Televizyon, tablet, bilgisayar, internet ve sosyal medyanın çocuklarımızın zihin ve ruh dünyâsında pek çok olumsuz etkileri oluyor. Muhtevâsında şiddet, menfi ahlâkî yapılanma izleri bulunan hatta tâciz ihtiva eden hâdiselerin görselleri âdeta çocukların beyinlerine kazınıyor. Bu tehlike geleceğin neslini tehdit ediyor.
Şimdilerde hangi eve gitseniz hemen her evde bilgisayarın yanında tablet de var. Küçücük çocukların elinde tablet ve çocuk vaktin çoğunu onun başında geçiriyor. Çocuklar büyük bir heyecan içinde elindekiyle meşgul, annesi bir şey söylese veya istese hiç duymuyor. Oradaki dünyâya kendini öylesine kaptırmış ki çocuk sanki dış dünyâdan kopuk yaşıyor. Hatta gelen misafir; ‘nasılsın?’ dese cevap verme nezâketini göstermiyor, sorulan soruyu duymuyor ya da, ‘sen de nerden çıktın?’ dercesine alık alık bakıyor. Böyle bir durum insan iletişiminde kabul edilemez. Tabi buna anneler ses çıkarmadığından durum daha bir vahim hal alıyor. Anneler de -çocuğun onunla meşgul olması sesinin kesilmesi demek olduğundan- bu sebeple duruma müdâhale etmiyor. İlerleyen yıllarda insânî ilişkilerde problemli bir neslin yetişmesi kaçınılmaz oluyor. Eskinin sevecen, tatlı, güleç, sevimli çocukları yerini sevimsiz, donuk, soğuk, somurtkan çocuklara bıraktı ne yazık ki!
Günümüzde çocukların ve gençlerin sosyal medyayla olan bu menfi ilişkisinin gerçekçi bir tarzda sorgulanması lâzımdır. Bu hususta geç kalınmadan gerek çocuk ve ebeveynler gerekse toplum içindeki etkileri husûsunda bir farkındalık oluşturulması gerekiyor. Geçtiğimiz senelerde bu konuda; ‘Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’ düzenlenmişti. Yine bu hususta Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTUK), Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ve Çocuk Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği oluşumlara pek çok değerli bilim adamları dâvet edilerek sunumlar gerçekleştirilmişti. Ayni çalışmaların artarak devâmını bekliyor ve arzu ediyoruz.
Bahsedilen kongrede bir konuşma yapan Prof. Dr. Haluk Yavuzer; ‘Çocuk ve medya hareketi, bir uyarma, bilgilendirme ve gerekli önlemleri alma hareketidir. Bu hareketin amacı çocuk ve medya ilişkisinde ortaya çıkabilecek olumsuzluklara karşı çocukları korumak, olumlu etkilerden yararlanmamızı sağlamak ve bu konuda gereken bilinci oluşturmaktır.’ Derken devamla; ‘Medyayı akıllı ve etkili bir biçimde kullanmak için çocuklara, medyanın olumlu etkilerinden yararlanılmasına yönelik bilinç verilmesini istiyor. Medya okuryazarlığının ise çocuğun, bilgiyi değerlendirmesi ve onu yerinde kullanması ile mümkün olacağını dile getiriyor. Bunun için kitap okuma alışkanlığı ve diğer kültürel alışkanlıkların son derece önemli olduğunu kaydediyor. Hatta 9-18 yaş gurubuna kadar pek çok çocuk bu oluşuma delege olarak katılıp görüşlerini sunabilecek ortam sağlandığı belirtiliyor.
Ülke televizyonlarındaki dizilerden haberlere varıncaya dek pek çok programın çocuklar üzerinde bıraktığı menfi oluşumlar artık herkes tarafından açıkça biliniyor. Telefon kullanım yaşının git gide düşmesi, internet kullanımındaki denetlemenin yetersiz kalması gibi ehemmiyetli konular biran önce devlet denetimi ve yönetimi altında gerçekleşmelidir. RTUK ve TÜİK geleceğin nesli adına daha kapsamlı çalışmalar icra etmelidir. Büyükler gençleri ve ebeveynleri bu ehemmiyetli konuda bilinçlendirmek için elden gelen tüm çaba ve gayretleri sarf etmeli bunu yaparken gençler de işin içine katılmalıdır. Yine bu işin gerçekleşmesi için okullarda “Medya Okuryazarlığı” dersleri konmalı uzmanlarca konu yaş guruplarına göre çocuklara uygun biçimde modern teknolojik imkanlar kullanılarak sunulmalı diye düşünüyoruz.