Medya, en güçlü silah (3)
Dünyada meydana gelen olaylar, iyi bilelim ki tesadüfen yaşanmaz. O olayın bir plan ile ortaya çıktığını, o anda anlamasak bile zamanla (yazılanlar ve itiraflar) bu olayın arka perdesini bize gösterirler.
Bu tip olayların arka planında karanlık maksatlı ve karanlık kişiler vardır. Sonra bu plan, zamanlama yapılarak program haline getirilir. Programda hangi işin kim veya kimler tarafından yapılacağı belirtilir. Ve son olarak da bu programın nasıl uygulanacağı ayrıntılarıyla ele alınır. Bizler, olayın sadece bize görünen yüzüne göre değerlendiririz. Tabii böylece de kazılmış olan kuyuya düşeriz. Plancıların da istedikleri budur zaten.
Son dönemlerde, milletin aleyhine yapılan bir icraat veya çıkartılmak istenen bir kanun, bu kanunun çıkarmak isteyenlerce milletin dikkatinden kaçırılmak istenirse ortaya uydurma bir gündem atılır. Millet bu sanal gündemle oyalanırken, o icraat veya çıkartılan kanun sessizce çıkar ve yürürlüğe girer.
Bütün bu oyunları milletten gizleyen ve milletin gözünden kaçıran en büyük güç medyadır. Dev TV’ler sun’i (yapay) gündemi günlerce ekranlarına getir, büyük gazeteler günlerce yazarlar ve elde edilmek istenen neticeler, böylece kolaylıkla tahsil edilmiş olur.
Bir gün “Başkanlık sistemi” diye bir konu ortaya atılır (2014). Muhalefetin de maşallahı vardır. Hemen atılan yeme takılır ve veryansın etmeye başlar. Olurdu, olmazdı, diye günlerce memleket çalkalanır. Sonra arkasından ne gelir biliyor musunuz? Bir yabancıya toprak satımı 25 dönümken, bu bir kanunla 300 dönüme çıkartıldı. Aynı kanunda Bakanlar Kurulu bu miktarı iki katına çıkarabilme yetkisi de verilir. Artık şehitlerin kanı ile alınan topraklar, her bir yabancıya 600 dönüm olarak satılabilecektir.
Vatandaşın bu kanunun çıktığından ve yürürlüğe girdiğinden haberi bile yoktur. O hala, ortaya alın “Başkanlık sistemi” nin münakaşasını yapmaktadır.
Hitler, Almaya ve Avrupa’daki Yahudi Medyasının şişirdiği bir balondur…
BİR TARİHİ GERÇEK
1914-1918 yıllarında gerçekleşen 1. Dünya Savaşı Adolf Hitler’i fanatik bir ırkçıya dönüştürmüş ve Almanya'yı kurtarma düşüncesi onda adeta saplantı haline gelmişti. Ortamı germek ve bu fikirleri yayabilmek için o zaman ki Alman gazeteleri her gün yayınlar yapıyor, haberler veriyor ve yorumlar gündeme getiriyordu. Hitler, Alman siyasi aktörleri tarafından uçlarda olan bir çılgın olarak görünüyordu.
1929 yılında meydana gelen büyük ekonomik kriz Almanya'yı da derinden etkilemiş, tüm ülkeyi büyük bir umutsuzluğa sürüklemişti. Naziler ve komünistler arasındaki kanlı sokak çatışmaları gün geçtikçe kızışıyordu. Medya "Kızıl Tehlike" korkusunu durmadan pompalıyor, milyonlarca Alman vatandaşının Hitler'e oy vermesine neden oluyordu.
Demokrasi risk altındaydı ve onu koruyacak kimse de kalmamıştı. Hitler'in 1933 yılında Başbakan olmasıyla, Nazi rejiminin karanlık gölgesi Almanya'yı kaplamıştı. Hitler bir yandan barış mesajları verirken, bir yandan savaş için hazırlıklarına başlamıştı bile...
Savaş, yani “kurt dumanlı havayı sever” kaidesince Hitler bir taraftan savaşırken, diğer taraftan kendisine karşı duranları imha etmekle meşguldür. Bu imha ettikleri insanlar içinde ise Alman Yahudileri ilk sırayı almaktadır. Onları tutuklattırır, vagonlarda taşır, hapishanelere doldurur ve daha kötüsü onları fırınlara doldurup yakar.
Yahudilere yapılan bu katliam olayları o günler, yine Yahudi Alman medyasının gündemindedir. Gazeteler günlerce yazar ve çizerler.
Bu günlerde bile “Yahudilerin Almanya’da gördükleri o korkunç olayları anlatan filimler, videolar hazırlanmakta, yazılar yazılmakta ve yorumlar yapılmakta, Yahudilerin masum bir topluluk olduğu ve Hitlerin bunları nasıl imha ettirdiği anlatılıp durmaktadır.
Medyanın bu olayları abartarak vermesinin yanı sıra acaba işin gerçeği nedir?
Hitler’i, Başbakanlığa hazırlayan Yahudi Alman Medyasıdır. Onun hem dengesiz bir insan ve hem de acımasız birisi olması sebebiyle ve daha önemlisi kendisinin “Yahudilere hizmet sözü” vermiş olmasından dolayı iktidara taşımışlardır.
Rahmetlik Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan Almancayı ana dili gibi bilirdi ve uzun süre orada bir motor fabrikasında baş Mühendis olarak çalışmıştı. Kendisinin Yahudileri ve Medya gücünü de iyi bilen bir lider olması sebebiyle de bizlere, Hitler dönemine ait yaptığı araştırmalardan şu şekilde bahsetmişti.
1898 de Bazel’de bir kongre toplayan Haham Teodor Herzel, bu toplantıdan 50 sene sonra yani 1948 de İsrail Devletinin kurulacağını, 100 sene sonra da yani 1998’de Nil ile Fırat arasında ki toprakları ele geçirip “Büyük İsrail Devleti”ni kuracaklarını belirtmişti. 1935’lerde Yahudiler, İngilizlerin yardımıyla Filistin de toprak sahibi olmaya başladılar.
Yahudi Devletinin vatandaşlarının öncelikle Yahudiler olması gerekiyordu. Ancak Avrupa’nın değişik ülkelerinde bulunan, ticari işlerde ve öncelikle de faizcilikte büyük işler başaran Yahudiler, bu işlerini bırakarak İsrail’e gelmiyorlardı.
Hitler, fırınlarda Almanya’da yaşayan Kıptileri yaktığı halde Alman ve Avrupa Medyası bunu “Hitler Yahudileri fırınlarda yakıyor” diyerek haber yaptılar. Böylece Yahudileri korkutarak onların İsrail’e gitmelerini ve yerleşmelerini sağladılar” demiştir.