Milli gençlik geliyor yazı serisi
Milli gençliği yetiştirmek için 50 senesini vermiş bir ağabeyinizim. Milli görüşçü birçok gençlik kuruluşunun içinde ve başında yer aldım. 17.Ağustos.1997 tarihinde MGV Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığından 17 yıllık bir çalışmadan sonra ayrıldığımda yurdumuzda 78 ilde şubelerimiz, 900 ilçede Temsilciliklerimiz ve 900 Belde ve büyük köyde bürolarımız vardı. Sadece ülke genelinde 1878 şubemiz bulunmaktaydı.
Şimdi 7 yıldan beri HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneği adında bir derneğimiz var ve ben bu derneğin de Genel Başkanlığını yürütüyorum. Derneğimiz; “Mutlu insan, Sağlam aile, Güçlü toplum” sahalarında çalışmakta, halkımıza ve özellikle de gençlerimize fikren destek olarak onların “Sırat-ı Müsteğim – Doğru yol” üzerinde çalışmalarını sürdürmelerine yardımcı olmaktadır.
Bu yazımda sizlere “Kelim-i Tevhid – Tek Allah’a inanç kelimesi” üzerinde durmaya çalışacağım.
Kâinatı yoktan var eden Allah (c.c) “Ahsen-i takvim – en güzel şekilde” biz insanlardan kendine inanmamızı istemekte ve kendi yanında başka ilahlara yönelmemizi çok büyük suç saymaktadır. Lokman suresinde, Lokman oğluna; “Oğulcağızım. Allah’a şirk koşmak – ona ortaklar isnat etmek çok büyük bir suçtur” demektedir.
Tevhid kelimesinde de biz “Allah vardır ve birdir” demiyor, “Allah’tan başka ilah yoktur” diyoruz. Yani Allah’tan başka bütün ilahları reddediyoruz.
Bu kelime içinde “İLAH” diye bir kelime karşımıza çıkıyor. İlah’ın manasını iyi anlarsak bu kelimeyi doğru anlamış ve Allah’a şirk koşmuş olmayız.
Fotoğraftan da görüleceği İlah’ın Arapçada dört ayrı manası bulunmaktadır. Bu kelimeyi kalbi ile tasdik eden ve dili ile söyleyen bu dört manayı birden kabul etmiş demektir.
İlah kelimesinin ilk manası, “Kendisine kulluk edilecek tek varlık” demektir. Bu manayı her gün beş vakit namazda okuduğumuz Fatiha suresinde en az 40 kere tekrar etmekteyiz. O kelime, “İyyake nağdüdü…” dür. Yani “Ya Rabbi ancak sana kulluk ederiz. Başka kimseye kulluk etmeyiz” demektir.
İkinci manası, “Kendisinden yardım istenecek tek varlık” demekteyiz. Bu aynı zamanda başkasından yardım beklemediğimizi de beyan etmek demektir. Aynı Fatiha suresinde bu manaya yaptığımız atıf, “Ve iyyake nesteiyn” kelimesidir. Yani “biz yardımı sadece Allah’dan bekleriz, başka kimseden değil” demekteyiz.
Üçüncü manası; “Yaptığımız her işte ve söylediğimiz her sözde Allah’tan başkasının rızasını aramayız” demektir. Bunu mananın çıkarılmasında kullandığımız ifade; “Ya ilahi… Ente maksudu ve rızake matlubi” dir. Yani “Ya Rabbi benim maksadım sensin ve ancak senin rızanı ararım” demekteyiz.
Bir dördüncü manasıdır ki “İnsanların dünya ve ahiret saadeti için kanun koyan tek varlık, Allah’tır” demektir.
İşte Tevhid kelimesinin bu manasıdır ki Mekke Müşriklerini Peygamberimizle savaşmaya itiyor, onlar; “Hayır, insanlar için biz kanun koyarız” diyerek Allah’ın bu yetkisine itiraz ediyorlardı.
Nitekim onlara Mekke müşrikleri (Allah’a ortak koşanlar) diyoruz da Mekke Münkirleri (Allah’ı kabul etmeyen Mekkeliler) demiyoruz.
Bu mübarek kelime bizim bir önemli şeye daha dikkatimizi çekmektedir. O da; “Peygamberimizin kabulü ile onun Allah’ın elçisi olduğunun” beyanıdır.
Bu kelimden “Muhammedür Rasulullah” kelimesini çıkartırsanız, siz bu kelimenin tamamını reddetmiş olursunuz. Çünkü Kelim-i Tevhit ancak bu iki boyutuyla vardır ve bizle bu boyutuyla bunu kabul ediyoruz.