Gazze Davası ve Mavi Marmara Seferi Gazze’lilerin olduğu kadar bizim de bir rüyamız ve düşümüz idi.
Anadolu Ajansının geçtiği habere göre mahkeme Mavi Marmara Gemisine Akdeniz’in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin aralarında dönemin israil genelkurmay başkanının da yer aldığı 4 sanığın yargılandığı davanın düşürülmesine, sanıklar hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına hükmetti.
Basın yayın organlarından takip ettiğimiz kadarıyla bir avuç avukatın hükûmet ve STK lar tarafından yalnız bırakıldığı davada tüm itirazlarına rağmen mahkeme böyle bir karar aldı.
Hükümet israil ile yapılan anlaşma ile Mavi Marmara Davasını yokluğa mahkûm etti.
Yüzbinlerin katılımı için çağrı yapan STK lara ne oldu peki.
Siyasi yapıdan işaret gelmeyince neden sustular?
Devletten ve Hükümetten nemalandığı yerde var olup, Devletten ve Hükümetten açık ve gizli işaret gelmeyen yerde sessizliğe bürünen bu yapılara STK denir mi acaba?
Bu soruların cevabı eminiz ki uzun yıllar verilemeyecek.
Türkiye ile israil arasında yapılan tazminat anlaşmasına yazılan bir kelime var.
Tam anlamı ile utanç verici bir kelime.
“Ex gratia.”
Hükümetin anlaşmaya konulmasına itiraz etmediği bu kelimeyi avukatların müracaatına rağmen mahkemenin de bir açıklık getirmekten kaçındığı görülüyor.
Mecburiyeti, borcu olmadığı halde iyilik olarak verilen yardım/tazminat anlamına gelen bu kelime sebebiyle Türkiye Hükümetine ödenen 20 milyon dolarlık tazminat karşılığı dava düştü veya düşürüldü.
Bu aşamada başta Mavi Marmara Gemisinin öncüsü İHH mensupları olmak üzere herkes tek tek birey olarak kendilerini Devletin yaptığı antlaşmadan ve bu antlaşmayı imzalayan hükümetle olan siyasi birliktelikten soyutlaması ve Birey olarak tepki göstermesi şarttır.
Bahane devletlerarası hukuk ise bu hukuk konjonktürel bir hukuktur.
Saldırıya uğrayan Müslümanların hukuku ise ilahi yasalardır
İşgalci siyonist israil tarafından uğrayan Müslümanların kendiliklerinden vazgeçmeleri dışında görülmekte olan bir davanın hükümetin yaptığı bir antlaşma ile düşürülmesine Müslümanların siyasi bir takım sebeplerle tepkisiz kalmalarını anlamak mümkün değildir.
Kendilerini İHH gönüllüsü veya İHH olarak görenler hükümetin yaptığı antlaşma ve mahkemenin davayı düşürme kararından sonra takkelerini önlerine koyup düşünmeliler.
Dost kim düşman kim?
İşgalci siyonist israil tarafından öldürülen Müslümanların haklarının savunulduğu davanın düşürülmesine sevinen israil dostları kim?
Bu antlaşma sonrasında hükümete verilen oylar israil ve dostlarını mı yoksa Gazze’lileri mi sevindirmiştir?
Bu ülke insanı ne çekmiş ise dostu ve düşmanı zamanında ayırt etmemesinden çekmiştir.
Dün böyle idi bu gün de böyle oluyor maalesef.
Son sözü söylemek gerekirse Gazze Davası ve Mavi Marmara Seferi Gazze’lilerin olduğu kadar Türkiyelilerin de bir rüyası ve düşü idi.
Mahkeme davayı düşürdü ve rüyadan yani düşten uyandık.
"Giderken benden mi izin aldılar" sorusunun cevabı da, " DAVAYI DÜŞÜRÜRKEN BEN DEN Mİ İZİN ALDILAR" olacak bu gidişle.