12 Eylül'ü yaşayan birisi olarak, Türkiye'nin 15 Temmuz'da acı bir tarihi sınavdan milletinin dik duruşuyla başarılı bir şekilde geçtiğinin altını çizmek lazım...
Genciyle yaşlısıyla, sağcısı solcusuyla, topçusu popçusuyla, siyasetçisi politikacısıyla, sivil toplum örgütü ile sendikacılarıyla ve en önemlisi de bugüne kadar "şaşı" bakılan medyasıyla, yani Türk halkıyla, ihtilallere ya da darbelere, kuyruğunu kıstırıp selam duran değil, vatanına, milletine, özgürlüğüne, demokrasisine sahip çıkan bir ülkeyiz artık...
12 Eylül darbesi yıkımını gören bir insan olarak, 15 Temmuz'da yazılan destanın kıymetini daha iyi anlayabiliyorum...
Babalar çocuklarına, dedeler torunlarına 12 Temmuz 2016 destanını gururla anlatacaklar...
Vatanı üç kıçıkırık haine teslim etmemek için canları pahasına tankların altına nasıl yattıklarını, silahların namlularına nasıl kafa attıklarını, kurşunların üstüne üstüne nasıl gittiklerini anlatacaklar...
Yüzbinlerce şehit kanıyla yoğrulmuş bu cennet vatanın şerefli askeri ve polisini karşı karşıya getirmek isteyenler, milletin verdiği gücü millete ve onun seçtiklerine karşı kullananlar, bu dünya durdukça lanetle, nefretle ve beddualarla anılacaklar...
Çünkü, kardeşi kardeşe kırdırmaya kalkışanlar, bundan önceki darbeciler gibi, elbette iyi anılmayacaklar...
xxx
Mevlana alanında 15 Temmuz akşamından beri her gece, ister "demokrasi nöbeti" deyin, ister "vatanı sahiplenme nöbeti" deyin, ister "milli irade nöbeti" deyin, ne derseniz deyin, ama bu birlik ve beraberliğin dünyanın başka bir ülkesinde olabileceğini sakın söylemeyin...
Çünkü, olmaz...
Çünkü, Türk milletinden başka hiçbir millet tankın, tüfeğin, silahın, merminin karşısında durmaz, duramaz...
Konya, Konya olalı böyle bir şahlanışa, böyle bir dayanışmaya, böyle bir kalabalık halk duruşuna şahit olmuş mudur?
Sanmıyorum...
Tevellütü benden daha önde olanlar da şahit olmamışlar...
Onlar da ilk kez görüyorlar, yaşıyorlar, kalabalıkların arasına karışıyorlar...
Partilisi, partisizi...
Zengini, fakiri...
Topçusu, popçusu...
Havada uçanı, yerde kaçanı...
Köylüsü, memuru, işçisi, işsizi, kadını, erkeği, çocuğu, genci, eşikteki, beşikteği, Konyasporlusu, Trabzonsporlusu, SSKlısı, BAĞKURlusu, Sedirlerlisi, Meramlısı...
Kısaca; bu şehrin hemen hemen bütün kesimleri günlerdir Mevlana alanında, Zafer Meydanında, Alaaddin civarında...
Hem de gece yarılarına kadar...
El ele, omuz omuza, yürek yüreğeler...
Ve her geçen gün saflar daha da sıklaşıyor, kalabalıklar çoğalıyor, coşkular artıyor...
Ellerde bayrak, dillerde Mustafa Yıldızdoğan'ın "Baş koymuşum Türkiyem yoluna" türküsü...
Gözlerde aynı kararlılık...
Kalplerde aynı duygu ve vatan sevgisi...
Milli iradeye sahip çıkmak için Mevlana alanında, Alaaddin'de, Zafer'de...
12 Eylüllere, 15 Temmuzlara, dahası darbelerin her türlüsüne karşı oldukları için meydandalar insanlar...
Ülkenin aydınlık geleceğine, bütün zenginliklerine ipotek koymak, kardeşi kardeşe kırdırmak, toprağımızı bölmek bizi parçalayıp yok etmek isteyenlere "dur" demek için meydandalar...
Vatan hainlerinin kökünü temizlemeye and içmiş şerefli askeri ve polisine moral desteği vermek için o meydandalar...
Demokrasinin, tankla, topla, tüfekle, bombayla değil, iman dolu yürekle nasıl sahip çıkıldığını dosta düşmana tüm dünyaya göstermek, “bağımsızlık bizim karakterimizdir, bizim özümüzdür, bizim sözümüzdür” demek için oradalar...
İnanılmaz görüntüler var...
İnanılmaz coşku var...
İnanılmaz birlikte hareket etme var...
Ve öyle insan, öyle Türk, öyle Kürt, öyle Laz, öyle Çerkez, öyle kardeş, öyle akraba, öyle komşu ki, görmeniz lazım...
Duygulanmamak elde değil...
Onun için de diyorum ki, "Bizi kimse yıkamaz, hele de vatan hainleri hiç yıkamaz."