A Milli Futbol Takımımız takımı tel tel dökülmeye devam ediyor. 2008 yılından bu yana başarısız bir grafik çizen milli takımımız Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri maçlarında önce İzlanda'ya 3-0, önceki gün de Çek Cumhuriyeti'ne 2-1 yenildi. Hem de İstanbul'da on binlerce taraftarın önünde yenildi. Milli takımımız artık tad vermiyor. Çekler bize futbol dersi verdi.
**
İzlanda maçından sonra yazdığım yazının başlığı “Milli Hezimet” olmuştu. Gerçekten milli bir hezimetti. 300 bin nüfusluk bir ülkenin amatör futbolcularından oluşan milli takımına 3-0 yenilmiştik. Hadi ilk maç yol kazasıydı. İkinci maça ne demeliydi? Çek Cumhuriyeti'ne evimizde 2-1 yenildik. Milli maçları izlemek artık “milli eziyet” haline geldi...
**
Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçına yarım saat izledim. Daha fazla izlemek istedim. Ama eski heyecan yoktu. Maçı izlemeye gelen taraftarlarda bile heyecan yoktu. Halbuki önceden böyle miydi? Milli maçları büyük keyifle ve coşkuyla izlerdik. Milli maç olduğu gün dersleri asardık, yurttan kaçardık, bütün programlarımızı iptal ederdik. Milli takımlarımızın futbol ve basketbol maçlarını asla kaçırmazdık. Milli bir heyecan vardı üzerimizde. Mesele sadece futbol maçı değil aslında...
**
Türk milli takımı maç kaybettiği zaman sabahlara kadar gözümüze uyku girmezdi. Şimdi ise ülkemizde "milli duygular" bir bir törpülendi. Millilik adına pek bir şey kalmadı. Milli maçları ağız tadıyla izleyemez hale geldik. Ne futbolcularda ne de milletimizde o eski ruh, o eski heyecan kalmadı. Çek Cumhuriyeti ile oynadığımız maçı kaybettik. Kazansak da pek bir anlamı olmayacaktı. Millet olarak zaten kaybetmişiz...
**
2006 Dünya Kupası elemelerinde İsviçre ile iki maç yapmıştık. İlk maçı 2-0 İsviçre'de kaybetmiştik. İkinci maçı İstanbul'da 4-2 kazanmıştık ama ilk maçta yediğimiz 2 gol yüzünden dünya kupasına katılamamıştık. O zamanlar öğrenciydik. Ev arkadaşımın ağlayarak odasına gitmesini hiç unutamam. O gece üzüntüden gözüme uyku girmemişti. Ama asla milli takımımıza küsmemiştik. Çünkü sahada canla başla oynamışlardı. Ama masa başında oynanan oyunlar yüzünden dünya kupasına gidememiştik...
**
İsviçre maçındaki olaylar yüzünden 6 maçı dışarıda oynadık. Bazı futbolcular ceza bile almıştı. Köprünün altından çok sular aktı. Bütün kısıtlı imkanlara rağmen 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katıldık ve yarı final oynadık. Son dakika hatta son saniye golleriyle önce İsviçre'yi, sonra Çekleri ve en son Hırvatları elemiştik. Tüm Türkiye sokaklara dökülmüştü. Milli takımımızın zaferleri İslam ülkelerinde da büyük coşkuyla kutlanmıştı. Maalesef; o zamanki ruh şimdi yok artık...
**
Çeklere karşı 2-1 kaybedince spor basını da isimden fiil türetmeyi unutmamış. Gazeteler ilginç başlıklar atmış. Sabah Gazetesi “Milliler ızdırap Çek-tirdi”, Milliyet, “Çile Çek-tik”, Türkiye, “Ne Çek-tin Türkiye” Taraf, “Yine of Çek-tik”. Görünen o ki; milli takımımız bu kötü oyunuyla bize daha çok “Çek”tirecek gibi.
**
Spor yorumcularına biraz genel kültür dersi verilmesi tavsiyesinde bulunuyorum. Bilmemek ayıp değil ama öğrenmemek ayıp. Birileri bazı spor yorumcularımıza Çekoslovakya diye bir ülke olmadığını hatırlatsa çok güzel olur. Çekoslovakya 1992 yılında Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak olarak ikiye ayrıldı. Yani Çekoslovakya diye bir ülke yok. Şunu bir bilin hele. Bu yaz Çek Cumhuriyeti'nde idim. Çek Cumhuriyeti ile ilgili yazımı önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan Merhaba Şehir'de okuyabilir. Meraklısına duyurulur..