Ankara’dan Konya’ya Bakış
Çetin ORANLI
cetinoranli@merhabagazetesi.com.tr
Başlarken…Üç günlük Ankara ziyaretimizde yaptığımız görüşme ve röportajlarda ana eksen Konya idi. Bu nedenle görüşmelerimizi, ‘Ankara’dan Konya’ya Bakış’ adı altında 6 farklı röportaj formatında oluşturup yayımlamaya karar verdik. İlk röportajımızın konuğu geçen hafta TBMM’de yaşanan kavgalı oturumda talihsiz saldırıya uğrayan Konya Milletvekili Orhan Erdem’di. Milletvekilliğindeki ikinci döneminde Meclis İdare Amirliği görevini de üstlenen Erdem, öteden beri beyefendi kişiliği ve sert eleştiriler karşısında bile incitmekten kaçınan üslubu ile bilinir. İşte bu nedenle insanlar onun için daha fazla üzüldü… Orhan Erdem’le kavga sonrasındaki gelişmeleri ve Konya’nın yatırımlarına ilişkin yapılanları konuştuk. Faydalı olmasını diliyorum… (Ç.O.)
ORHAN ERDEM KİMDİR?
Orhan Erdem, 7 Ekim 1963'te Konya Akşehir'de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi. Turizm ve serbest ticaret işiyle uğraştı. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Üyeliğinde bulundu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde 22. Dönem Konya Milletvekili oldu. 23. Dönem'de tekrar milletvekilliğine seçilerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı İdare Amiri oldu. Orta düzeyde İngilizce bilen Orhan Erdem, evli ve 3 çocuk babasıdır.
“BİR MİLLETVEKİLİ OLARAK BEN ÖZÜR DİLİYORUM”
*Geçen hafta yaşanan olaylı gensoru görüşmelerinde çıkan kavgada talihsiz bir saldırıya maruz kaldınız. Bu üzücü olay nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Sizin kişilik olarak hiç kimseyi incitmemeye dikkat ettiğinizi de biliyoruz. Olay sonrasında neler yaşadınız, bu noktadan bakıldığında neler düşünüyorsunuz?
—Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer hakkında verilen gensoru görüşmeleri esnasında MHP sözcüleri konunun dışına çıkarak AKP grubunu rahatsız edici, tahrik edici bir hal doğurdu. Bu arada Grup Başkanvekilimiz Bekir Bozdağ gensoruyu çürütücü ifadelerle MHP’nin geçmişteki uygulamalarının işçiler üzerindeki olumsuz etkilerine yönelik kötü uygulamaları belgeleri ile anlatınca bu sefer tahammülsüz bir tavra girdiler. MHP sözcüleri cevap vermek üzere tekrar söz aldılar; söz alan da zaten hiçbir zaman yatıştırma veya grupları sükûnete davet edecek konuşmalar yapmayan Sayın Osman Durmuş’tu. Durmuş, başörtüsü ile ilgili Başbakanımızın eşinin yaşadığı GATA olayıyla ilgili doktorları da yerecek şekilde ifadeler sarf etti ve bir partilinin söylediği uygunsuz ifadeleri rencide edici şekilde kullandı. Bunun üzerine Başbakan dayanamayarak cevap vermek istedi ki bu, hiç görülmemiş bir şeydir. Çünkü Başbakan, ancak genel başkanlara cevap verir. Ama eşi ve bayan milletvekillerimizi de riyakârlıkla suçlayan, ‘içerde siz başörtüsüz dışarıda başörtülüsünüz’ ifadeleri üzerine Başbakan cevap vermek ihtiyacı duydu. Bu cevap konuşması sırasında bile MHP milletvekilleri ayaklanıyor, laf atıyor, kışkırtıyordu. Bizim arkadaşlarımız da dayanamadı. Bir, iki, üç yani ne kadar olur bu! Ben de idare amiri olarak o esnada görevimi yapmaya çalıştım. İdare amirleri genel kurul içerisinde bir sıkıntı olduğunda ona müdahale etmek üzere araya girerler, İç Tüzüğün 17. maddesi gereğince sükûnete davet ederler. Ben de bu vesileyle önce kendi grubumdaki arkadaşlara, ‘oturun, sakin olun’ diyerek MHP sıralarına yaklaştım. Hatta bir Tokat milletvekilimiz koparak geldi, onu tuttum, sakinleştirdim. Daha sonra öne gidip, ‘arkadaşlar sizi sükûnete davet ediyorum bir başbakan konuşuyor’ demeden saldırılar peş peşe üzerime geldi. Bunu gören bizim arkadaşlar da koşarak geldi. MHP sözcüleri, ‘AKP başlattı’ diye ifadelerde bulunmuş, hiç alakası yok. Ondan sonra ciddi bir kargaşa doğdu, görülmemesi gereken, yakışmayan görüntüler sergilendi. Ben her konuşmamda dedim, bir milletvekili olarak tüm milletimizden özür diliyorum. TBMM bu görüntülere layık değildir.
“HİÇBİR ZAMAN KAVGANIN TARAFI OLMADIM”
* Olayın ardından neler yaşadınız?
— Kavga sonrasında Meclis’te oturuma ara verilmişti. Aldığımız belirsiz darbeler nedeniyle tartışmaların ardından hastaneye gitme gereği duydum. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittik. Filmler çekildi, çeşitli müdahaleler yapıldı. Sol elimin serçe parmağında kırık olduğu anlaşıldı ki zaten ağrımaya ve kararmaya başlamıştı elim. Gözlükten dolayı gözümün çevresinde izler vardı. Oralara baktılar. İlerlemiş bir sorun yoktu. Gece de hastanede müşahede altında tuttular. Hastaneden ayrıldıktan sonra istirahat etmem gerekiyordu. Ama MHP grubunun basına riyakâr tavrı nedeniyle olayı AKP’ye yıkma girişimi üzerine Meclis’e gelerek talep eden basın kuruluşlarını bilgilendirmeye, olayı anlatmaya çalıştım. Arkadaşlarımdan binlerce telefon aldım. Herkes bu saldırıyı kınıyordu. Bilhassa bizi tanıyanlar bu konuda çok daha titiz olduğumuzu biliyor. TBMM’nin birçok üyesi böyledir ama ben çok daha titizim bu konuda. Hayatım boyunca da kavgadan taraf olmadım, kavgadan yana taraf alanları da yatıştırmaya yönelik bir yapım var. Bu kavganın içinde de TBMM’deki görevimden dolayı bulundum.
“KAVGADAN BAŞKA İCRAATLARI YOK”
* Bu talihsiz olay sonrasında toplumdan ne gibi reaksiyonlar aldınız?
— Biz bu olayı, kendi çevremize bir şekilde anlatabiliyoruz. Ama fotoğrafa direk bakıldığında algılama ‘TBMM’de kargaşa var’ şeklinde oluyor. Artık milletimiz kargaşa istemiyor. Bu ülkenin ciddi sorunları var. Gelişmiş ülkelere göre yapılacak daha çok işimiz var. Bunları çözmek, bunları konuşmak lazım. Ama karşımızdaki muhalefet gergilikten besleniyor. Kavga etmekten başka bir icraatları yok! Bunun gibi çok olaylar oldu. Bu seferki artık haddini aşan görüntüleri beraberinde getirdi.
“BU ORTAMIN İÇİNDE OLMAKTAN UTANDIM”
* İdari bir görevi de bulunan bir milletvekili olaydan bir gün sonra katıldığı televizyon programında, ‘parmağı nasıl kırılmış demek ki yumruk atmış ki kırılmış’ demiş. Gerçekten o kargaşada siz de yumruk attınız mı?
— Şimdi ben ciddi bir şekilde kendisine sitem ediyorum. Ben isterdim ki önce bir arasınlar, bu konuda… Sadece MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı Bey’in bizim odamıza geldiğini duydum ama kendisi ile görüşemedim. MHP grubundan hiç kimse zaten bu konuda nezaketen de olsa bir girişimde bulunmadı. Saldırıya uğrayan bendim. O kargaşada imkân buldukça kendimi savunmaya çalıştım. Ama üzerime gelen saldırının ancak yüzde 10’una karşı koyabildim. Ak Partili milletvekili arkadaşlarımız da, bu nedenle daha çok darbe aldım. Parmağımın nerede, nasıl kırıldığını da bilmiyorum. Ben bu ortamın içinde olmaktan utanıyorum. TBMM’nin bu görüntüyü vermesinden utanıyorum. Buna sebep olanları da kınıyorum.
“DUBLE YOLLAR EN KISA ZAMANDA TAMAMLANACAK”
* Milletvekilliğinde ikinci döneminiz. Bu dönemde Konya ile ilgili neler yapıyorsunuz?
— Konya ile ilgili bilgilendirme eksiğimiz olduğunun farkındayım. Çünkü 2007 seçimlerinden sonra yeni bir çalışma ortamı başladı. Bu arada yeni milletvekili arkadaşlarımızla çok sıcak ilişkiler kurduk. Burada 100’e yakın toplantı yaptık ve halen de yapmaya devam ediyoruz. Konya’da milletvekillerimiz arasındaki koordinasyonsuzluk görüntüsünü tam olarak ortadan kaldıramadık ama burada koordineli bir çalışmaya devam ediyoruz. Bu arada projelerin devamını ve yeni projeleri de takip ediyoruz. Ancak, Konya’da bir kongre süreci ve ardından olumsuz gelişmeler yaşandı. Bir başkanın istifa etmesi, ardından yeni bir başkanın göreve getirilmesi söz konusu oldu. Bu olaylar Konya’da ciddi bir boşluk oluşturdu. Çok şeye cevap veremedik. Ama şundan emin olun; Konya’nın büyük projelerinin yanında ifade edemediğim çok önemli yatırımlar da bitiyor. Örneğin Selçuklu Tıp Fakültesi için AK Parti döneminde 150 trilyon verdik. Daha önce 30 trilyon harcanmıştı. Bir Mavi Tünel Projesi kadar büyük para. Onkoloji Hastanesi hizmete başladı. Beyhekim’de de iki hastane bitti, üçüncüde ödeme sorunu yok, yakında bitecek. Konya’nın duble yolları da en kısa sürede tamamlanacak. Duble yolları da çok rencide edici şekilde yorumluyorlar. Konya’da bin kilometreyi aşan yol var. Bir çok ilde yapılan duble yola baktığınızda, 150 – 200, en fazla 500-600 kilometre olduğunu görürsünüz. Ama Konya’da 1000 kilometre duble yol yapıldı.
* Ama burada Konya’nın Türkiye’nin yüzölçümü açısından en büyük ili olduğu ve bölgeler arasında bağlantı sağlamaktaki rolü de göz önüne alınmalı değil mi? Yani Aksaray ve Ereğli yolları tamamlanmış olsa, belki bu eleştiriler ortadan kalkardı…
— 2010’da inşallah Aksaray ve Ereğli yolundaki çalışmalar da bitecek. Yıllardır bu söyleniyor ama buraya da Ak Parti döneminde el atıldı. İnşallah Ulukışla Makası’ndan Akbel Hududu’na kadar doğuyu güneye, egeye bağlayan o yolu bitirmiş olacağız.
ASKERİ HAVAALANININ TAŞINMASI DÜŞÜNÜLÜYOR
* Sivil havaalanına ilişkin bir gelişme göremedik. Bakan Yıldırım’ın ‘Konya’nın ihtiyacı yok’ dediği biliniyor. Siz ne diyorsunuz?
—Sivil havaalanı ihtiyacı ile ilgili Sayın Bakan’la defalarca görüştük. Hatta şöyle bir fikir ortaya çıktı; ‘mevcut askeri hava alanını Karapınar’a veya daha başka askeriyenin uygun alanlarına aktarabilirsek burayı tamamen sivilleştirebiliriz.’ Çözüm için en doğru yol da bu. Ama bu elbette zaman alacak. Askeri yetkililerle görüşme yapılıyordu, fakat sonuç alınacak noktada değildi. Çünkü Konya’ya ‘yeni bir hava alanı hesaplandığında Aksaray Konya arası olsun, hiç biri şu anki yer kadar rantabl değil. Yolcu sayıları ‘yap işlet devret modeline uygun da değil. O zaman mevcut sivil girişleri büyütelim dedik. Hac döneminde yaşanan sıkıntılar gittikçe özel havaalanlarının da gelmesi ile birlikte Konya’ya özel bir gidiş geliş binası yapılsın diye konuşuldu. Bu en kısa zamanda yapılabilecektir. Daha sonra mevcudun arındırılması veya yeni bir yer yapılması söz konusudur.
* Hızlı Tren’e ciddi bir ödenek ayrıldı, ancak tamamlanma tarihi 2012’ye uzadı, neden böyle oldu?
— Hızlı Tren zaten zor bir proje, yatırımları da ciddi rakamlar istiyor. 2010–2011 yılında bitse de deneme seferleriyle 2012’yi bulur. Biz hattın bazı noktalarını gezdik. Bakanımızla da konuyla ilgili görüştük. Yatırımda bir aksaklık yok, 470 milyon TL ödenek gerçekten çok büyük bir rakam. Bazen sivil toplum kuruluşları da beklenen rakamlar alınamıyor diyor ama geçmişe baktığımızda bu rakam 10 yıla bedeldir.
* Milletvekillerimizin Konya’da yeterince halkın içinde bulunmadığına ilişkin eleştiriler var. Bununla ilgili Konya’ya yönelik bir çalışmanız olacak mı?
— Perşembeden pazartesiye kadar en az 5 milletvekilimiz Konya’da oluyor. Konya’da milletvekillerinin olmaması ile ilgili hiçbir sorun yok. Her yaz programında zaten STK ve basına dikkat ediyoruz. Bence bu kanının sebebi son aylarda yaşadığımız olumsuz gelişmeler. 2 milyon nüfuslu bir Konya var. Zaten tek tek hepsine ulaşmak mümkün değildir. Seçim döneminde bunların sıkıntısını çok yaşarız. Defalarca uğradığınız yere gittiğinizde bile seçmen, ‘ilk defa geldiniz’ der. Ama iletişim araçları aracılığı ile halka ulaşmaya ve takip etmeye çalışırız. Dediğim gibi; bence asıl sorun bu yaşanan kendi parti içi gelişmelerimiz olmuştur.
* Değerlendirmeleriniz için teşekkür ediyoruz. İlave etmek istediğiniz bir şey var mı?
—Yaşadığımız talihsiz olayı Konya halkına daha rahat açıklama imkânı sağladığınız için teşekkür ediyorum. Yeni il teşkilatımızın oluşması ile birlikte Konya’da periyodik basın bilgilendirme toplantılarımızı da gerçekleştireceğiz. Konya için yapılan yatırımlara sadece yüzeysel değindik. Anlatılacak daha çok şey var. Konya’nın geçmişteki gibi medreseler şehri, Hz. Mevlana ve birçok büyüğümüzün oluşturduğu o hoşgörü ve eğitim merkezi olması için çalışıyoruz. Hemşerilerimiz bize büyük destekler verdi. Biz de buna layık olmaya çalışıyoruz. Farklı görüntüler, yanlış anlaşılmalar olabilir ama sizin aracılığınızla bunun böyle olmadığını tekrar kamuoyuna sunmuş olduk.
(Perşembe: MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı)