Meraklılar

Ayşe Boztaş

Merakları, vardır insanların. Zihnimizde gezinen soru işaretleri bu merakların çocuklarıdır. Bu çocuklar büyüdükçe yahut çoğaldıkça bir duygudur ki artar artar ve kemirir insanın içini. Meraklılar, genelde içleri bu duygu ile kemirilmeden önce müdahale eder ve zihinlerinde ki soru işaretlerini ortadan kaldırıp yeni meraklara yelken açarlar.

**

Merak, ciddi bir duygudur. Ciddi eylemlere ve durumlara sebebiyet verir. Meraklı ister ki merakı giderilsin ve buna ek olarak da merakıyla alakalı alakasız pek çok şeyi öğrenebilsin. Peki, merakının giderilmesi meraklıyı mutlu eder mi ? Bu soruya “ Evet, mutlu eder.” Şeklinde cevap verecek meraklı sayısı azımsanmayacak kadar çoktur diye tahmin ediyorum. Peki ya merakı yüzünden mutsuz olanların sayısı? Bu soruyu biraz düşünelim. Eğer merakınız olumlu sonuçlar verdiyse mutlu, olumsuz sonuçlar verdiyse mutsuz olmanız muhtameldir.

**

Merak duygusunun sebep olduğu durumların sonuçlarının iyiye veya kötüye dayanması bu duygunun hangi yöne nasıl eğildiğiyle ilgilidir. Örneğin yoldan geçen birine aniden yaşını veya medeni halini sorarsanız “ Sana ne be kardeşim “ tepkisiyle karşılaşabilirsiniz. Sorun şu ki bunu niye yapasınız? Ve yine sorun şu ki bunu yapanlar görüyorum. Öyleyse ne yapmalı? Bu ve buna benzer tepkiler ile karşılaşmayacak şeyler mi merak etmeli? Mesela yıldızları, evrenin sonsuzluğunu, uzay boşluğunda ki astronotları, dinozorların neslinin nasıl tükendiğini, avni mahlasının inceliklerini , Tomris Uyar’ın güzelliğini mi?

**

Ama meraktır ya bu, ne zaman hangi yöne doğru eğileceğini nasıl kestireceğiz? Bunu kestirmek mümkün olmasa da dizginlemek mümkün diye düşünüyorum. El âlem ile işi olmayanın el âlem, işi olmaz. Dolayısıyla meraklanma gibi bir durumu da olmaz. Konuyla ilgili olarak Plutarkhas bir kitabında “ Merak demek ki; saklı ve görünmeyeni araştırmaktan duyulan zevktir .” diyor. 

**

Mesele bu duyguyu doğru yöne doğru harekete geçirebilmekte. Merak duygusunu tümden olumsuz yönde genellemek yanlıştır. Zira geçmişte de günümüzde de bu duygunun bizlere kazandırdığı olumlu örnekleri görebiliyoruz. Örneğin yaşamı kolaylaştıran icatlar, maceraperestlerin rota olarak belirlediği karanlık turizm destinasyonları, uzaya fırlatılan uydular, aya atılan adımlar… 

**

“Merak, en iyi öğretmendir.” Bu duygunun zaman zaman yanlış öğretildiği kanısına sahip biri olarak merak duyulan konularda soru sorabilenin, doğru kaynaklar belirlenerek araştırma yapabilmenin verimli sonuçlar doğurduğuna inanıyorum. Bize yıllarca “ İnsanın, başına ne gelirse meraktan gelir.” Şeklinde öğrettiler. Sanki neyi merak edersek edelim sonunda merakımız başımıza bir çorap örecek, felaketler silsilesi alıp başını gidecek. Merakımızın üstünü korku ve endişelerimizle örttük. Sonra ne mi oldu? Meraklarını gizleyen, duygularını korkularıyla örten bir nesil. Oysa merak, öğretir, sorgulatır, düşündürür… 

**

Merak, daha fazlasını görmek isteyenlerin, yeni şeyler keşfetmekte ve öğrenmekte sınırsız pencereleri olanların başvurduğu bir duygudur. Genelde o pencereler, “ Acaba ?” sorusu ile açılır. Bir meraklı için sorularda, cevaplar kadar önemlidir. Soru işaretleri, hiçbir zaman meraklılar tarafından önemsediği kadar önemsenmemiştir. Merak, bir tutkudur ve bu tutku önem de gerektirir. 

Konuyu Albert Einstein ‘ in o meşhur sözüyle burada noktalıyorum. “Meraklarınızın peşinden gidin: Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.” 


 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.