Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, dünyada Türk kültürü ve medeniyetinin korunması konusunda gerekli çabanın gösterilmediğini söyledi. Irak ve Suriye'de yaşanan olaylar üzerinden değerlendirme yapan Destici, "Bir terör örgütünün Ayn El Arap'a sahip çıktığı kadar koskoca Türk Devleti ve onun da üstünde büyük Türk Milleti Kerkük'e, Telafer'e ve Tuzhurmatu'ya sahip çıkamamıştır. Bu utanç bana göre hepimizin utancı diye düşünüyorum" dedi.
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, düzenlediği 11. Milli Türkoloji Kongresi ile 90. yılını kutluyor. Üniversite bünyesinde çalışmalarını yürüten enstitü yapılan kongre ile hem eski hocalarını bir araya getirildi hem de Türkiyat araştırmalarının önemine vurgu yaptı. Kongreye katılan eski ve yeni hocalar geçmişten günümüze kadar yapılan çalışmara ve bu çalışmaların bilim dünyasındaki yerine vurgu yaptı.
Kongrenin davetlilerinden biri de BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'ydi. Türk dünyası ve Türk kültürü ile ilgili araştırmaların yeterli olmadığını belirten Destici, "2008 yılında sadece Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan,Kazakistan'ın katılımıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi kuruldu. Kuruluşlara baktığınız zaman bunlar yeterli kuruluşlar mıdır, ya da bunlar kurulduktan sonra amaçlarına uygun olarak hareket etmişler midir diye baktığımızda maalesef dönem dönem başarılı çalışmalar yapılmış olsa da hiç birimizin, hiç kimsenin, bu kültürün yer yüzünde hak ettiği yer alması için gayret gösteren hiç kimse bu çalışmaların ümit ettiğimiz neticeye vardığını söyleyemez." dedi.
'DİLİMİZ EGEMENLİĞİMİZİN TA KENDİSİDİR'
Türkiye'de bazı yer isimlerinin Türkçe'den Kürtçe'ye çevrilmesini eleştiren Destici, sadece ulus devletlerin değil, farklı milletlerden oluşan devletlerin de buna izin vermediğini anlattı. Destici, "Avrupa'ya gidiyoruz, dünyanın pek çok ülkesine gidiyoruz, hiç bir egemen devlet kendi sınırları içinde yabancı bir dile, yabancı yer isimlerine müsaade etmiyor. Sadece Almanya, İngiltere gibi ulus devletlerinden bahsetmiyorum. Kosova gibi, Makedonya gibi bir çok farklı milletin birlikte oluşturduğu devletlerde bile yer isimlerinin orada hakim olan dille yazıldığını ve tabelalarının öyle asıldığını görüyoruz. Mekedonya'ya gittiğinizde hiç bir yerde eski Türk isimlerinin yazılığı olduğu il, ilçe, belde tabelası göremezsiniz. Gümülcine ve İskeçe tabelalarını göremezsiniz. Ama ne hazin ki ülkemizde bundan bir kaç gün önce Şırnak Belediyesi bırakın mahalle isimlerini, cadde ve sokak isimlerinin değiştirilmesi ve Türkçe'den Kürtçe'ye çevrilmesi kararını alıyor ve maalesef Türk toplumundan ve Türk Devleti'nden buna bir tepki yok. Nasıl ay yıldızlı bayrağımız egemenliğimizin sembolü ise dilimiz onun da ötesinde egemenliğimizin ta kendisidir, buradan taviz verilmesi mümkün değildir." şeklinde konuştu.
'BİR TERER ÖRGÜTÜN SAHİP ÇIKTIĞI KADAR SAHİP ÇIKAMADIK'
Bu konuların Suriye ve Irak için de geçerli olduğunu anlatan Destici dikkat çekiçi bir değerlendirme yaptı. Destici, "Maalesef orada da bizler Türk varlığına, Türk diline, Türk tarihi ve kültürüne, Türk mimarisine, sanat eserlerine ne kadar sahip çıkabildik ve çıkabilmekteyiz. Üzülerek ifade edeyim ki bu utanç hepimizindir, bir terör örgütünün Ayn El Arap'a sahip çıktığı kadar koskoca Türk Devleti ve onun da üstünde büyük Türk Milleti Kerkük'e, Telafer'e ve Tuzhurmatu'ya sahip çıkamamıştır. Bu utanç bana göre hepimizin utancı diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.Dr. Mustafa Kaçalin de kendisinin bu çatı altında yetiştiğini ve Türkiyat bölümünde emek veren eski hocaları da andığını söyledi. Enstitünün ilk müdürü Köprülüzade Mehmet Fuat'tan bugüne kadar gelen bütün hocaları rahmetle andığını belirten Kaçalin, enstitünün kitapları ve dergisiyle kendilerinin yetişmesinde değerli bir kurum olduğunu anlattı.
CİHAN