Dubai’de 15 milyar dolarlık bir bilimsel yatırım yapılmış.
Amaçları yağmur yağdırmak.
Oluşum sürecine baştan itibaren baktığınız zaman ise bir bilim kurgu filmi gibi.
Gökyüzüne, şehrin üzerindeki bulutların ve ısınan havanın soğuyup yoğunlaşmasını sağlayacak bir çeşit elektrik akımı göndermişler. Tabi bu bir deney olduğu için sonuçlarını önceden kestirememişler, hesap edememişler. Ve Dubai havalimanında küçük çaplı bir sel oluşmuş, uçaklar uzun süre kalkamamışlar.
Geri kalmış toplumlara bu deneyi anlattığınız zaman size verecekleri tepki kati bir suretle “Allah adamlara petrol nimetini vermiş, onlar da parayı bol bulunca har vurup harman savuruyorlar!” olur kanaatindeyim. Zira bilim, sanat ve benzeri yerlere yapılan harcamaların hemen hemen tamamı bu kesim için israf mahiyetindedir.
Ve dahi bununla ilgili propaganda yapılması, haberleştirilmesi kati surette israf kabul edilir.
Ancak bir ayetin veya hadisin bilimsel araştırmalar neticesinde ispatlandığı ile ilgili bir haber görürse bu güruh, o zaman da dünyada bilimi en çok destekleyen insanlardan olup çıkarlar hemen.
Basit işlerle uğraşan insanları gördükçe delleniyorum.
Yani verilen nimetlerle ilgili hiçbir şükrü olmayan insanların, televizyonlarda çokça gördüğümüz herbokolog’lar gibi her çalışmaya, paylaşıma yorum yapıp ahkam kesmesi fitil ediyor beni. Dünyaya zerre faydası olmayıp, Harry Potter’daki ruh emiciler misali ortalıkta cirit atmalarını kaldıramıyorum artık.
Ülke olarak bu tarz bir ideaya ulaşabilme umudumuzu çoktan tükettik. Yukarıdaki saydığımız tipteki insanlar başta olmak üzere, emeği geçenleri Allah bildiği gibi yapsın.
Nasip oluyor, dolaşıyoruz dünyayı.
Hakikaten çoğu alanda çok gerideyiz. Bazı alanlarda da çok çok iyi konumdayız.
Ancak temel bir deyim var ya hani, “Bir kere geleceğiz dünyaya!” diye. Bunu düşündüğümüz zaman, gerçekten ne kadar boş işlerle uğraştığımızı anlıyoruz kolayca.
Zira okunması gereken o kadar çok kitap, görülmesi gereken o kadar çok yer, izlenmesi gereken o kadar çok film ve dizi, takip edilmesi gereken o kadar çok isim var ki.
Ömür yetmez hakikaten.
Tabi ülkemiz insanı bunları pek düşünemiyor. Zira bunlardan daha önemli bir dertleri var: Geçim!
Minimal seviyede yaşayabilmek için gerekli olan ihtiyaçlarını dahi zar zor karşılayan insanlardan kalkıp da operaya gitmesini, ayda 8-10 kitap alıp okumasını, gezip yeni yerler keşfetmesini bekleyemezsin. Zaten pek çoğusu da çift işte çalışarak -yine- kıt kanaat geçinmeye çalışıyor.
Ülke olarak bu tür deneyler yapabilir miyiz?
Bence bu ve benzeri deneyleri yapabilecek dünya üzerindeki en iyi ülke biziz. Zira hayal gücümüz, çalışkanlığımız, üretim yeteneklerimiz, çözüm odaklı oluşumuz vs en büyük artılarımız.
Ancak çok daha büyük sorun olan geçim derdi mevzusunu halletmeden de bir şey yapamayız.
Odaklanılması gereken nokta da burası: İsrafın kesilip halkın refaha kavuşmasını sağlamak.
Bunu artık halk da idrak etti. Ki son seçimin sonuçları ispat olarak yeter de artar bile. Tabi ders çıkarılır mı, ayrı mevzu. Onu zaman gösterecek.
Umarım muasır medeniyetler seviyesine çıkabilmek için yapılacak olan çalışmalara bir an önce başlayabiliriz.