Tartışmalı gol, 35.dakikada “kol”la atıldı. Golden 3 ya da 5 saniye sonra Antalya’dan bizim Osman Öztokmak aradı. Osman “gol” değil “kol” diye telefonda yırtınsa da maçın yan hakemi Nihat Mızrak, hem Konyaspor’u hem de maçın orta hakemi Kuddusi Müftüoğlu’nu darağacına çıkarmış, yağlı imliği de kendi elleri ile boynuna geçirmişti bile.
Yani, kader ağlarını örmüştü bir kere.
Hoş, aslında bütün Türkiye bu filmi daha önce de görmüştü.
2-3 sezon önce Anelka’nın el-faul karışık attığı golle Fenerbahçe yine kazanmıştı. Olaya herkes müdahil olmuştu. Özellikle Fenerbahçe’nin şampiyonluk mücadelesindeki en yakın rakipleri Beşiktaş ve Galatasaray’da Anelka’nın golü “el”le attığını ifade etmiş ve sarı-lacivertli ekibin haksız bir galibiyet aldığının altını çizmişlerdi.
Sonuç mu?
Bütün Türkiye’nin gözü önünde oynanan bu oyunun kaybedeni yine Konyaspor yine Anadolu takımları olmuştu.
Konyasporlu yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular, taraftarlar istedikleri kadar “yangınlar” çıkarsın, istedikleri kadar “haklarının yendiğini” haykırsınlar değişen bir şey olmayacak. Çünkü, “futbol adaleti”nin olmadığı, “büyük balığın küçük balığı canı istediği zaman yuttuğu” benim güzel ülkemde bu tür “çirkin”likler devam edecektir.
Maç öncesi Kuddusi Müftüoğlu’nun ağabeyi, Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu ile Gençlik Spor İl Müdürü Muhittin Yıldız’ın makamında oturup sohbet ettik. Biraz bisiklet, biraz futbol konuştuk.
Endişeliydi.
“İnşallah bu maçta bizim çocuğun başına bir şey gelmez” derken, olacakları tahmin etmiş bir tavrı vardı. Sanki, bu maçta bir şeylerin olacağı Emin Müftüoğlu’nun içine doğmuştu. Korktuğu da başına geldi. Yazımın başında da söylediğim gibi, maçın birinci yardımcı hakemi Nihat Mızrak yapacağını yaptı, hem Konyaspor’un hem de Kuddisi Müftüoğlu’nun ipini çekti.
Aynı Nihat Mızrak, Önder’in “gol”ünü, pardon “kol”unu görmesine rağmen, bu maçta ikinci cinayetini ise ağları kontrol etmemekle işliyorsa, anlayacağınız ikinci cinayetini de araya sıkıştırıyorsa, suç bu hakemde değil, bu hakeme görev verenlerde. Kale ağlarını bile kontrol etmekten “aciz” bir hakeme nasıl görev veriyor Oğuz Sarvan merak ediyorum açıkçası.
Yeter ey Oğuz Sarvan! İşin tadını da tuzunu da kaçırdın iyice. Sözüm ona üç büyüklere “şirin” görünmek, “koltuğu”nu sağlama almak için, Anadolu takımlarını “kobay” olarak kullanmaktan vazgeç artık. Yapma, etme kıyma bu ülkenin futboluna.
Suç sadece MHK Başkanı Oğuz Sarvan ya da onun hakemlerinde mi? Bütün dürüstlüğü onlardan mı bekleyeceğiz. Hırsızın hiç mi suçu yok? Atatürk “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” demiş.
Peki, Anelka olayını canlı canlı yaşamış bir futbolcu olan Önder Turacı, sütten çıkmış ak kaşık mı oluyor? O ne yaptı? Bubi tuzağı kurdu Kuddisi Müftüoğlu’na. Emek hırsızlığı yaptı. Evine götürdüğü ekmeğe kan doğradı. Helal kazancına “haram” kattı. “Kol”la attığı “gol”e inanmadı, sevinmedi. Dahası kerize yattı. Toto oynadı ve 12’den tutturdu. O da biliyordu “gol”ü “kol”uyla attığını. Peki nerde itiraf? Nerde fair-play ruhu? Nerde Atatürk’ün her sporcunun kulağına küpe olması gereken “ben sporcunun ahlaklısını severim” sözleri?
Soruyorum nerde?
xxx
Konyasporlu yöneticiler bu saatten sonra aklıselim olmalı. “Yangın”lar çıkarmak yerine “mazlum”u oynamalılar. TFF’yi, MHK’yı, hakemleri hedef almak ya da hedef göstermek bu kulübe “yarar” değil “zarar” verir.
Konyaspor camiasının susmasında fayda var.
Ulusal yayın yapan gazeteler, televizyonlar, spor yorumcuları Önder’in golü koluyla attığını bas bas bağırıyorlarsa, Konyaspor’un “mazlum” olduğundandır. Hiçbir televizyon, gazete ve yorumcu “kol”la atılan bu “gol”ü “masum” göstermiyor.
Bir şey değişir mi?
Sanmam.
Çünkü, biz bu filmi daha önce de görmüştük. Yapan yaptığı ile kalıyor. Yırtılan da deli Bekir’in yakası oluyor.
Hoş, aslında bütün Türkiye bu filmi daha önce de görmüştü.
2-3 sezon önce Anelka’nın el-faul karışık attığı golle Fenerbahçe yine kazanmıştı. Olaya herkes müdahil olmuştu. Özellikle Fenerbahçe’nin şampiyonluk mücadelesindeki en yakın rakipleri Beşiktaş ve Galatasaray’da Anelka’nın golü “el”le attığını ifade etmiş ve sarı-lacivertli ekibin haksız bir galibiyet aldığının altını çizmişlerdi.
Sonuç mu?
Bütün Türkiye’nin gözü önünde oynanan bu oyunun kaybedeni yine Konyaspor yine Anadolu takımları olmuştu.
Konyasporlu yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular, taraftarlar istedikleri kadar “yangınlar” çıkarsın, istedikleri kadar “haklarının yendiğini” haykırsınlar değişen bir şey olmayacak. Çünkü, “futbol adaleti”nin olmadığı, “büyük balığın küçük balığı canı istediği zaman yuttuğu” benim güzel ülkemde bu tür “çirkin”likler devam edecektir.
Maç öncesi Kuddusi Müftüoğlu’nun ağabeyi, Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu ile Gençlik Spor İl Müdürü Muhittin Yıldız’ın makamında oturup sohbet ettik. Biraz bisiklet, biraz futbol konuştuk.
Endişeliydi.
“İnşallah bu maçta bizim çocuğun başına bir şey gelmez” derken, olacakları tahmin etmiş bir tavrı vardı. Sanki, bu maçta bir şeylerin olacağı Emin Müftüoğlu’nun içine doğmuştu. Korktuğu da başına geldi. Yazımın başında da söylediğim gibi, maçın birinci yardımcı hakemi Nihat Mızrak yapacağını yaptı, hem Konyaspor’un hem de Kuddisi Müftüoğlu’nun ipini çekti.
Aynı Nihat Mızrak, Önder’in “gol”ünü, pardon “kol”unu görmesine rağmen, bu maçta ikinci cinayetini ise ağları kontrol etmemekle işliyorsa, anlayacağınız ikinci cinayetini de araya sıkıştırıyorsa, suç bu hakemde değil, bu hakeme görev verenlerde. Kale ağlarını bile kontrol etmekten “aciz” bir hakeme nasıl görev veriyor Oğuz Sarvan merak ediyorum açıkçası.
Yeter ey Oğuz Sarvan! İşin tadını da tuzunu da kaçırdın iyice. Sözüm ona üç büyüklere “şirin” görünmek, “koltuğu”nu sağlama almak için, Anadolu takımlarını “kobay” olarak kullanmaktan vazgeç artık. Yapma, etme kıyma bu ülkenin futboluna.
Suç sadece MHK Başkanı Oğuz Sarvan ya da onun hakemlerinde mi? Bütün dürüstlüğü onlardan mı bekleyeceğiz. Hırsızın hiç mi suçu yok? Atatürk “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” demiş.
Peki, Anelka olayını canlı canlı yaşamış bir futbolcu olan Önder Turacı, sütten çıkmış ak kaşık mı oluyor? O ne yaptı? Bubi tuzağı kurdu Kuddisi Müftüoğlu’na. Emek hırsızlığı yaptı. Evine götürdüğü ekmeğe kan doğradı. Helal kazancına “haram” kattı. “Kol”la attığı “gol”e inanmadı, sevinmedi. Dahası kerize yattı. Toto oynadı ve 12’den tutturdu. O da biliyordu “gol”ü “kol”uyla attığını. Peki nerde itiraf? Nerde fair-play ruhu? Nerde Atatürk’ün her sporcunun kulağına küpe olması gereken “ben sporcunun ahlaklısını severim” sözleri?
Soruyorum nerde?
xxx
Konyasporlu yöneticiler bu saatten sonra aklıselim olmalı. “Yangın”lar çıkarmak yerine “mazlum”u oynamalılar. TFF’yi, MHK’yı, hakemleri hedef almak ya da hedef göstermek bu kulübe “yarar” değil “zarar” verir.
Konyaspor camiasının susmasında fayda var.
Ulusal yayın yapan gazeteler, televizyonlar, spor yorumcuları Önder’in golü koluyla attığını bas bas bağırıyorlarsa, Konyaspor’un “mazlum” olduğundandır. Hiçbir televizyon, gazete ve yorumcu “kol”la atılan bu “gol”ü “masum” göstermiyor.
Bir şey değişir mi?
Sanmam.
Çünkü, biz bu filmi daha önce de görmüştük. Yapan yaptığı ile kalıyor. Yırtılan da deli Bekir’in yakası oluyor.