“Mimarlık derin bir bilgi birikimine sahip olmamızı sosyoloji, felsefe, psikoloji ve coğrafya gibi sosyal bilimlerin yanı sıra fizik, matematik, geometri, mekanik gibi fen bilimlerini de içermektedir.(…) Mimarlık sadece binalar ve şehirler yaratmaz. Bu, herkesin anladığı ve görebildiği kısmıdır. Mimarlık, binalar ve şehirler aracılığıyla insan ruhunu yüceltmenin peşindedir.”
Havva Alkan Bala, Mimarlık Öğrencisi Misin?
Mimarlık öğrencisi değilim ama kendimi yoldaki bir talebe gibi de gördüğümü söyleyebilirim. “Mimarlık Öğrencisi Misin?*” kitabının yazarı Prof. Dr. Havva Alkan Bala’nın sorusuna karşılık verdiğim cevap bu ve belki okuduğunuz küçük, mütevazı yazı…
Öğrenciliğimin; yine kafamızda ruhumuzda yapı(lanma) izleri bırakan, kazan, binalar yıkan, odalar kiralayan, üst üste katlarla, çöküntü alanlarıyla yoğunluklar, karabasanlar ve terör yaşatan ya da gönül şehirleri kuran f(aktörlerin) farkındayım.
Bu anlamda mimar çok. Şerre konuşlanan İblis bile; insanı nice ihtirasın oynaştığı, farklı zemin ve mekâna yerleştirmek gayesinde, kara bir evren niyetindeki hınzır, karizmatik(!) bir tasarımcı, inşacı olarak düşünülebilir.
Yine insan eylemleriyle, bizâtihi hem iç hem dış dünyayı oluşturup, inşâ eden, ayrıca yazılan çizilen bir varlık.
Bu bağlamda, Havva Hoca’nın kitabı; çeşitli yönlere sevk edilerek donatılmış, renklendirilmiş bilgisiyle, sizi yeni cümleler kurmaya, düşünüp durmaya ve hesaplı konuşmalara itiyor.
Mimarlık Öğrencisi Misin; samimi, akıcı bir dille yazılmış, ustalıkla felsefesini metne yedirmiş; mimarlığın içyüzüne, inceliklerine değinen bir eser.
Satırlar arasında yetkin bir Hocayı, mükemmel, özlü bir birikimi izlediğiniz gibi, bazen de rikkatli, zarif bir annenin, müşfik sesini işitiyorsunuz.
Kitapta; turna, kumru, bülbül, serçe gibi kuşlara göre; pek yakın durmadığımız baykuş Mimarlık mesleğinin ve öğrencilerinin sembolü olarak ele alınmış. “İşitme sistemleri çok üstün olan ve kafalarını 270 derece çevirebilen, geniş bir görüş açısına sahip” türlü olumlu özellikleriyle bilge, müstesna bir yaratık gibi duruyor kuş.
Mimar Sinan, yaptığı kimi camilerde baykuş figürünü kullanıyormuş mesela. Bu soylu kuşun, uğursuz veya felaket tellalı değil, daimî ayık, uyarı görevini yapan, cesur, bir çift karagöz olduğunu da düşünebiliriz pekâlâ.
Kitap, belki ilk etapta, mimarlık öğrencilerine, genç tasarımcılara eğiliyor ama devranın neresinde olursak olalım, hayat acemiliği ve cehalet bitmediğine göre, herkesin kendince dersler çıkaracağı türde, değişik kesimden okurları da cezbedebiliyor.
Söz gelişi “empati”, duygudaşlık sadece mimarlara has değil, genel olarak insanî münasebetlerimizde bizim için de geçerli olan bir hususiyet.
Yazar kavramı geliştirerek, “mimarın kendini yalnızca herkesin yerine değil, her şeyin yerine koyabilmesi olarak” tanımlıyor.
Eğitim deneyimi için kurgulanan, mimarlık öğrencisinin alışılmış düşünce kalıplarını aşmasını sağlamayı amaçlayan, aslında “Dünya üzerinde mevcudiyeti bulunmayan, hayali varlık Aquaina” misali gibi. Öğrenciler derste; değişik şekillerde sunulan bu hayalî varlığa, ilginç yaşam alanları tasarlayacaktır.
Mimarlık Öğrencisi Misin; sinema, edebiyat gibi muhtelif sanat dallarıyla, farklı disiplinlerle kurduğu yakın ilişki ve sağladığı kazanımlara işaret etmesiyle, verdiği örneklerle de dikkat çekiyor.
Mimarlık sahasının büyüklerinin, seçkinlerinin yanı sıra; Antoine de Saint- Exupéry’in Küçük Prens’i, Richard Bach’ın Martı’sı, Samed Behrengi’nin Küçük Kara Balık’ı, İtalo Calvino, Leonardo Da Vinci gibi önde gelen, değişik pek çok isim, şahsiyet, süzülmüş fikirleri, eserleri, yansımaları ve hayatlarıyla kılavuzluk yapıyor.
Havva Alkan Bala kitabıyla bizi, görünenin, sıradanın, sathînin ötesine, nesnelerin ardına götürüyor. Dinlemeyi, anla(mlandır)mayı, sınırların dışına çıkıp, araştırmayı, zorluklar karşısında pes etmemeyi, çözümü öneriyor.
Çoklu okuma biçimlerini; özgür fakat iradeli uçuşları, girişte çetin ancak neticede bilgi, muvaffakiyet ve haz yüklü, özgün ilerleyişleri gösteriyor.
Kelimeler âdeta kanatlanıp, tüm varlığın birbiriyle gizli açık münasebetini ihsas ediyor.
Yeni bakış açıları, zengin açılımlarla ufuk genişliyor ve bir bütünlüğe ulaşılıyor. Belki İlâhî bir Sanatın zevki de duyu(ru)luyor.
“Mimarlık Sorgulama Mesleğidir; Mimarlık Günlüğü Servetimizdir; Fotoğraf Çekmek Görsel Hafızamızı Geliştirir; Okumak Zihnimizi Açar; Film İzlemek İlham Verir; Yeni başlangıç kozalarına sahip olmak için kelebeği öldürelim” derken, aşarken; farkındalık ile aydınlanmanın getireceği enerjiyle şevkle, mimarlığı içleştirmenin, adım adım çıtayı ve (mimarî) şuuru yükseltmenin, yeni bir idrakin yöntemlerini de bildiriyor.
Bir teyakkuz hali, hayat boyu talebelik, kâmil bir mimarlığın sırları belki de…
Yeni sayfalar, defterlerle buluşmak; kalıcı, hoş bir portrenizi çizmek size ait.
Sayın Bala’yı kutluyor; bütün öğrenciler(in)e başarılar diliyorum.
Havva Alkan Bala, Mimarlık Öğrencisi Misin, Yem Yayın, İstanbul 2020