Mescid-i Aksa İslam’a inanan, İslam Peygamberlerine inanan her Müslüman için yeryüzünün en kıymetli 3 noktasından biridir. Tahmin ettiğiniz üzere birincisi Allah’ın Beyt’i olarak 5 vakit kıbleye yöneldiğimiz Kabe ve Mescid-i Haram, ikincisi kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Efendimiz Aleyhissalatü vesselamı bağrında bulunduran Ravza-i Mutahhara ve Mescid-i Nebevi ve üçüncüsü de Mescid-i Aksa’dır.
İlk ikisini zaten biliyoruz ama galiba Mescid-i Aksa ve Filistin bölgesinin kıymetini biraz daha az tanıyoruz.
O Mescid-i Aksa ki Allah’ın İsra Suresi’nin başında “Etrafının mübarek kıldığımız” diyerek bahsettiği ve Peygamberimizin Miraç Gecesi teşrif ederek Alemlerin Rabbi ile buluşmaya gittiği ilk durak. Müslümanların ilk kıblesi…
Yine Hz. İbrahim ve Lut (AS)’ın, Hz. Yakup, Yusuf ve İshak (AS)’ın yaşayıp tebliğ yaptığı, Hz. Musa ve Şuayb (AS)’ın pek çok hatıralar yaşadığı, Hz. Davud ve Süleyman (AS)’ın banisi olduğu, Hz. Zekeriya, Yahya, Meryem ve İsa (AS)’ın doğup büyüdüğü mübarek topraklar... Kur’an-ı Kerim’in Enbiya 71-81, Kasas 29, Ali İmran 37-39-45… gibi pek çok ayetleri bize o bölgenin fazilet ve kudsiyetini anlatır.
Yine Ashab-ı Kiram’dan Mute şehitleri Zeyd b. Harise, Abdullah b. Revaha, Cafer b. Ebi Talib, genç komutan Üsame b. Zeyd, İkrime b. Ebi Cehil, Aşere-i Mübeşşere’den Ebu Ubeyde b. Cerrah, fakih Muaz b. Cebel, Cebrail’in kendi suretinde vahiy getirdiği Dıhyetül Kelbi… Hazretleri gibi çok kıymetli insanlar hep bu Filistin civarında “Etrafı mubarek kılınan” topraklarda medfunlar. Allah nasib etti, yıllar önce hem Mescid-i Aksa’yı, hem de adı geçen peygamber ve sahabelerin makamlarını ziyaret etme bahtiyarlığına eriştim.
Bu mubarek mekanlarda aynı zamanda Hz. Ömer ve Selahaddin-i Eyyubi gibi zatlar “Fatih” ünvanını kazanmışlar. Hz. Ebu Bekir buradan başlayan Mirac’ı tasdik ettiği için “Sıddık” makamına ulaşmış. Sultan Abdülhamit ise “Düyun-u Umumiye”nin silinmesi karşılığında Yahudilere buradan toprak vermeyi reddettiği için onlar tarafından “Le Sultan Regue” (Kızıl Sultan) ilan edilmiş ama bizim için “Cennet-mekan” lakabına hak etmiş.
6 Eylül 1980’de MSP Genel Başkanı merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hoca’nın Konya’da düzenlediği ve bir İmam Hatip talebesi olarak katıldığım Kudüs Mitingi 12 Eylül darbesine bahane yapılmış, merhum Erbakan’a diş bileyen güçler ömür boyu onunla uğraşmışlardır.
Şu an Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın işgalcisi olan İsrail devleti (!) 15 Mayıs 1948’de kurulunca “11 dakika” sonra ABD tarafından tanınmış ve biz de tarihimizde kara bir leke olarak “İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke” olmuşuz. İşgalci İsrail devletinin yanına İngilizler tarafından bu işgalciyi kuşatan bir muhafaza gücü gibi Ürdün devleti kurulmuş.
Bölgedeki Müslümanlar ilk günden beri işgale karşı çıkıp ellerindeki kısıtlı imkanlarla hep mücadele etmişler. 1987’de de daha sonra şehid olan Şehy Ahmed Yasin tarafından intifada hareketi başlatılmış.
İşte şu anda işgalci İsrail hızını alamayıp Mescid-i Aksa’ya saldırıyor, pis postalıyla secde edilen yerlere basıyor, Allah’ın kitabını yerlere atıyor ve biz Müslümanlar acaba ne yapıyoruz, neyle meşgulüz?
Unutmayın, İsrail’in hedefi sadece Mescid-i Aksa, Filistin değil, Arz-ı Mev’ud hedeflerinde Türkiye de var! Bugün biz sessiz kalırsak, yarın yanımızda kimseyi bulamayız!