Modernleşme hedefine koşar adım ilerleyen insanlara bakılınca geldiğimiz aşamada modernleşmenin hem toplumsal hem de bireysel planda insanileşme yerine daha fazla sekülerleşmenin hayata geçirilme yolu olduğu görülmektedir.
Bunun nedeni modernleşmenin bireysel bakımdan gelenekle ilgiyi kesmek, var olduğu ispatlanmasa da mahalle baskısından kurtulmak, kültürel değerlerin ve anadan atadan kalan ananevi toplumsal kabullerin terk edilmesi olarak görülmesidir.
Ataerkil aile yaşamı içinde görüp geçirdiği gönlerin oluşturduğu üslubu yanlışlık, eksiklik hatta gericilik olarak görerek terk edip bunların yerine popüler olmuş hayat tarzının yeni trendlerine göre ve daha geniş kitleler tarafından benimsendiğine inanılan bir hayat tarzının yeni ve modern yaşama biçimi olarak kabul etmek de modernleşmenin sebeplerinden sayılabilir.
Toplumsal dinamikler veya kültür olarak yüzyılların birikimiyle oluşan iyi hasletleri köhnemiş statik yapı olarak görüp başta çekirdek aile öncesi aile yapısı olan ve geniş aile olarak ifade edilen dedeler ve nenelerin hatta amca ve halaların bile baba, anne ve çocuklarla birlikte yaşadıkları aileyi gecekondu ailesi olarak görmekle de başlamış olabilir.
Baba, anne ve çocuklardan oluşan çekirdek aileyi modernizmin gereği olarak da görmek de denilebilir.
Bu düşence yapısına göre modernleşme kavramı aslında toplumsal değil belki ondan çok daha önce bireysel zihni bir değişimin sonucudur.
Buna istikametten bakılınca modernleşme kavramı, eski ve geçmişte kalan ne varsa onlardan daha üstün olarak görülen bir hayat tarzını ve yaşama şeklini ve geçmiş aile fertlerinin yaşadığından daha üst düzey bir standartta yaşamak olarak ifade edilse de bu gayeye ulaşmak için insani olarak onların tüm değer yargılarının terk edilmesi olarak uygulama alanı bulur.
Modernleşme adına hayatta yaşanan her an önceki yaşanan devirlerden farklı olduğu için hayatın her anında değer ifade eden şeyler eskilerden farklı olmalı, geçmişte herhangi bir nedenle yaşandığı için kişiye rahatsızlık veren her şey sadece unutulması hatta hiçbir zaman hatırlanmaması gereken kötü bir rüyadan ya da hatıradan ibaret kalmalıdır.
Şu anda yaşananlar ise eski ile mukayese edilemeyecek kadar ölçüde ve kesin bir şekilde insana mutluluk veren, önceki hayatında elde edilmesi düşünülenlerin sorunsuzca elde edildiği, gelen her vaktin her anının ise maddi ve manevi haz ve olgunluk getireceği düşüncesi ile en önemli şeyin içinde bulunulan şu an olduğu düşüncesidir.
Toplumun acı tatlı dönemlerinin geçmişi olarak görülen tarihe bakılınca da bu modernleşme düşüncesi yaşadığı toplumun tarihine ihanet olarak görülebilir.
Çünkü modernite, modernlik, modernleşme ve modernizm kavramlarının karşılığı olan uygulamaların kişilerin bilinçaltlarında yatan psikolojik arızaları ortaya çıkardığı söylenebilir.
Bu bozukluk belki de modernite için geçmişinden vazgeçen kişiler için yukarıda ifade edildiği gibi şimdiki anın geçmiş bütün zamanlardan ve yaşantılardan daha iyi, daha mükemmel, daha üstün ve daha ileri zannedilmesi ile başlar.
Kesinleşmemiş bilgi olarak kabul edilen zan adındaki yargıya göre içinde yaşanılan modern zaman mazide geçerli olan inanç, gelenek, ahlak ve fikirlerden her zaman daha fazla övgüye layıktır.
Bu nedenle de siyasi, sosyal ve kültürel her tür müessese de geleneği çağrıştırdığı düşünülen her tür yapıdan daha iyi ve daha güzeldir.
Yukarıda modernleşme adına sayılan geçmişin red edilmesinin tüm ögelerinin doğru olduğunu düşünenlerin delil olarak sayılanların doğru olmadığını iddia edenler karşısındaki durumlarına gelince yenilgi olarak kabul edilebilecek ilk vakıa modernlik için gerçekleştirilen onca çabaya rağmen zaman zaman geçmiş için yapılan derin iç çekmelerdir.
İyi olan her şeye sahip olduğuna kendini inandıran kişi de bu geçmişe özlemin nedeni nedir derseniz söylenebilecek olan belki ilk şey bireyin iyiyi aramak değil de kendisi için oluşturduğu yalancı cennetin tatmin edici olmamasıdır denilebilir.
Bunun tabii sonucu olarak da içinde yaşamayı arzu ettiği hayat için çevresini sadece kendi maddi zevklerinin tatmin edildiği yalancı bir cennete dönüştürmeyi hedefleyen modernite nin teknolojik olarak getirdiği kolaylıklar sonucunda refah ve mutluluğun hoşluğu dünyayı daha yaşanabilir hale getiriyor gibi görünse de modernleşen insanı İnsanlık dışı bir varlığa dönüştürmektedir.
Yaşadığımız gerçeklere gelince modern olarak tanımlanan toplumların modernizmin gereği olarak gördükleri refah, gelişmişlik adalet, özgürlük ve demokratik bilgi toplumu kavramlarının sadece kendilerine düştüğü, kalan dünya insanlığı için ise sadece siyasi hegemonyasını dayattığı, sömürülen diğer toplumlara ise modernlik adına sadece daha fazla açlık ve sefalet ile siyaseten despotizm ve askeri işgal gibi gerçekler düşmektedir.
FARKINDA MISINIZ?
Aslını gizleyemez insan, giydiği kaftanlarla.
Bilmez ama kendini kandırır, söylediği yalanlarla.