Meslek seçimi, çatışmalı olay ve İnönü’nün gelişi

Ahmet Güldağ

İkinci sınıf olarak okula başlayınca meslek seçimi yapıldı.

Yapılan kura çekiminde bendenize Marangoz kısmı çıkmıştı.

Tesviye-Torna kısmı alamadım diye üzülenlerin arasında bende vardım ama hayattaki gelişim de işlem başka oldu. İş bulma bulamamada okul mezuniyeti sonrası meslekle ilgisi olmayan yerde çalışabildiler.

***

Marangoz kısmı derken aslında dülger adlı olan evlerde kapı pencere çatı vb. yapımı değil.

Masa yazıhane gardırop koltuk sandalye vb. gibi mobilya yapımı idi.

Atölye Şefi Rahmetli iç mimar Cemil Sümer, üç talebe olarak bizi odasına aldı.

“Çocuklar sizi marangoz kısmına değil koltuk kanepe vb. gibi döşeme yapımını öğrenmenizi istiyorum.

Konya’da bu işlemi yapan buradaki ustadan başka yok.

O Almanyalı bir ustadan öğrenmiş. Burada usta olarak çalışıyor.

Sizler ondan öğrenecek ve öğretmen olarak veya piyasada döşeme sanatını yayacaksınız.” Dedi ve orada işe başladık.

***

Öğleden evvel dersleri sonrası atölye olarak devam ediyorduk.

Beden eğitimi olan gün saat yedide diğer günler sekizde okul başlar kapı kapanırdı. Disiplin sertti saat sekiz dedi mi? Kapılar kapanırdı. bir dakika geç gelen bile içeri alınmaz kapıda bekletilir beş dakika sonra idareye gönderilirlerdi geç gelenler.

Rahmetli Müdür muavini Esat Bey, neden geç geldiklerini sorup sığaya çeker birer tokatla sınıflara gönderir, geç kaldı kaydı yapılırdı.

Öğleyin bir saatlik tatilde evi veya babasının iş yeri yakın olanlar oraya gider diğer talebeler ki bendenizde okulun bahçe kanepelerinde çantamızdaki on zeytin ile tandır ekmeğini yer öğle yemeğini tamamlardık(!).

Akşam paydosu saat beşte olur kış gününde çoğu karanlık sokaklardan evlerimize gitmiş olurduk.

***

2. cihan harbinde tedbir olarak İstanbul Askeri kuleli lisesi ile Bursa Askeri personel okulu Konya’ya taşınmıştı.

Haylice askeri talebeler en az iki çoğu dörtlü olarak çarşı ve Konya’nın tüm sokaklarını gezerlerdi tatil günlerinde.

Şimdiki İmam Hatip Okulu sahası o zamanların maç yapılan top sahasıydı.

Burada İdman yurdu, Gençler birliği ve Askeri Nakliye okulu spor takımı maç yapardı.

Maçları ayakta sivilden ziyade Kuleli talebeleri çoğunlukla gelir seyrederdi.

Yani şöyle bir baktığınızda kuleli talebelerini fazlaca görürdünüz.

***

1941 yılının Cumhuriyet bayramı tatil günleri idi. Ben başımda yeşil şeritli okul kasketi ile hükümet önünde yürürken o tarafa gelmekte olan altı kuleli talebesi benim üzerime yürüyüp döğmek istediler ama..

Aralarında beni tanıyan Fazıl kardeşim hemen atılıp onu bırakın akrabam demesi ile olay olmadı. Bana da başından kasketi çıkar giyme tembihini yaptı.

Neden böyle yaptıklarını bilenlere sorduğumda anlattılar.

***

Bir gün evveli İdmanyurdu ile Nakliye Okulu karşılaşması varmış.

Nakliye okulu oyuncuları karşıtlarına tekme vb. atar haksız gol atmış olurlarmış.

O gün yine tekmeli gol atma olunca Sanat Okulu talebesi olan seyirci.

“Böyle maç mı olur ayıp” demesiyle Nakliye okulu sporcularını eleştirmeye kalkınca oradaki Kuleli öğrencileri onu dövmeye hatta linç etmek üzere iken…

Bunu gören oradaki yine sanat okulu talebesi bıçak çekip “Dağılın” diye sallaması ile dövüleni kurtarmış ama bıçak Kulelilerden birini yaralamış. İki sanat okulu talebesi bu şekilde kaçmışlar oradan paytona binip uzaklaşmışlar.

 Bunu duyan sanat okulu talebelerinden bir gurup akşam sokakta, lokantada vb. yerde görebildikleri as teğmen vb. zabitlere hakaret yağdırıp tartaklama yapmışlar.

***

Ertesi gün sabahleyin iki yüz kadar Kuleli talebesi Sanat okuluna gelip orada leyli yani yatılı talebe olan 15 kişiyi dövmeye kalkmışlar ama…

Onlar boş durmamış marangozhaneden çıta, döküm parçaları ile girişip savaşı başlatmışlar.

Halk ve asker olduğu için bir şey yapamayan polis seyrediyor inzibat askerleri müdahale edemiyor derken nasıl oldu ise kuleli talebelerinden 15 talebe yaralı olarak son buluyor.

O gün ve ertesi günler, başında okul şapkası olanları polis çıkarttırıyor sinemalarda polis ve Askeri inzibat hazır duruyor.

***

Okul açıldığının ertesi günü çatışma olayı dolayısıyla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Konya’ya ve sonra da doğrudan okulumuza geldi.

Topladıkları sınıfta konuşma yapan İnönü fırçalamalı konuşmasını yapıyor ve “ne oluyor Yunanlı ile mi savaş yapıyorsunuz” diye azarlıyordu.

Askeri Kuleli lisesine de giderek orada da fırçalama yapmış.

İki okul müdürleri yapmayın çocuklar çağrışımı yapsalar da yerlerinden atılmaktan kurtulamadılar.

***

Allah izin verirse yaşamımın devamını izleriz.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.