Milli Görüş’ün dini sorumlulukları var

Erbakan sempozyumunun son gününde konuşan Yrd. Doç. Dr. Harun Bekiroğlu, “Milli Görüş, davet ve ıslah hareketidir. Milli Görüşçüler dini sadece bireyi ilgilendiren bir inançla sınırlı tutmazlar. Savundukları fikirlerin ahirette hesabı verilecek dini bir

Konya Büyükşehir Belediyesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Selçuklu Belediyesi tarafından organize edilen “Doğumunun 90. yılında Erbakan Sempozyumunun' Milli Görüş ve İslamcılık, Milli Görüşün Siyasal İletişimi konulu 5. ve 6. oturumu sona erdi. Sempozyuma Erbakan Vakfı Genel Sekreteri Doğan Bekin, Erbakan Vakfı Konya Şube Başkanı Mevlüt Koç, Prof. Dr. Bayram Dalkılıç, Doç. Dr. Erdal Baykan, Yrd. Doç. Dr. Erhan Tecim, Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir Yıldız, Yrd. Doç. Dr. Harun Bekiroğlu, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Görevlisi Emine Akbaş Demirkıran, Yrd. Doç. Dr. Hamit Aktürk, Milli Gazete Yazarı Turgut Akyüz, Yazar Asım Öz ve çok sayıda davetli katıldı.

ERBAKAN KURANI VAKİİ TEFSİRLE YORUMLARDI

Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Harun Bekiroğlu, Milli Görüşçülerin Kuran'ı Kerim ile hareket ettiğini ve toplumsal barışın ancak İslam ile sağlanacağını bildiklerini söyledi. Rahmetli Erbakan Hocanın Kuran-ı yorumlarken Vakii tefsirin yanı sıra; inşai anlayış, dava ekolü, Kuran lafızlarının kök ve ıstılahi manaları, hadisle istişhadı, İsrailiyat karşılığı, makasıdcı yaklaşım, kıssalardan hüküm istinbatı ve esbab-ı nüzulu göz önünde bulundurduğunu dile getiren Bekiroğlu, “Fıkıh usulünün ana çerçevesi içinde Erbakan'a göre Kuran-ı Kerim bütün ilimlerin kaynağıdır.  Sünnet kitabı açıklar ve hüküm koyar. Anayasa icma ile hazırlanır ve icma mümkündür. Kıyas, akıl gücünü kullanma anlamında sabittir. İslamın ana prensipleri ve icma dışında kalan konularda ictihad özgürlüğü vardır.  Günümüzde bazı ictihadların yeniden yapılmasını gerekli görürdü. İslam Milli Görüşçülere göre iyilik, barış, kardeşlik ve selamet demektir. İslam en yücedir ve ondan yüce hiçbir şey yoktur. Temelde hakkı üstün tutan bir dindir. Sömürüye müsaade etmez. İslam, hakkın herkese hakkının kendisine verilmesini ister. Zaten Emperyalizmin ve Siyonizmin Müslümanlığı kendisine mania kabul etmesinin sebebi de budur. Erbakan İslamı, hayat nizamı olarak görmüştür. Ona göre İslamın toplumsal hayatın dışında birey ve Allah arasındaki deruni bir iletişimden ibaret sayılması, Siyonist ve batılı güçlerin yaptığı İslam ve Müslümanlık tarifidir” dedi.

HOCA KÜÇÜKLÜĞÜNDE ÖZGÜN OYUNLAR TASARLARDI

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Görevlisi Emine Akbaş Demirkıran, Necmettin Erbakan'ın iletişim modelini arşiv kayıtlarından yola çıkarak değerlendirdi. Erbakan'ın siyaset ve beden dilinin ayrılmaz bir bütün olduğunu vurgulayan Demirkıran, “ Türk siyaset tarihinde bu iki olguyu etkin şekilde kullanan ve kitleleri yönlendiren birçok siyasetçi yetişmiştir. Erbakan; renkli kişiliği, evrensel projeleri, çok yönlü zekası ve tüm bunları harmanlayarak ortaya çıkardığı, etkili iletişim kabiliyetiyle Türk siyasetinde hep diri kalmayı başarmıştır. Onun hayat serüvenini bir film şeridi gibi gözümüzün önünde canlandırdığımız zaman ilk olarak çocukluk döneminin kişisel gelişimi üzerine etkisi ile başlamak gerekiyor. Hoca, sosyal çevresinde birçok yönüyle akranlarının arasından sivrilebiliyordu. Çocukluğunda öyle özgün oyunlar tasarlamıştır ki anılarına dair okumalarda bunu görmek mümkün. O dönemde kurguladığı devletçilik oyununda her şeyi düşünmüştür. Talim yapan askerleri, dükkanları, bu dükkanlardan alışveriş yapılacak özel paraları bile tasarlamıştır. Kayıtlar Erbakan'ın dindar ve köklerine sıkı sıkıya bağlı bir aileden geldiğini gösteriyor. Bu duygular, o dönem insanı için çok cazip gösterilmese de aksine ona özgüven aşılamıştır. Milli manevi kalkınma söylevlerinin temeli bu duygudan beslenmiştir. Attığı her adımı santim santim düşünerek planlamış, mühendistik bir proje gibi beyninde çizmiş ve hayata geçirmiştir. Tüm ölümcül tuzaklara rağmen, kadim geçmişimizi unutturmamak adına, ömrünü vermiştir. Konuşma ve üslubunu incelediğimiz zaman genel olarak iletişim öğelerini ustalıkla kullandığı kanısına varmak mümkün. İşleyeceği konuyla ilgili kaynağın detaylarına inip, onu iyice tanıyarak işe başlıyor.  Yani kaynak pozisyonunda kendisini bu anlamda donanımlı hale getiriyor. Erbakan Hocanın fotoğraflarını incelediğimizde yüzündeki en belirgin ifadenin gülümsemek olduğunu görüyoruz.  O, en sıkıntılı anlarında bile bu halini korumayı başarmıştır” şeklinde konuştu.

MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER GELENEKTEN AYRILMADI

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hamit Aktürk, Milli Görüş hareketinin diğer İslami hareketleri besleyen bir ekol olduğunu vurguladı. Milli Görüşçülerin gelenekten ayrılmadıklarını ifade eden Aktürk, şunları kaydetti: “Milli Görüşçülere göre problem, siyaset, ahlak ve onu temsil eden sistemdendir. Kendi problemleri varken diğer konularda tartışmaya girmezler. Yöntem olarak geri kalmışlığı değil, geri bırakılmışlığa odaklanırlar. Kendilerini tarihe yaslamış bir şekilde geleceğe bakarlar. Anadolu’dan gelen gençlerin kendilerini ifade etmek için zemin hazırlamış ve onlara aracı olmuşlardır. Teşkilatçılık tecrübesini aktarmaya devam ediyorlar.”

YILDIRMA VE KAPATMALARA  MARUZ KALDILAR

Milli Görüş hareketinin ulusal düzeyde genişlemesi ve kolektif bir hareket olma kabiliyeti oldukça önemlidir” diyen Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erhan Tecim , “Necmettin Erbakan, Milli Görüş hareketi gibi bir kollektif duyarlılığın en tepesinde yer almış sembol isimlerin başında gelmektedir. Bu hareket, tarihsel süreçte farklı parti ve dernek çatısı altında onlarca yıl varlığını sürdürmüştür. Hiçbir zaman normal koşullarda gerçekleşen bir rekabet ortaya çıkmamıştır. Kollektif olmaları yeni bir oluşum değildir. Milli Görüş hareketi, sadece bir siyasi parti veya bir grup dernek şeklinde algılanmış olabilir. Oldukça sığ ve eksik bir bilgi olarak görüyorum bunu. Sosyal literatürü açısından Milli Görüş hareketi incelendiğinde oldukça mütevazi bir şekilde duruşunu ve diğer sosyal hareketler içerisindeki konumunu görebilmek mümkün olacaktır” cümlelerini kullandı.

DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE KATKI SAĞLADILAR

Milli Görüş programlarında laiklik anlayışına değinen Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir Yıldız, laikliği Türkiye'deki laiklik ile olan uyum ve uyumsuzluğa göre yorumlamanın daha doğru olduğunu belirtti. Demokratik laik devlet anlayışında din ile devletin birbirinden ayrı olduğunu, bu ayrımın net olduğunu, totaliter laiklik anlayışında ise devletin dine olan yaklaşımının daha olumsuz olduğunu söyleyen Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Totaliter laiklik anlayışıyla homojen bir toplum oluşturulmak istenmekte.  Tam anlamıyla olmasa bile Milli Görüş hareketi ile totaliter laiklik arasında bir benzerlik vardır. 2010 yılına kadar Anayasa Mahkemesi katı durumunu sergiledi.  Milli Görüşçüler, laikliği dini hizmetlere kolaylık sağlaması için savunur.”

EMRE ÖZGÜL merhabahaber.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri