En başta edeb, terbiye, vakar, had, alçak gönüllülük, sabır, tevazu, terbiye, hilm ve de ilim gerektiren bir konuda insanların niyetlerini tamamen bir kenar bırakarak, bu ülkede ve diğer İslam beldelerinde geçmişte yapılan bir takım yanlışları da bahane ederek, hele hele Kur’an-ı Kerim’de kâfir ve putperestlerin davranışları için nazil olmuş ayetleri sanki Müslümanlar için nazil olmuş gibi tevil ve tefsir ederek, insanlarımızı şirkle suçlamak bu Müslümanların kabir ziyaretlerinde yaptıkları yanlışlardan daha büyük bir yanlış olmaktadır.
Gerçi kabir ziyaretleri konusunda insanları uluorta şirkle itham etmek şeklinde tezahür ettiği görülen bu tür bir yanlış zamane âlim(!)lerinin yaptıkları ilk yanlış da değildir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV) in bizatihi kendisi ile ilgili yapılan salât ve selamlar ile şefaat konusu başta olmak üzere birçok konu, bu kerameti kendinden menkul, Arap dili ve edebiyatını bırakın bir kenara, kendi dili ve edebiyatını dahi tam olarak bilip telaffuz edemeyen sözüm ona zamane müctehidlerince şirk olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
Allah(CC) birdir. Ondan başka ilah yoktur. Hz Muhammed (SAV) Allah(CC) 'ın kulu ve elçisidir diyen, İslam’ın şartını beş, imanın şartını altı olarak öğrenip İslam akidesini hayatına tatbik etmeye çalışan cümle Mümin ve Müslümanların, Cenab-ı Allah(CC) Kur'an-ı azimüşşan vasıtasıyla neyi vaaz ettiyse, Peygamberimiz(SAV) Ashab-ı Kiram(RA)ına ne anlattıysa bu hakikatlerin tümüne birden ve tek bir harfine dokunulmadan olduğu gibi inandıklarına inanıyoruz.
Biz ilim ve edep sahibi hocalarımızdan Müslüman Kardeşlerimizi böyle öğrendik.
Selef-i Salihini(RhA) ve geçmişimizi böyle bildik tanıdık.
Peygamberimiz(SAV)den günümüze kadar devam edip gelen ilahi hakikatlerin tek bir harfine halel getirilmeden, Altın Silsile tarafından olduğu gibi aktarıldığı, talim ettirildiği usulü de böyle bildik, tanıdık ve böyle kabul ettik.
Sözü buraya getirmemizin nedeni şu.
Şimdi önümüzde Sevgili Peygamberimiz(SAV)in kâinatı teşrif ettiği Kutlu Doğum Haftası var ve bu haftada birçok etkinlikler yapılacaktır.
Müslümanlar için böylesine önemli ve hayırlı hizmetlere vesile olacak bir olayı dillerine dolayacak bir takım kişiler yine ortaya çıkacak ve İslam Ümmetinden olduğunu ifade etmekle beraber, aklına ve nefsine meftun olup bu güne kadar aklı başında hiçbir Müslüman’ın bir diğer Müslüman’a anlatmadıklarını anlatacaklardır.
Yüzyıllardır âlimlerin, imamların, fakihlerin kitaplarında yazdıkları, sohbetlerinde söyledikleri gerçekleri kimi inadından, kimi ahmaklığından, kimi bilgisizliğinden, kimi de basiretsizliğinden yalanlamaya çalışacaklardır.
Hatta bazıları belki bir derece daha ileri giderek ayet ve hadisleri işlerine geldiği gibi tereme ve tevil etmek suretiyle Peygamberimiz(SAV)in ak dediğine kara, helal dediğine haram deme cüretini bile gösterebileceklerdir.
Çünkü onlar bu güne kadarki davranışlarıyla göstermişlerdir ki, kimi içinden, kimi dışından sadece Müslümanlara değil, aynı zamanda Hz. Kur'an ve Hz. Peygamberimiz(SAV)e muhalif olmayı marifet kabul etmişlerdir.
Bütün bu olumsuz kişi ve düşüncelere rağmen Kutlu Doğum Haftası süresince ne yaparsak yapalım, ne edersek edelim yaptıklarımızın tümünün, Hz. Peygamberimiz(SAV)in bizler için yaptıklarının yanında hiçbir şekilde en küçük bir karşılık olamayacağını biliyoruz.
Bunun içinde Rabbimiz(CC)in aciz bir kulu olarak yaptığımız bunca hatalarımıza ve yanlışlarımıza rağmen yine de O yüceler yücesi Resulümüz(SAV)ün ümmeti olmak hasebiyle O’nun şefaatini ümit ediyor, istiyor, diliyor ve bekliyoruz.
Bu düşüncelerle şimdiden Kutlu Doğum Haftanızın hayırlara vesile olmasını temenni ederiz.