Seversiniz ya da sevmezsiniz.
Mehmet Baykan Konya’nın sporu için bir şey değil, her şeydir. Öncelikle bu “doğru”da buluşalım. Spora camiasına adım attığında, kendisi de hayal bile etmiyordu bu noktalara geleceğini…
Ya da söz sahibi olacağını…
Ancak, “Doğru yolda giden kaplumbağa, eğri yolda giden yarış atını geçermiş” misali, doğru zamanlarda, doğru yerlerde ve doğru işlerle merdivenleri tırmanarak geldi buralara. Hakkını yersek çarpılırız.
Konumuz elbette tamamen Mehmet Baykan değil…
Veya Mehmet Baykan’ın “misyon”u ya da “vizyon”u da değil.
Konumuz Mehmet Baykan’ın Konya sporu için yaptıklarıdır elbet.
Yukarıda da belirttiğim gibi, Baykan’ı seversiniz ya da sevmezsiniz. Bu çok önemli değil. Ancak, ASKF’nin ve Baykan’ın bu şehrin sporu için yaptıklarını asla göz ardı edemezsiniz.
Konya’da profesyonel sporun hızla kan kaybettiği ve büyük travmalar geçirdiğimiz bugünlerde, amatörlere verilen ödüllerle biraz yüzümüz güldü. ASKF ve Mehmet Baykan’ın geleneksel hale getirdiği “Yılın En”lerinin 9.su gerçekleşti. Spordan Sorumlu Bakan Faruk Nafiz Özak’ın da katılımı ile gerçekleşen ödül töreni, öncekiler gibi yine “albeni”li oldu.
Hem ASKF’nin hem de Mehmet Baykan'ın “vizyon”u ile “misyon”una yakıştı. Keşke, bu şehirde bir değil birkaç Mehmet Baykan gibi şehri için çalışan insan daha çıkarabilseydik…
Keşke.
Sadece Konya’nın sporu için değil, Konyasporla ilgili yaptığı çalışmaları da keşke burada yazabilseydik. Maalesef bazı şeyleri söyleyemiyor, yazamıyor ya da paylaşamıyorsunuz. Her “doğru”nun her yerde söylenemediği gibi, her “doğru”yu da yazamıyorsunuz.
Bugüne kadar sayısız spor adamını, sporcuyu, kulüpleri ödüllendiren ASKF ve Mehmet Baykan’ı bu şehir hiç ödüllendirdi mi ya da bunca hizmetlerinden dolayı kendisine teşekkür edildi mi?
Sanmıyorum…
Sahi merak ediyorum, bu “marifetli” adamı ve kurumunu hiç “iltifat”landırdık mı? Bırakın “iltifat”landırmayı, feneri önüne değil, gözüne tuttuk. Hatta daha da ileriye gittik, Konyalılığını, Konyasporluluğunu bile tartışır hale geldik. Baykan gibi bir insanın Konyalılık ve Konya sporuna hizmet konusundaki samimiyetini ve geçmişini test etmeye kalkarsanız, işte o konuda “ayıp” etmiş olursunuz.
Söz uçar yazı kalırmış.
Arşivler ve yaptıkları ortada! Siyasileri, bürokratları, seçilenleri, geçinenleri kıskandıracak düzeyde çabalarına tanık olduk sevgili Mehmet Baykan’ın.
Aksini söyleyeni, Allah çarpar! Bu konuda Baykan’ı savunuyor olmak bile “zul” aslında. Hiç ihtiyacı yok buna zira. Bizimkisi sadece yiğidin hakkını yiğide vermekten başka bir şey değil. Konya sporunu sırtında “kambur” gibi görenlerin çoğunlukta olduğu bir şehirde, Baykan ve arkadaşlarını “onur”landırmak boynumuzun borcu diye düşünüyorum.
Ödül töreni ile ilgili de yazmak gerekirse, özellikle Bakan Faruk Nafiz Özak’ın ülke sporu ve ülke gençliği ile ilgili tespitlerine katılmamak mümkün değil. Ancak, Sayın Bakan’ın Konya ile ilgili düşünceleri kulaktan dolma gibi geldi bana. Sanıyorum bilgi akışı biraz makyajlanmış gibi. Konya’nın spordaki gerçekleri ile sayın Bakan’ın söyledikleri arasında dağlar kadar fark var. Sayın Özak, son derece iyiniyetli, samimi ve duruşu sağlam bir insan. Keşke, Sayın Bakan’ı doğru bilgilendirmiş olsaydık. Çünkü, Bakan Konya ile ilgili düşüncelerini açıklarken, ödül töreninde bulunan birçok insanın “Ah Bakanım ah, her şey senin dediğin gibi olsaydı, Konyaspor buralarda olmazdı” dediğini duyar gibi oldum.
Neyse…
ASKF ve Mehmet Baykan’ı yürekten kutluyorum. Çünkü, Konya’nın yüzüne bakan! yokken, bu şehre Bakan getirmek, Genel Müdür getirmek, Federasyon Başkanlarını getirmek, her babayiğidin harcı değil.
Bir de kıssadan hisse…
Nasreddin Hoca’nın karısı hem çirkin hem çirkef. Üstelik her şeyi bildiğini zanneden, ama hiçbir şeyi bilmeyen cahil mi cahil. Ama ne de olsa kadın. Hocaya soruyor: “Hoca efendi tanıdıklarından kime görüneyim, kime bulaşmayayım?”
Hoca “Aman hatun! Benim gözüme görünme de, git kime bulaşırsan bulaş” demiş.
Konya’daki bazıları da aynen Konya sporuna ve Konyaspor’a Hocanın gözüyle bakıyorlar.
Ya da söz sahibi olacağını…
Ancak, “Doğru yolda giden kaplumbağa, eğri yolda giden yarış atını geçermiş” misali, doğru zamanlarda, doğru yerlerde ve doğru işlerle merdivenleri tırmanarak geldi buralara. Hakkını yersek çarpılırız.
Konumuz elbette tamamen Mehmet Baykan değil…
Veya Mehmet Baykan’ın “misyon”u ya da “vizyon”u da değil.
Konumuz Mehmet Baykan’ın Konya sporu için yaptıklarıdır elbet.
Yukarıda da belirttiğim gibi, Baykan’ı seversiniz ya da sevmezsiniz. Bu çok önemli değil. Ancak, ASKF’nin ve Baykan’ın bu şehrin sporu için yaptıklarını asla göz ardı edemezsiniz.
Konya’da profesyonel sporun hızla kan kaybettiği ve büyük travmalar geçirdiğimiz bugünlerde, amatörlere verilen ödüllerle biraz yüzümüz güldü. ASKF ve Mehmet Baykan’ın geleneksel hale getirdiği “Yılın En”lerinin 9.su gerçekleşti. Spordan Sorumlu Bakan Faruk Nafiz Özak’ın da katılımı ile gerçekleşen ödül töreni, öncekiler gibi yine “albeni”li oldu.
Hem ASKF’nin hem de Mehmet Baykan'ın “vizyon”u ile “misyon”una yakıştı. Keşke, bu şehirde bir değil birkaç Mehmet Baykan gibi şehri için çalışan insan daha çıkarabilseydik…
Keşke.
Sadece Konya’nın sporu için değil, Konyasporla ilgili yaptığı çalışmaları da keşke burada yazabilseydik. Maalesef bazı şeyleri söyleyemiyor, yazamıyor ya da paylaşamıyorsunuz. Her “doğru”nun her yerde söylenemediği gibi, her “doğru”yu da yazamıyorsunuz.
Bugüne kadar sayısız spor adamını, sporcuyu, kulüpleri ödüllendiren ASKF ve Mehmet Baykan’ı bu şehir hiç ödüllendirdi mi ya da bunca hizmetlerinden dolayı kendisine teşekkür edildi mi?
Sanmıyorum…
Sahi merak ediyorum, bu “marifetli” adamı ve kurumunu hiç “iltifat”landırdık mı? Bırakın “iltifat”landırmayı, feneri önüne değil, gözüne tuttuk. Hatta daha da ileriye gittik, Konyalılığını, Konyasporluluğunu bile tartışır hale geldik. Baykan gibi bir insanın Konyalılık ve Konya sporuna hizmet konusundaki samimiyetini ve geçmişini test etmeye kalkarsanız, işte o konuda “ayıp” etmiş olursunuz.
Söz uçar yazı kalırmış.
Arşivler ve yaptıkları ortada! Siyasileri, bürokratları, seçilenleri, geçinenleri kıskandıracak düzeyde çabalarına tanık olduk sevgili Mehmet Baykan’ın.
Aksini söyleyeni, Allah çarpar! Bu konuda Baykan’ı savunuyor olmak bile “zul” aslında. Hiç ihtiyacı yok buna zira. Bizimkisi sadece yiğidin hakkını yiğide vermekten başka bir şey değil. Konya sporunu sırtında “kambur” gibi görenlerin çoğunlukta olduğu bir şehirde, Baykan ve arkadaşlarını “onur”landırmak boynumuzun borcu diye düşünüyorum.
Ödül töreni ile ilgili de yazmak gerekirse, özellikle Bakan Faruk Nafiz Özak’ın ülke sporu ve ülke gençliği ile ilgili tespitlerine katılmamak mümkün değil. Ancak, Sayın Bakan’ın Konya ile ilgili düşünceleri kulaktan dolma gibi geldi bana. Sanıyorum bilgi akışı biraz makyajlanmış gibi. Konya’nın spordaki gerçekleri ile sayın Bakan’ın söyledikleri arasında dağlar kadar fark var. Sayın Özak, son derece iyiniyetli, samimi ve duruşu sağlam bir insan. Keşke, Sayın Bakan’ı doğru bilgilendirmiş olsaydık. Çünkü, Bakan Konya ile ilgili düşüncelerini açıklarken, ödül töreninde bulunan birçok insanın “Ah Bakanım ah, her şey senin dediğin gibi olsaydı, Konyaspor buralarda olmazdı” dediğini duyar gibi oldum.
Neyse…
ASKF ve Mehmet Baykan’ı yürekten kutluyorum. Çünkü, Konya’nın yüzüne bakan! yokken, bu şehre Bakan getirmek, Genel Müdür getirmek, Federasyon Başkanlarını getirmek, her babayiğidin harcı değil.
Bir de kıssadan hisse…
Nasreddin Hoca’nın karısı hem çirkin hem çirkef. Üstelik her şeyi bildiğini zanneden, ama hiçbir şeyi bilmeyen cahil mi cahil. Ama ne de olsa kadın. Hocaya soruyor: “Hoca efendi tanıdıklarından kime görüneyim, kime bulaşmayayım?”
Hoca “Aman hatun! Benim gözüme görünme de, git kime bulaşırsan bulaş” demiş.
Konya’daki bazıları da aynen Konya sporuna ve Konyaspor’a Hocanın gözüyle bakıyorlar.