Merkez Parti Genel Başkan Karslı: Türkiye’de Hukuk Askıya Alındı

Merkez Parti Genel Başkan Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, Türkiye’de hukukun askıya alındığını belirterek hukuku güvencinin olmadığı bir ülkede hiçbir güvenceden söz edilemeyeceğinin altını çizdi.    Partisinin İl...

Merkez Parti Genel Başkan Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, Türkiye’de hukukun askıya alındığını belirterek hukuku güvencinin olmadığı bir ülkede hiçbir güvenceden söz edilemeyeceğinin altını çizdi.

    Partisinin İl Başkanlığı'nı açmak için Trabzon’a gelen Prof. Dr. Karslı, Zorlu Hotel’de düzenlenen 'Türkiye’de Adalet ve Hukuksuzluklar' konulu konferansta konuştu. Sözlerine partisinin kuruluş ilke ve hedeflerini anlatarak başlayan Karslı, hükümet ve muhalefete yönelik eleştirilerde bulundu. Son dönemlerde hızla artan yayın yasaklarına değinen Karslı, “Güneydoğu’da PKK geliyor insanları topluyor, sonra istedi çocuğu alıp dağa götürüyor. O anneler günlerce Diyarbakır’da ağlıyor, sonra geliyor İstanbul’a kaç aydır ağlamasına devam ediyor. Bizimki ‘aman bunu yazmayın çözüm sürecine zarar verir’ diyor. Bunların adaleti böyle bir adalet. Sonra bayrak indiriliyor, yakılıyor ‘aman bunu yazmayın çözüm sürecine zarar verir’. Hainlerin heykelleri dikiliyor, bizimkilerin sonradan haberi oluyor, ‘aman bunu yazmayın çözüm sürecine zarar verir’. Polis, asker şehit ediliyor. Bizimkiler ‘aman bunu yazmayın çözüm sürecine zararı olur’ diyor. Bunların çözüm süreci dedikleri şu; İsrail’in uluslararası bütün kuruluşlarda önündeki engelleri kaldırmak. PKK’yı, özellikle Apo’yu makbul ve mübarek bir makama oturtmak. Geldi oturdu. Bu memlekette şimdi bir tane akıl hocamız var; o da eskiden ‘terörist başı, hain dediğimiz’, ‘Sayın Abdullah Öcalan’ oldu. ‘Sayın’ diyeni Allah onunla birlikte haşretsin inşallah. Bunların çözüm süreci dedikleri ve adaletleri işte bu. En merhametli bakanlarından birisi dokununca ağlayan Sayın Bülent Arınç’ta çıktı dedi ki; ‘günahtır bu adam 17 yıldır içeride, artık buna bir sekreterya da lazım’. Bence de lazım. Çıkartsınlar hatta, bir yakınlarıyla da onu nikah kıysınlar rahat ettirsinler. Ama bu bizim vicdanımıza dokunuyor.” dedi.

    "ÜLKEDE DENETİK YOK, HUKUK ASKIYA ALINDI"

    Soma ve Karaman’da yaşanan maden facialarını hatırlatan Abdurrahim Karslı, şöyle devam etti: "12 milyon çalışan var. Bu adalet sisteminde işçi, çalışan hakları diye bir şey yok. 12 milyon insanın sosyal hakları yok. 12 milyon insanın bir milyonunun sendikal hakları var. Onun da 700 bini kamuda sendikalı. O, 700 bin işçi de birkaç ayda bir toplanır, ta uzaktan görünce cumhurbaşkanın alkışlamaya durur. Hak hukuk düşünülmez. 12 milyon çalışanın yüzde 50’si asgari ücretle çalışır."

    

    Ülkede denetim olmadığını ifade eden Karslı, “Adalet dediğiniz denetim mekanizmasının işlediği yerdir. Gittikçe garip bir noktaya gidiyoruz. Nereye gidiyoruz biliyor musunuz; Hukuki denetim olmadığı ve insanlar ehli insaf olmadığı için Libya’nın Kaddafi’sini üretmeye gidiyoruz. Gayet açık söylüyorum. Bu gidişin sonu, bu insan ya Libya’nın Kaddafi’si, ya Irak’ın Saddam’ı olur. Kontrol yok çünkü. Bir insan hukuku kontrol olur ona saygı gösterir, ikincisi vicdani kontrol olur ona saygı gösterir. Bu çağın en büyük sıkıntısı, vicdanları susturduk. İkincisi hukuku askıya aldık. Türkiye’de biz hukukçular olarak eskiden şunu söylerdik; hukuk ihlali oldu. Şimdi hukukçular olarak huzuru kalple şunu söyleyebilirsiniz; hukuk ihlali değil, Türkiye’de hukuk askıya alındı." diye konuştu.

    "HUKUKİ GÜVENCE OLMADIĞI İÇİN EKONOMİK GÜVEN DE YOK"

    Hukuki güvence olmadığı için ekonomik güvenin de olmadığına vurgu yapan Karslı, "Bu memlekette nasıl ihale alındığını herkes biliyor. Bir tek şartı var, hükümete taraftar olmak. Bu memlekette nasıl iş yapılır herkes biliyor. Bir tek çaresi var; hükümetin arkasında olmak. Eğer tacirseniz ve hükümete taraftar değilseniz bir gün vergi memuru sizi yoklar. Ne kadar mal varlığınız olursa olsun mal varlığınızın üzerinde bir fatura kesebilir. O halde bu memlekette ekonomik büyüme yok. Hukuki güvence olmadığı için ekonomik güven de yok. Son zamanda Türkiye’den kaçan para 30 milyar dolar. Hukuki güvence olmadığı için. Son günlerde 20 milyon dolar da hazine bonosu almışsınız. Hukuki güvence yok diye böylesine büyük paraların kaçtığı bir ülkeyiz. Bu bizim için ciddi bir risktir.” ifadelerini kullandı.

    Hukuki güvenliğin olmadığı yerde her şeyin tehlikede olacağını kaydeden Karslı, sözlerine şöyle devam etti: "Hürriyetiniz yoksa ekonominiz de inancınız da düşünceniz de hayatınız da tehlikede. Şimdi şüpheye dayalı işlem yapmak için yeni bir düzenleme yapıyorlar. Türkiye’de şöyle bir hal ortaya çıktı; bir AK Partili olursanız hiçbir sıkıntı olmaz. Bunun dışında iki ihtimal var; AK Parti’yi tenkit ederseniz paralelci olursunuz, ciddi bir sıkıntı var, ölümle ve yok olmayla karşı karşıyasınız. Üçüncüsü de eğer hiç konuşmazsanız ‘ne olur ne olmaz bunları methetmeyelim ama tenkit de etmeyelim, susalım’ derseniz, o zaman da şüpheci olabilirsiniz. Dolayısıyla AK Parti'li olup onları methetmekten başka çaremiz yok. Çünkü şüphe için somut delile ihtiyaç yok. İşte Türkiye’yi getirdikleri nokta bu. Yani şüpheden mütevellit hürriyetlerin ihlal edilebileceği yeni bir Türkiye. Ekonomik, hukuki güvenin olmadığı, askerin polisin kendisini emniyette hissetmediği, sınırlarımızın kevgire döndüğü, yabancıların gelip geçtiği, muhalefetimizin de tekeye ‘evet’ deyip sonradan feryat ettiği, neyin ne olduğu belli olmayın bir zeminde yaşıyoruz.”

    “PKK İLE PYD AYNI İSE PEŞMERGEYE NEDEN SINIRLARI AÇTINIZ”

    İktidar ve muhalefetin oyları ile Meclis’ten geçen tezkere sayesinde peşmergenin Türkiye’den geçirildiğine dikkat çeken Karslı, “Bağıra bağıra ne dedi Cumhurbaşkanı; ‘bizim için PKK ve PYD aynıdır’. Doğru. Çünkü Kandil’e gidince PKK oluyor, Diyarbakır’a şehre gelince KCK oluyor, Meclis’e gelince HDP oluyor, bunlar aynı. Sınırı o tarafa geçince PYD oluyor. Aynı bunlar zaten. Yer değişince mahiyeti değişmiyor, ismi değişiyor. ‘IŞİD de terör örgütüdür, bunlar da terör örgütüdür’ dedi. Doğru. Madem öyleyse bu bizim topraklarımızdan sınırlarımızdan gelip geçen o insanlar kime yardımcı olacak? PYD’ye. Hani aynıydı? O zaman niye topraklarımızı kullanarak birisini himaye etmesi için asker göndertiyoruz? Bunların hangisi doğru arkadaşlar?” diye sordu. CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri