Saadet Partisi Konya İl Başkan Yardımcısı Mehmet Küçükgünay
Milletin Derdi Geçim...
Hepimizin malumu Türkiye suni gündem cenneti... Arka arkasına öylesine gündemler takip ediyoruz ki; bırakın gündemleri tartışmayı, konuşmayı veya bir sonuca ulaşmayı daha neyin konuşulduğunu anlayamadan yeni bir gündem ile karşı karşıya kalıyoruz. Keşke konuşulması gerekenleri konuşuyor olsaydık. Gerçekten milletin derdi ile dertleniyor olsaydık. Ama ne yazık ki öyle değil... Aslında yapılmak istenen sadece insanların oyalanmasıdır. Evet ülkemizi idare edenler kürsülere çıktıklarında öylesine güzel ve hatta iddialı konuşmalar yapıyorlar ki; bu konuşmaları dinleyince “vay be ne muhteşem gelişmeler oluyormuş da bizim haberimiz yokmuş” diyoruz.
Hele bir de basın gücünü de kullanınca insanların duymak istedikleri her şeyi söyleye biliyorsunuz. Atalarımız ne güzel söylemiş “lafla peynir gemisi yürümez” diye... Ne anlatmaya mı çalışıyorum hemen bir kaç örnekle izah edeyim. Mesela kürsülerde konuşurken faize karşı verdiğiniz büyük mücadeleden bahsediyorsunuz ama siz konuşurken her nedense faizler yükselmeye devam ediyor. Bir de biçare insanlarımızı içinde bulunduğu zorlukları da göz önünde bulundurarak kredilere teşvik etmek suretiyle bu sarmalın içerisine davet ediyorsunuz. Bir de bakmışsınız ki son 1 yılda hayatında bankadan kredi kullanmamış milyonlarca insan ilk defa faiz sarmalının içerisine girmiş. Mesela kürsülerde konuşurken ne kadar güçlü bir devlet olduğumuzu, ekonomimizim ne kadar da çok büyüdüğünü anlatıyorsunuz. Ama öbür taraftan bir de bakıyoruz ki hazine tam takır Merkez Bankası rezervleri ise eksiye düşmüş.
Gündemlere geri dönecek olursak ülkemizde şu anda gerçek manada milletin derdi geçimdir. Siz bunu görmeseniz de bildiğiniz halde konuşmasanız da bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Durum tespiti anlamında genel başkanımız Temel Karamollaoğlu'nun ifade ettiği şu cümle günümüzü özetlemektedir. Genel başkanımız diyor ki; “ülke insanımız ekonomik zorluklar içindeyken bir de uzunca bir süredir pandemi ile mücadele ediyoruz. Bu salgın bir veba ise esnafımızın, çiftçimizin, çalışanımızın içinde bulunduğu ekonomik problemler koleradır. İnsanımız adeta veba ile kolera arasında sıkışıp kalmıştır”. Peki bu durumu düzeltecek olan kimdir? Elbette iktidardır.
Bir gün merhum Necmettin Erbakan hocamıza gazeteciler soruyor: “efendim sizi evlerde iftar sofralarında hiç göremiyoruz”. Hocamızın verdiği cevap çok manidardır. Diyor ki; “önemli olan iftar sofrasına gidip oturmak değildir. O sofraya 2 kap daha fazla yemek koyabilmektir”. Aslında işin özeti de budur. Yani iktidarın görevi ülke insanının refahını arttırmaktır.
Ülke insanımızın refah seviyesini arttırmak ancak üretim ile olur. Yüzde 30’lara varan işsizliğin sona ermesi ancak üretimle olur.
Sonuç olarak biz Saadet partisi olarak suni gündemlere takılıp kalmadan salgın ile ekonomik kriz arasında sıkışıp kalmış olan esnafımızla, çiftçimizle ve bütün çalışanlarımızla Geçim İttifakında buluşmaya devam edeceğiz.
Yazımızın sonuna gelirken yine meşhur bir sözü ifade etmek istiyorum
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Biz Milli Görüş hareketi olarak Saadet partisi olarak 50 yıllık geçmişimiz de laf değil icraat yaptık. Bugün de insanımızın derdi ile dertleniyor ve bütün halkımızı geçim ittifakında buluşmaya davet ediyoruz.