RÖPORTAJ: EMRE ÖZGÜL
GÖZETİM ALTINDAYKEN BÜYÜK İLGİ GÖRDÜK
80 dönemindeyken bir ihbar üzerine 40 gün gözetim altında tutulduklarını dile getiren Laleli, “ Medya ortalığı karıştırdı. İyiyi kötü, kötüyü iyi gösterdi. Gözetim altına alındık. O zaman bile çok büyük bir ilgi gördük. Cezaevi müdürü, gözetim altındakilere aranızdan birini sözcü olarak seçin yönetimle o iletişim kursun dedi. Ülkücüler, solcular ve biz varız. Solcular ülkücülere, ülkücüler de solculara güvenmiyordu. Beni, koğuş başkanı seçtiler” şeklinde konuştu
**Erbakan hoca ile tanışmanız nasıl oldu?
-Konya'dan Ankara'ya yüksek tahsil için gittim. Bir üniversitede mühendislik kazanmıştım. Gece okuyor, gündüz çalışıyordum. Öğrenciler, okulun ilk günü velileri ile birlikte bir açılış toplantısına katıldı. Bende babamla o toplantıya katıldım. Beyaz önlüklü bir profesör bize konuşma yaparak, bizi amfiye davet etti. İslam ve ilim adında bir konferans olacakmış. Babam, ilk kez bu kadar güzel bir konferans gördüm dedi. İslam, nasıl bütün ilimlerin sahibi o anlatılıyordu. Memnun olduk ama konferansı veren adamın kim olduğunu bilmiyorduk. Derslere başladık, imalat usulü diye bir dersimiz vardı. Derse konferans veren o adamın girdiğini görünce şaşırdım. Bize kendisini takdim etti. İsminin Prof. Dr. Necmettin Erbakan olduğunu söyledi. Okulun mescidine namaz kılmak için inerdik. Bize ders veren Erbakan hoca bizimle namaz kılıyordu. 1969'lu dönemlerde kapıcılar veya odacılar merdiven altında namaz kılardı. Bir profesörün namaz kılması görülmüş bir şey değildi. Hocamızın mescitte namaz kılması bizi ona kalben bağladı.
HOCA: SENİ YETİŞTİRECEĞİZ DEDİ
**Rahmetli Erbakan hoca, sizin Milli Görüş'e olan sevgi ve ilginizi nasıl keşfetti?
-Bir bayram günü Konya'ya geldim. Arkadaşlarım bayramlaşmak için sağcı partilere gidip, onları bir ziyaret edelim dediler. Adalet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisini ziyaret ettik. Bayramlaşma esnasında bir konu geçti. Prof. Dr. Necmettin Erbakan diye biri varmış o yeni bir parti kuracakmış dediler. Sizin dediğiniz kişi benim hocam ama yeni bir parti kuracağını ilk kez sizden duyuyorum dedim. Bir gün dersten çıktık. Ona bu konuyu açtım. Konya'ya gittiğimi söyledim. Yeni bir parti kuracağınızı duydum hocam dedim. Böyle bir şey var mı dedim. Ne var ne yok dedi. Hocaya eğer sizi zor duruma sokacaksam ben bu sorumdan vazgeçiyorum dedim. O da bana kurulsa iyi olur demişimdir dedi. Hocam, beni bu sorumla tespit etti. Ertesi gün Nazım Karaman diye bir arkadaşım var ona bana Nevzat'ı bulun getirin demiş. Gittik hocanın yanına buyurun hocam beni çağırtmışsınız dedim. Bana seni yetiştireceğiz dedi. Bizim Anadolu diye bir gazete vardı. Beni Ankara bürosuna muhabir olarak yerleştirdi. Hocanın maksadı bizim basın ve medya ile uğraşmamızı sağlamakmış. O yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Bütün gençler gazeteler ile hemhal olmalı, mürekkebini yalamalıdır. Çünkü düşmanlarımız sırtımızı bu güçle yere vermeye çalışıyor.
**Erbakan Hoca ile ne gibi çalışmalar içinde bulundunuz? Hangi görevleri icra ettiniz?
-Rahmetli Erbakan hoca ile birlikte 45 yıl çalıştım. O, hocaların kralıdır. Öğrencilik yıllarımda seni yetiştireceğiz dedi. Bana çok önemli görevler verdi. Allah, ondan razı olsun. 1969 bağımsız seçimleri döneminde Erbakan hoca partisini kurmamıştı. Bu yüzden illerde kendi mühendis arkadaşlarını bağımsız aday olarak koydu. Kendisi de Konya'dan bağımsız aday oldu. O zaman meclise 3 milletvekili reyi ile geldi. Seçildikten sonra iki Adalet Partisi milletvekili istifa etti ve Erbakan hocanın yanında yer almaya başladı. Bağımsız hareketten 3 milletvekili oldu ve yaklaşık 3 ay sonra Milli Nizam Partisi (MNP)' yi kurdular. Kuruluş tamamlandı il ve ilçelerde teşkilatlanmaya gidildi. Bende Milli Nizam Gençlik Kolları Genel Başkanlığı'nı yaptım. Anayasa Mahkemesi MNP'yi kapatma kararı verene kadar başkanlığı sürdürdüm. Anayasa Mahkemesi partiyi kapattı, 11 Ekim 1971 tarihinde Milli Selamet Partisi (MSP) kuruldu. MNP ne seçime girdi ne de hükümete geldi. Ancak, kapitalist düzenin savunucu ve koruyucuları adil düzeni kurma istikrarındaki bu partiyi başımıza iş açar diye kapattılar. MSP kurulunca hala öğrenciydim. Yenimahalle İlçe başkanlığına getirildim. İlçe yönetimindeki arkadaşlarım zayıflayınca hepsini minibüse koyar, hocanın mitinglerine götürürdüm. 1973 seçimleri benim başkanlık dönemimde yapıldı. O zaman tam 12 köyde birinci parti olarak çıktık. Daha sonra MSP Gençlik Kolları Genel Başkanı oldum. Mezun oldum. 77 seçimlerinde Ankara'dan MSP milletvekili adayı oldum. MSP 1980 ihtilaline kadar açık kaldı. Hoca beni bir süre sonra Sanayi Bakanlığı'na aldı. Sanayi Bakanının danışmanı oldum. Türkiye'de kurduğumuz 600 tane ağır sanayi fabrikasına eleman yetiştirecek Ağır Sanayi Yüksek İhtisas Okulunu açtık. O okulun yönetim kurulu başkanlığına getirildim. Devlette ve kamu ticari teşebbüslerindeki mühendis, iktisatçı, işletmeci değişik gençleri topladık, eğitimler vermeye başladık. Ecevit MSP'yi yıktı. Başbakan Bülent Ecevit oldu. Sözleşmemiz fesh edildi. Hoca, beni Almanya'da Milli Görüş hareketinin başına göndermeyi de düşündü. Ancak 77 seçimlerinde köy köy dolaşıldı.
HOCA FEDERASYON KURMAMI İSTEDİ
**İhtilal döneminde ne gibi zorluklar yaşadınız? O dönemde en önemli çalışmanız neydi?
-Bir dönem, MSP Kur'an kursu kapattı diye yaygara yaptılar. Onun için 73 seçiminde 48 milletvekili ile meclise giderken, 77 seçimlerinde bu sayı 24'e düştü. Erbakan hocam, biz Kur'an kursu kapatmadık demek yerine Kur'an Kursları Federasyonu kurarak cevap vermek istedi. Rahmetli Necmettin Erbakan, eski Tavşanlı Belediye Başkanı Mehmet Cengizgil'e federasyon tüzüğü hazırlamak için görev vermiş. Genel merkeze gittim. Cengizgil, oturmuş tüzüğü hazırlıyor. Askere gittiğim zamanda bende bütün arkadaşlarımın ve gençlerin numaraları vardı. Bunlara yazı yazalım dedim. Mehmet Cengizgil, rahmetli hocaya gitmiş bu işi yapsa yapsa Nevzat yapar demiş. Hoca beni çağırdı. Bu federasyonu kuracaksın dedi. Hocam ben mühendisim bu işin ehli olan kişiler var, Cuma hutbelerine çıkılacak, hatimler yapılacak beni aşar dedim. Emir demiri keser dedik. Türkiye Kur'an Kursları Federasyonu Genel Başkanı oldum. 180 Kur'an kursuna ulaştık. Kurs merkezleri arasındaki birlikteliği sağlamaya çalıştık. Bir yerde imkan çokken bir yerde imkan dardı. Bölge toplantıları yaparak aradaki bu farkı ortadan kaldırmaya başladık. Adil düzeni kurabilmek için Milli Görüş'ü ön plana çıkardık. Bu görevim 2 yıl sürdü. İhtilal oldu, bütün dernekleri kapattılar. Bizim federasyonumuzun merkezi Konya'daydı. Ankara'da sıkı yönetim olduğu için burayı tercih ettik. Milli Gençlik Vakfı (MGV) yöneticileri dağılmıştı. Gözetim altından çıktıktan sonra o gençlerle biz ilgilendik.
**Erbakan ile yaşayıp, unutamadığınız en önemli anınız neydi? Kısaca bahseder misiniz?
-Unutamadığım birçok anım var. Bir gün bir rüya gördüm. Rüyamda Ankara Ulus Meydan'ında her tarafın insanlarla dolu olduğunu gördüm. Kamyon römorkunun üstüne çıkmış, o insanlara bir dua okuyorum. Kalabalık: “Oku oku dinleyeceğiz” diyor. Rüyadan uyandım. En yakım Erbakan hoca olduğu için rüyamı ona anlattım. Hocam, böyle bir rüya gördüm, şu duayı okudum dedim. Hocam: “Allah, seni hakkın tebliğine görevlendirecek” dedi. O rüyadan sonra MGV, Genel Başkanı oldum. Genel başkanıydım zaten ama cihad için çalışmak nasip oldu. MGV, bu sayede klasik vakıf anlayışından çıktı. O, sıkıntılı olsa bile, bu sıkıntısını belli etmezdi. Bize yansıtmaz dava inancı ve gayretimizi kırmak istemezdi.
HOCA ÖLDÜ BİZ ÖKSÜZ KALDIK
**Erbakan hocanın ölüm haberini aldığınız zaman neredeydiniz, neler hissettiniz?
-Hocam, vefat eder etmez biz öksüz kaldık. Bu öksüz halimiz devam ediyor. Çünkü Erbakan, insanların kişisel hatalarına bakmazdı. O; davaya olan bağlılık, sadakat ve çalışma azmine bakardı. Allah'ın kimseye lütuf etmediği şeyleri biz hocamla yaşadık. Hocam Ankara'da vefat etti, ben de o sıralar oradaydım. Bir insan beraber çalıştığı, üzüldüğü, sevindiği insanı kaybedince çok üzülüyor. Cenazesi için bir gün önce İstanbul'a gittim. Korteje giremedim, polisler her tarafı tutmuş. Rahmetli hocanın tabutu ortadan gidiyordu, polisin birini yardım. Polis, hemen nereye dedi. Korteje dahil olunca artık sesini çıkarmadı. İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, bizim yetiştirdiğimiz bir insandır. Onun yanına geldim, Bülent başımı omzuna koydu ve ağlamaya başladı. O, ağlarken beni de ağlama tuttu. Kendi yakınlarımı kaybederken bile ağlamamıştım. Kabrine birkaç kürek toprak attım. Sevdiğimiz insanı kollarımızda ahirete uğurladık. Allah bizi hak ile batılı layıkıyla ayıranlardan nasip eylesin.
**Nevzat Laleli kimdir?
-1946 yılında Konya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Konya’da, tamamladı. Daha o yıllarda sosyal ve kültürel çalışmalara katıldı. Yüksek öğrenimini 1968–71 yılları arasında Ankara’da Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği bölümünde tamamladı. İlk sene Prof Dr. Necmettin Erbakan’ın öğrencisi oldu ve onu yakından tanıyan birisi olarak siyasi çalışmalarında ona yardımcı oldu. HAY- DER Genel Başkanı Laleli, çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapıyor. Laleli, evli 6 çocuk babasıdır.