“Süleyman Hayri Bolay, günümüzün önde gelen felsefecilerindendir. Onun özgün yanlarından biri, Batı felsefesine olduğu kadar, İslâm felsefesine, Osmanlı ve Çağdaş Türk düşüncesine de verdiği değerdir. Bu konuda verdiği derslerle ve yaptığı çalışmalarla özgün bir tutum ortaya koyar.”
Prof. Dr. Necmettin Tozlu
Hayatını ilme, irfana, soylu paylaşımlara ayırmış, sağlam bir imana ve ruhî kuvvete sahip; kendi ifadesiyle “60 senedir Türk ve İslâm düşüncesinin araştırılmasıyla meşgul” olan zirve isim.
“Bizde felsefe yok, filozof yok, soyut düşünme kabiliyeti yok, Türkler yüksek felsefe yapmamışlardır” diyenlere cevabını; gelenekle, şanlı tarih kültürümüzle temellendirdiği ve delillendirdiği “Türkiye’de Ruhçu Maddeci Görüşlerin Mücadelesi(Nobel Yay.) , Osmanlı Düşünce Dünyası(Akçağ), Türk Düşüncesinde Gezintiler”, en son devasa “Tanzimat’tan Günümüze Türk Düşünürleri” adlı büyük bir emeğin, azmin, çilenin eseriyle vermiş, Düşünce Tarihimize ve gelecek nesillere armağan etmiş bir felsefe ermişi.
“Bizim derdimiz, kendi insanlarının ve toplumlarının huzurunu bile sağlayamayan bir medeniyetin başka kıtaların ve ülkelerinin insanlarına huzur getirememesinden, onları devamlı ezmesinden ve devamlı sömürgesinden dolayı onun yanında o zaaflardan kurtulmuş ona rakip olabilecek bir medeniyetin canlanması ve ihya edilmesi derdidir, meselesidir. Bunun için yeni bir medeniyet tasavvurunda bulunuyoruz”( Medeniyet Tasavvuru Dergisi, sayı 1, Ekim 2014) diyen bir kalp medeniyeti gönüllüsü.
7 ciltlik baş(ucu) eserlerinden “Tanzimat’tan Günümüze Türk Düşüncesi’nin sunuş yazısında şöyle demektedir:
“İşte bizim, bu uzun süre ve hacimli araştırmamızla hedeflediğimiz şey, yeni nesillerimizi başkalarının aklıyla, Batı’nın vicdanıyla ve zihniyle tefekkür etmekten kurtarıp, onlara ‘öz aklımızla’ yani ferden ferdâ kendi aklımızla millet olarak da bizim tabirimizle ‘millî aklımızla’ düşünmeyi öğretmek, kaybolan kendine güveni de geri getirmektir”.
Doktorların okuma yazma sınırlamasına rağmen, gözü; Peygamber Efendimizin(SAV) Düşüncesi gibi çok boyutlu, uzun soluklu, yüksek projelerde olan bir Kâmil. Sağlığı elvermez, gücü yetmezse başarılı bazı öğrencilerine, bunu hayata geçirmesini bir anlamda vasiyet gibi önermiş adam.
Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay’dan bahsediyorum. Geçen hafta Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Felsefe Bölümü tarafından düzenlenen “Felsefe ve Ben” programına katılan Konyalı Hoca; “İslam Medeniyetinin İhya Davası” başlıklı ikinci konferansını da, İnce Minare Darul Hadis’te gerçekleştirdi.
“Felsefe ve Ben” konferansında, şahsiyetinden izler bulduğumuz çocukluğundan da söz etti:
Köye gelen bir çerçiden, yedibuçuk kuruşa ‘Haz. Ali Cenkleri’ kitabını alırdı. İlkokulda gördüğü Yavuz Sultan Selim ve Karacaoğlan kitabını çok sevmiş, edebiyat ve şiire alâkası başlamıştı.
Bolay Köyü’ne 1947-1950 arasında her hafta üç muhalif İstanbul gazetesi gelir, onları merakla baştan sona okurdu. Herhalde serbest, hür düşüncesinin temelleri o senelerden atılmıştı.
Birinci Dünya harbi ve İstiklâl harbi gazisi babası, öğretmenlik yaparken, çocuklara ‘Unutma’ isimli şiiri de öğretmişti, köklerimize, üstün mirasımıza işaret eden ve o çetin günlere örnek:
“Bir avuçtan fazla insan değildik
Dünya bize düşman oldu: Yenildik.
Topumuzu süngümüzü aldılar
Ülkemize Yunanlıyı saldılar.
Bilirlerdi şan vermişti eski Türk,
Sandılar ki can vermişti Eski Türk.
Top yoktu, tüfek yoktu
O yoklukta halk yarattı bir ordu….”
Süleyman Hayri Bolay, eserleriyle “zihnî gelişmenin yanında gençlerimizin ruhlarının ve kalplerinin de parlatılmasını, cilalanmasını hedefleyen bir fikir insanı. Çünkü onca “M. Blondel’in de dediği gibi düşünce aynı zamanda ilâhî bir nurdur”
Seçkin kızı Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay Belen’in hakkındaki ifadeleri, bizlere de ışık tutmakta, hislerimize tercüman olmaktadır:
“Emeklilik hayatı ben dahil pek çok kişi için ilham kaynağı oldu ve olmaya devam edecektir. Heyecan ve öğrenme isteğinde bir eksilme olmaksızın, emeklilik döneminde daha aktif ve verimli çalışmaya başladı, yeniden üniversitede çalışmaya da başladı.(…)
Zaman içinde hayatın yalnızca araştırma, yayın, ödüllerle bezenen iyi bir mevki ve unvan ile nitelenemeyeceği gerçeğiyle yüzleştiğimde babam yine yanı başımdaydı. Tüm bunların ‘insan’ olabilme aracı olduğunu fark edip, hayatın anlamını arama sürecinde saatler süren tartışmalar ile en etkin yolu gösteren kişiydi. Bugün geldiğim noktada babamın önünde saygıyla eğiliyorum ve şahsım dışında kendisinden ilham alan ve engin istifade eden kardeşlerim ve torunları adına da sonsuz minnetlerimi sunuyorum!
‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
“Ziya Paşa” (Çağdaş Türk Düşüncesinin İnşâsı Yolunda Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay Armağanı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü)
Tefekkürü, bilinç seviyesini yükseltmek; yüce bir hazineyi devir alıp, içselleştirmek ve yeni sahih yorumlarla intikal ettirmek; kıymetli ilim, kültür ve sanat adamlarımızı izlemeye gayret vefa, hepimizin vazifesi ve insanî gereklerimizden.