir ve bilir.
Bir de Cenabı Allah hiçbir duayı karşılıksız bırakmaz, mutlaka kabul eder. Ama ya bu dünyada karşılığını verir, ya da öbür dünyada. Bu dünya da karşılığını verdiği dualar da ikiye ayrılır, ya hemen acil karşılık verir, ya da gecikmeli verir.
Cenabı Allah'tan haseneten, Yani Allah'ın bizim için güzel, iyi gördüğü şeyi isteyeceğiz. Şimdi; illaki çokluk istememek gerekir. İnanın bazen çokluk öyle bir başa bela olur ki; Elhakümüttekasür gibi... Ya da Aksal gayemiz olan ilahi rızaya erme olan en büyük gayenin içindeki bir aracı öyle bir hale getiririz ki; o bizi yer bitirir. Kendine çeker ve neredeyse en büyük kapsayıcı amacı unutturur. Kendisi amaç olur, sanki tamamen onun esiri oluruz. Allah'a bunun gerçekleşmesi için dua ederiz. Başta söylediğim gibi Allah da duamızı kabul edip o istediğimizi yerine getirince, çoğu zaman onun içine boğulup kalıyoruz. Ondan sonra bakmışsın ki; Yana yakıla Rabbine yalvaran insan gitmiş, haktan uzaklaşan, sapıtan, kötüleşen biri oluvermiş. (Bu konular ayeti kerimeler, hadisler ve hem de bütün yazar ve alimlerimiz tarafından ele alınmıştır. Ben de kısaca değinmek istedim.)
Neyse konumuz yaşadığımız ülke Türkiye. Gezip dolaştıkça, insanlarla muhatap oldukça görüyoruz ve idrak ediyoruz ki, bazen İnsanın beyni duruyor. Adam Alim seviyesinde okumuş, öyle bir değerlendirme yapıyor ki; duyunca şaşırmamak, elde değildir. Herhalde bu kişi rabbinden kupkuru bir ilim istemiştir. Halbuki Cenabı Allah “Onların gözü var ama görmez.” Bakıyor ama yine de görmüyor. Galiba böyle insanlar belli bir süreçten sonra okuduğunu da görmez hale geliyor. Çünkü Kur'an'da ve sünnette her türlü haram olan yollar tanıtılmış ve yasaklanmıştır. Korkmamak, Allah'a sığınmakla ilgili ayetler nazil olmuştur. Hakkı savunmak ve cehd-ü gayret göstermek emredilmiştir...vb. Niye eğip büküyorsunuz? Şu anda Türkiye'de kebaire dediğimiz en az 7 tane günah açıktan işlenmekte. Adam ne diyor biliyor mumusunuz ?“Her şey çok iyiye gidiyor, dünyada en iyi Müslüman ülke Türkiye.” Yüzde yüz Oğuz boyundan kökü kökeni Türk ve Türkiyeli biri olarak, bu cümlelerden gurur duyuyorum. Ama kafamızı kuma gömerek, kötülükleri yok sayarak, yok olmuyor. Terazide büyük günahlar ağır basıyor. Bir zina (Allah muhafaza) bin Cami açmaktan ağır bir vebal oluyor. Bir faiz (ekonomik bozukluk) tüm gayrimüslimler karşısında bizi beş paralık ediyor. (parasal değerin düşmesi bunu sağlıyor.)
Ben tekrar diyorum ki ; Allah’ım bizim için en hayırlı olanını, en güzel olanını bize ver. Bizim sıkıntıya gireceğimiz altından kalkamayacağımız, basiretimizi bağlayarak bizi cennete götürmeyecek isteklerimizi hayra tebdil eyle!. Hayra dönüştür “Rabbimiz: senin bizim için hazırladığın peygamberlerin bize duyurduğu iyilikleri ver.”