Muhafazakârlık Dedikleri

Süleyman Küçük

1989 dan bu yana, yani Özal döneminden beridir il ya da ilçe vasıflarına uymayan pek çok ilçe il, kasaba da siyasi kaygılarla ilçe yapılmıştı.

Taşra şehirlerin üretilmesinde en büyük etken oy kaygısı olmuştu ama ilçe olan kasabalarda ve il olan ilçelerde bu tarihten sonra, ticaretin hacmi ve nüfus çok değişmese de, ahlak ve serbest yaşam hayli değişti denilebilir.

Yaklaşık 100 civarında memur ve işçisi olan resmi kurumlar ile resmi kurumlar çevresinde oluşan 200 ü aşmayan küçük esnaf ve nüfusun tamamı çiftçilik, hayvancılık ile geçinen bir coğrafyanın geldiği nokta, tam anlamı ile tarıma dayalı işsizlikten başka bir şey olmasa da, il veya ilçe olmak düşüncesi hâkim oldu.

2000 li yıllardan itibaren aile işletmeleri olan lokantaların kafe ve restoranlara dönüşmesiyle bu yerlerde, çoğunlukla ortama yabancı dilde müzik eşlik etmeye başlamış ve insanlar ilk defa gürültülü de olsa müzikli yemek yemeye başlamışlardır.

İlk zamanlarda aile ile gelinen bu yerlerde, dinleyenlerin sözlerini tam olarak anlamadığı gürültü nedeniyle insanlar, diğer insanların kendilerinin ne dediğini duymamasının zevkini bile yaşamışlardır.

Hâlbuki 1980 öncesinde genel görünüm, memleketin nasıl kurtulacağından başlayıp, futbolda kimin şampiyon olacağına kadar ve evdekilerin dırdırını, çocukların bitip tükenmez derslerle ilgili sorularını unutturan aileler arası akşam oturmaları, en önemli muhabbet ortamları idi.

Çocukların daha doğrusu öğrencilerin kamusal alanda, sıklıkla görünmeye başlamasında internet kafe denilen, modern kahvehanelerin de önemli fonksiyonu olmuştur.

2000’lerde internet kafelerden sonra kuaförlerde, bistro veya kafeterya denilen modern lokantalarda, kocalarının veya babalarının aldığı ikinci el otomobilleriyle görülmeye başlayan çocuklar veya hanımların, artık gün adı verilen yemekli toplantılarını da müzikli yerlerde yapmaya başladıkları görüldü.

90’lardan itibaren dinî cemaatlerin, 2010 dan sonra da terör örgütü ilan edilecek olan FETÖ mensuplarının, AKP’nin müdahaleleriyle aykırılık sayılabilecek şekilde servet ürettiği, müteahhitlerin ise imar rantı peşinde koştukları bir değişim ve dönüşüm yaşanmaya başladı.

İktidar yanlısı olmaya özen gösteren Müteahhitlerin yaptığı sitelere taşınma hikâyeleri yaygınlaşınca, eski mahallesinde görünürlüğünün artması için, dışarıdan yemek ısmarlamaların, dışarıda yemek yeme alışkanlığına dönüşmesi ile de, muhafazakâr gece hayatı da başlamış oldu.

Eğlencenin yapısı, işletmenin yapısı, çalışanların profili ve hepsinden önemlisi, gece hayatının müdavimi olan zenginlik gösterisi yapan aile fertlerinin birbirleriyle ilişkileri, zamanla köklü bir değişime uğramış ve yiyecek/içecek anlamında geçmişte yasak olan ne varsa mubah hale getirili vermişti.

Muhafazakâr gece hayatının başrollerini kapan ve moda takipçiliğini kimselere bırakmayan tesettürlü muhafazakâr hanımların kendi aralarındaki ilişkilerini belirleyen, yöneten, hatta abartarak çekip çeviren muhafazakâr moda dergilerinin ortaya çıkışları ile de sistem tamamlanmış oldu.

Bu arada evde oldukları saatlerde bile, zenginliklerini milletin gözüne sokarcasına ve birbirleri ile yarışırcasına yükselen site ve rezidansların birer getto haline dönüştürülmesi ile de erkekler için tesettürün dikkate alınmadığı oyun alanlarından, yüzme havuzlarına ve saunalara kadar her yer birer dedikodu üreten buluşma yerlerine dönüştürülmüştür.

FARKINDA MIYIZ?

İnsanlar yaşadıkları değişim ve dönüşümün sonucunda, kurdukları korunaklı hayatlarının kim tarafından üretildiğini, kuşatıldığını ve kısıtlandığını düşünemeyecek bir hale geldikleri için, yaşam alanlarını oluşturan bu mekânların, Türkiye tarihinin bu döneminde hangi anlama gelebileceği de düşünmemeye çalıştıkları dehşetle müşahede edilmektedir.

Muhafazakâr kesim için, Cumhuriyetin ilk yıllarında Çankaya’daki rakı sofralarının hatırlarından türetilmiş olan ve kendileri adına siyasallaşma, kamusallaşma ve sekülerleşme demek olan nargileli, tavlalı akşamcı muhabbet ortamları, Müslümanlara ait olan bütün adabı muaşereti, kültürü ve komşuluk ilişkilerini de derin bir erozyona uğratmıştır.

Sonuçta yabancı şarkıcıların isimlerini bilip, namaz surelerini bile bilmeyen, muhafazakâr(!) bir nesil geliyor.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.