MGV ve Milli Gençlik

Nevzat Laleli

Önceden Millî Gençlik Vakfı zamanında herkes bozuk düzeni değiştirmek, onun yerine Kur’an nizamına dayalı bir düzen getirmek için okurdu, çalışırdı koşardı. 

Millî gençlik mensupları bu tağuti düzenin değişmesini söylem ve eylemde her platformda gösteriyorlardı. Hatta marşlarımız ezgilerimiz bile bize bu hedefi hatırlatıyordu.

Hayat iman ve Cihat alnımızın yazısı...

İnananlar geliyor hakkı hâkim kılmaya...

Kör dünyanın göbeğine Hak Yok İslam yazacağız...

Bir sabah gelecek kardan aydınlık...

Önceden gerek ülkemizde gerekse dünyanın çeşitli bölgelerinde zulme uğrayan bir mazlum gördüğümüzde “Doğudakinin ayağına diken batsa batıdaki bunu hisseder" hadisi gereği milyonluk mitingler düzenler tel'inlerde bulunurduk. 

İmam hatipler kapatılır biz meydanlardayız...

Kur’an kursları kapatılır biz meydanlardayız...

Başörtüsü yasaklanır biz meydanlardayız...

Gazze'ye bomba düşer biz meydanlardayız...

Önceden cihadı alnımızın çatına çakmış olan bizler nerede bir cihat çalışması varsa ordayız...

Arkadaşlar bayrak zımbalanacak kimler gelir? Ben gelirim Reis.

Arkadaşlar pankart asılacak kimler gelir? Ben gelirim Reis.

Arkadaşlar bir kardeşimiz hasta olmuş ziyaret yapacağız kimler gelir? Ben gelirim Reis. 

Arkadaşlar ev sohbeti yapılacak kim var. Sağımıza ve solumuza bakmadan ben varım Reis derdik...

Önceden cihada aşıktık. Cihat çalışmaları esnasında emr i hak vaki olursa en yüksek makam olan ŞEHADET makamına ulaşacağımıza inanmıştık. Bu yolda canları ile bize örnek olan önderlerimizin izinden gitmek istiyorduk. 

Rasulullah öldü ise yaşamanın ne anlamı var diyerek müşriklerin arasına dalıp 80 den fazla kılıç darbesi ile şehadet şerbetini içen Enes bin Nadr gibi...

Hz Hamza, Musab Bin Umeyr gibi,  

Şeyh Ahmet Yasin, Abdülaziz Rantisi gibi...

Dudayev ve Aliya gibi...

Şehit Adnan Demirtürk ve Erbakan hocam gibi...

Önceden ne heyecanımız vardı be!!!

Kürsiye çıkıp "esselamu aleyküm, çok aziz ve muhterem kardeşlerim" diye başlayıp, kürsüden inerken bütün mazlumlara umut olacak "ilk hedefiniz ikinci Yalta konferansı ve Yeni bir Dünya'nın kurulmasıdır" diyerek bizi adeta bir dinamo gibi şarj edip cepheye gönderen liderimiz vardı. 

Biz ona hep Mücahid Erbakan diye hitap ettik. Öldükten sonra nasıl anılmak istersiniz sorusuna "Malıyla canıyla cihat eden Müslüman" olarak anılmak isterim demişti. 

Şahidiz hocam şahidiz...

Önceden tadını aldığımız bu çalışmalar şimdi neden bize tat vermiyor. Ülke olarak ümmet olarak neden bu haldeyiz diye sorduğumda bir çok sebep sayılabilir ancak KIRANŞAL hocanın da işaret ettiği gibi Vehn krizleri geçiriyoruz.

 Efendimiz (s.a.s) buyurdu ki; “Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar: “Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (S.A.V.): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz bir akıntıyla sürüklenen çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.” Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?” O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” (Ebû Davud)

İktibas

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.