Geçenlerde televizyonların birinde ilahiyatçı olmadığı halde kafasında oluşturduğu kendine mahsus din üzerinden Müslümanlara ahkâm kesmeye hatta ayar vermeye kalkışan bir kişi Mezhep İmamımız Ebu Hanife(ra) ye ithamlarda bulundu.
İmamı Azam Ebu Hanife(ra) ye yapılan bu tür ithamlar ilk defa yapılmadığı gibi bu gidişle son da olmayacak gibi gözüküyor.
Bu tür ithamlar karşısında Müslümanlar suskun kaldıkça hem ithamlar çeşitlenecek hem de itham edenlerin çeşitliliği artacak galiba.
Televizyon hocaları olarak kabul edilen bu tür kişiler söylediklerinin nasılsa ya hemen kabul edileceği veya nasılsa araştırılmayacağını düşünerek ulu orta gerçek olmayan sözler sarf edebilmektedirler.
Bu tür televizyon şaklabanlarının öncüsü olarak vefat eden bir ilahiyatçı gösterilmektedir.
Televizyon stüdyosuna doldurduğu tesettür yoksunu modern Müslümanları karşısına alıp yerden aldığını göğe savurduğu, gökten tekrar aldığını yere savurduğu çok görülen bu şahıs korkarız ki kendisinden sonrakilerin yanlışlarından hayli pay almaya devam etmektedir.
Genelde din denildiği zaman Hz. Peygamberimizi(sav) itaat ve ittiba edilecek bir örnek olarak kabul etmeyen bu tür televizyon hocalarının bir süre sonra kendi kanaatlerini din diye ortaya koydukları görülmüştür.
Hz. Muhammed Mustafa(sav) yı o çok iyi bildiklerini iddia ettikleri Kuranı Kerimde dinde itaat edilmesi hatta ittiba edilmesi gerekli en güzel örnek olarak vasıflandıran özel ayeti kerimeler olmasına rağmen devre dışı bırakmayı adet edinenler elbette kendilerini peygamberler(as) yerine koyacaklar ve dini açıklamada kendilerini yetkili göreceklerdir.
Bir taraftan ayeti kerimelerin metnini okuyarak Kuranı Kerimin Allah(cc) tarafından yeterince açıklanmış ve örneklendirilmiş bir kitap olduğunu iddia ederek Hz. Peygamberi devre dışı bırakacaksın diğer taraftan ise açıklanmış olan Kuranı Kerim ayetlerini Müslümanlara anlatmak için başta meal tefsir olmak üzere cilt cilt kitap yazacaksın.
Üstelik bu aşağılık davranışı haklı gösterebilmek için de Hz. Peygamberimizin(sav) sahih Sünnet ve Hadislerini devre dışı bırakabilmek için olmadık itham ve iftirada bulunacaksın.
İftiralarına henüz sağlığında Ashabı Kiramına(ra) Kuranı Kerim ile birlikte Sünneti Seniyyesine sıkı sıkıya sarılmayı tavsiye eden Hz. Rasulullah’ın(sav) temiz ve pak Sahabelerine(ra) yalan isnad ederek başlayacaksın.
Bu arada da kendine dayanak olarak Hz. Peygamberimizin(sav) sahih Sünnet ve Hadislerini hayatı boyunca kendisine rehber edinen Mezhep İmamımız İmamı Azam Ebu Hanife(ra) yi örnek göstereceksin.
Başta 4 Raşid Halife olmak üzere İslam’ın kurucu nesli olan Sahabeleri(ra) devre dışı bıraktıktan sonra Tabiin Neslinden(ra) sadece İmamı Azamı(ra) kendine dayanak edip Mezhep İmamının aklı vahye karşı öncelediğini ve bu sebeple de Hadislerin Kuranı Kerime arzı konusundaki iddialarına dayanak olarak İmamı Azam Ebû Hanife(ra)'den söz açarak onun gibi yaptığını iddia edeceksin.
Bu açıkça bir itham, töhmet hatta yalandır.
Çünkü televizyon hocası denilen bu güruh kendi şahsî, indî, nefsi sapkınlıklarını Kuranı Kerime arz metodu olarak takdim etmeye çalışmaktadırlar.
Hâlbuki başta İmamı azam Ebu Hanife(ra) olmak üzere bütün mezhep İmamları(rha) esasen hadis usulünün sıhhat şartlarından birisi olarak önlerine gelen ve hadis olarak rivayet edilen sözleri Kuranı Kerime arz etmeden önce kendileri ve kendilerinden önce gelen Hadis İmamlarınca(ra) sahih, meşhur ve mütevâtir olarak vasıflandırılan Sahih Hadislere arz etmişler ve bu kriterleri yerine getiren Hadisleri Kurana arz etmişlerdir.
Bu sebepledir ki Hanefi Mezhebi imamlarımız başta olmak üzere Ehli Sünnet olarak kabul edilen 4 mezhep imamı Recm, Nesh, Mürtedin öldürülmesi, Kabir Azabı, İsa Peygamberin(as) Nüzulü, Mehdî, Deccal ve Kadere İman gibi hususları ittifakla kabul etmişlerdir.
Hâlbuki bu günlerde İmamı azam Ebu Hanife’nin(ra) Hadisleri Kuranı Kerime arz etme usulünü takip ettikleri yalanını söyleyen pek çok televizyon âlimi Mezhep İmamımızın(ra) kabul ettiği bu hususları tümden reddetmektedirler.
Bütün bu gerçekleri göz ününe aldığımızda Mezhep İmamlarının(ra) Sahih Sünnet ve Hadisleri korumak ve muhafaza etmek için uyguladıkları yöntem bu gün inkar için kullanılmaya çalışılmaktadır.
Bu günleri haber veren Sahihi Müslim’deki bir Hadisi Şerifi Sadaga Rasulullah(sav) diyerek hatırlayalım:
“Şüphesiz Allah(cc) ilmi insanlardan çekip alıvermez. Lâkin ilmi, ulemayı almakla kaldırır. Nihâyet hiçbir âlim bırakmadığı vakit, insanlar bir takım cahilleri baş edinirler. Onlara sual sorulur, ilimsiz fetva verirler; bu suretle hem saparlar, hem saptırırlar.