Muhabbet terennümleri -2-

Nurten Selma Çevikoğlu

Ey insanlığın öğüncü! Ey Şaban ayının Sevgilisi! Sen’in rahmet ikliminde insanımızı ve insanlığımızı yeniden keşfettik halbuki o devirler zulümden, cehâletten bütün insanlık kan ağlıyordu. Kız çocukları toprağa yem oluyordu. Sen’in getirdiğin hidâyet, rahmet ve bereket yağmurlarıyla o çorak topraklar tekrar münbit hâle geldi. İnşaALLAH madde ve mânâ ikliminde yeniden doğacağız. Zamânın ve zemînin her ölü noktasına İslâm’ın feyiz dolu esintilerini üfüreceğiz. Gül yüzlülerin gözyaşlarıyla sulanmış güller yetiştireceğiz. Gülce tebessümlerle gülfidanlarının goncaya durmasını bekleyeceğiz. Tebliğ ve terbiye sabrının hitâmında eğrilikler doğrulacak, eksikler tamamlanacak, bahar gelecektir bi iznillah...

Sen ey Müslüman kalk artık, uyuduğun uyku yeter, gözlerimiz yollarda seni bekliyoruz. Çıkmaz sokaklarda boşa dönüp durma, lüzumsuzluklarla zihnini beyhûde yorma. Eğer bugün geleceğe dâir umûdun yoksa hâlinden memnun değilsen, huzursuzsan haydi artık kendini bir muhasebeye tâbi tut şu mübârek Şaban ayında. Yanlışlarının, hatâlarının, günahlarının bilançosunu çıkar, hesâbı öde, kurtul, hayâtına tertemiz bir sayfa aç. İnsanlığın Efendisinin muhabbetiyle çorak gönlünde yepyeni aşklar devşir. Muhammedî aşk’tan nasiplenenler, kutsî davranışlarla şekillenirler, akıllarını nûrânî kalbin emrine verirler böylece akıl ve ruh birlikteliği ile ötelere yelken açılır. Hâcer annemiz gibi zemzeme kavuşulur, Kevsere ulaşılır.

Muhabbetinde ‘sıddık’ olanlar, sevdiğini ‘Halil’ce sevenler, yolunda ‘Emin’ce gidenler Hakk’a ve Habîbullâh’a ‘Habîb’ olurlar. İlâhî aşk menzilinde istikâmet ‘Muhammedî sevgi’dir. Muhammed aleyhisselâm’ı sevmek, O’nun hâliyle hallenmekten geçer. O’nu sevmek O’nun sevdiklerini sevmekle isbâtı vücut bulur. O’nu seven O’nun evlâdu iyâlini, dostlarını, ashâbını sever. Hakk’ı, hakikati sever, doğruluğu, düzeni, intizâmı, ahlâkı, ahlaklı olmayı sever. Diğer sevgiler ‘Muhammedî sevgi’nin yanında sönük kalır. Sözler O’nun muhabbeti ile tatlanır.

‘Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,

Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?’ (Bezmi Âlem Vâlide Sultan)

‘Muhammed muhabbeti vâr olan her şeye mânâ kazandıran sır hazinesidir. Eşyânın rûhû, Esmâ’nun nûruyla birleşince mânâ âlemine yükseliş başlar. Zâtî sıfatlar bâtinî sıfatlarla hem dem olunca asıl yaratılış gâyesi idrak edilir. Bu idrak mâşuku Muhammedî aşka vâsıl eder. Enâniyet yanar kül olur, nefs dizginlenir. ‘Gül Yüzlü ve Gül Sözlü’ye gönüller râm olur. Doğrusu hepimiz böylesi râm oluşa sevdâlıyız.

O’nsuz zaman, zemin, mekan hatta insan hayâtiyetinin ehemmiyeti olmaz. Her şey O’nunla değerlidir, yürekler O’nun sevgisiyle diridir. Sevgi varlığın şifresidir. O’nun varlığı insanın vâroluş vesilesidir. O muhabbet fedâisine vakfedilen muhabbetin derecesi mü’minin imânı ölçüsüncedir. Kalplerimizin her dâim O’nun sevgi ve muhabbet kıvılcımlarıyla coşması en büyük temennimizdir. Yaman Dede gibi diyelim bizde:

‘Ezel bezminde bir dinmez figandım Yâ Rasûllallah,

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım Yâ Rasûllallah,’ (1)

  -----------

  [1]) Yaman Dede, Dâhîlek Yâ Rasûllullah, Ali Budak-Ali Belbağı, Kâinâtın Efendisine Na’t Antolojisi, s. 156-157

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.