Son günlerde ülkemizde ilerleme kaydeden terör olayları bizi uzaktan el sallayarak seyreden Avrupa’ya da sıçradı. Hem ülkemizde hem de dış ülkelerde vuku bulan mâsum insanların ölmesine sebep olan bu menfur bombalama olaylarını şiddetle kınıyoruz. Ne içerde ne dışarıda böylesi acımasız işlenen cinâyetler asla tasvip edilemez. Kimsenin haksız yere canının yanmasına gönlümüz râzı olmaz. İnşaALLAH bir daha olmaz, bu sonuncusu olur.
Ancak dünya bu şekilde, tüm insânî ölçülerin çiğnendiği bir düzende dümenini sürdürmeye devam ederse, bu saldırıların sona ermeyeceği bir gerçektir. Hep söylediğimiz gibi ezilmişliğin, ötelenmişliğin yıllarca biriken menfîliklerin patlaması bu şekilde tezâhür edebiliyor. Teröristlerin alt yapısına veya şimdiki adıyla backgrounduna baktığınızda vâhim tablolarla karşılaşabiliyorsunuz. Şimdi Avrupa’ya göç etmek zorunda kalan insanların içlerinde biriken öfkeyi şöyle bir düşününüz. Mâsum insanlar onun bunun uzaktan kurguladıkları tezgahlarla ülkelerinde ölmemek için can havliyle kaçıyorlar. Onların da evleri, aileleri, vatanları, dostları vardı ama şimdi yok. Sabrediyorlar fakat onlar hep çirkin aşağılayıcı, onur kırıcı davranışlarla muhataplar. O mâsumlarda birikiyor. Bir zaman sonra onlar da kim bilir nasıl bir vaziyette patlayacaklar bilinmez!
Avrupalı kendi keyfi bozulmasın diye göçmenleri istemiyor. Peki kardeşim, o zaman siz de onların ülkelerinde çeşitli entrikalar çevirmeseydiniz, terörü desteklemeseydiniz. Terör şimdi Batılıların canlarını yakınca her tarafı tutuşturuyorlar, dost müttefikler (!) Belçika’nın acısına ağlıyorlar. Ama iş bize gelince değişiyor, bizimkiler can değil. Bizim aylardır canımız yanıyor. Nice yuvalara ateş düştü, nice eşler dul, çocuklar babasız kaldı. Yanımız yöremiz her tarafımız terör sarmalında. Bir de bunlar yetmiyor gibi tüm terör örgütleri üstümüze salınıyor.
Herhalde bu şer ittifakları şunu hesap etmiyorlar. O da bu necip milletin öyle bir milli duruşu vardır ki işte o duruş sizi bitirir, sizi doğduğunuza pişman eder. O ruh milli ve yerli Çanakkale rûhudur. Bugün ayni aşk ve şevkle Mehmetçiklerimiz, polislerimiz, güvenlik görevlerimiz vazifelerini –vatan kutsaldır- anlayışıyla canla-başla yapıyorlar. Ne kadar birleşseniz de diğer ülkelerde başardıklarınızı bize yapamayacaksınız. Bu asil milletin damarlarında dolaşan kan imanla sulanmıştır. Ey kalleşler sürüsü! Emin olunuz ki bize gücünüz yetmeyecektir. Bizim eskiden yedi düvele karşı savaşan Mehmetçiklerimiz vardı şimdi de ayni aşkla-şevkle tüm terör birleşmelerine karşı sarsılmayan azim ve bitmeyen bir enerjimiz var. Boşuna uğraşmayın, bizi bölemeyeceksiniz, parçalayamayacaksınız, yutamayacaksınız. Asla emellerinize ulaşamayacaksınız, bize gücünüz yetmez.
Şuna üzülüyoruz sâdece ülkemizin maddi sermâyesi ve güzel insan birikimi boşa hebâ ediliyor, şehirlerimiz yıkılıyor, evler-arabalar-kamu binâlarımız havaya uçuruluyor. Milli servete yazık oluyor. Halbuki o paralarla ne fabrikalar açılır nice işsizler iş sâhibi olurdu. Bu memlekette Kürde de yer var, Alevliye de, Laza da, Çerkez’e de. Nedir bölüşemediğiniz? Maksat başka! Maksat tüm Kürtlerin Marksist-Leninist bir örgütün ağa babalarının kontrolüne girmesi. Yoksa bu teröristlerin Kürt hakları filan diye bir meselesi yok. Mesele başka. Bu hâinler kendi olmayacak hülyâları sebebiyle ortalığı kana bulamaktan, insan katletmekten hiç çekinmezler. Vicdan gibi bir değerleri yok adamların. Her türlü değeri sıfırlamış insan müsvettelerinden ne beklenir?
Başka bir üzücü taraf da şu ki, ülkeyi menfur emelleri uğruna terör sarmalına sokanlar karşısında millet olarak tek yumruk olunacağına bakıyorsunuz bâzı aydın geçinenler dahi hükümet karşıtlığı üzerinden neredeyse terörü kutsayacaklar. Bakın Belçika’da adamlar ne iktidârı ne istihbaratı ne askeri suçluyorlar. Hepsi tek yürek oldular. Bize baktığımızda hakikaten içimiz buruluyor. Yazıklar olsun!
Vatan birliği bir kutsî değerdir. Bu değerin yitirilmesine devlet- miller el ele milli duruşuyla kimse müsâde etmemelidir.