Mahalleleri yokedici belediyeler

Süleyman Küçük

15 yıla yakındır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisinin büyük şehirlerde uygulamaya çalıştığı çılgın projeler var ya, işte o uyguladığı çılgın projelerinden bizce en önemlisi, şehirlerdeki mahalle kültürünü yok eden kentsel dönüşüm projeleridir.
Bunu genelde insanları daha rahat ve modern binalarda yaşatmak gibi bir amaçla yaptıklarını söyleseler de, aslında yapılan işin insanların maddi ihtiraslarını tahrik ederek yaptıkları görülmektedir.
Kentsel dönüşüm adı altında mahalle kültürünün yok edilmesinin bir tarafı olan yerel yöneticiler mahalle sakinlerinden daha çok belediyelerinin ve kendilerinin elde edeceği siyasi ve ekonomik rantı düşünmektedirler.
Dönüşümün bir diğer tarafını oluşturan yapımcı firmalar ise daha fazla gelir elde edebilmek uğruna haram boyutlarına varan iş ve işlemler ile ortaklıklara mahkûm edilmektedir.
Dönüşüm sonunda en büyük rantı elde ettiği söylenen mahalle sakinleri ise alışık oldukları mahalle ve komşuluk kültüründen sonra birden bire içine düşürüldükleri beton hapishanelerinin yalnızlığına terk edilmektedirler.
İşin en acıklı tarafı ise, kentsel dönüşüm sonucunda arsa metrekaresi yetersizdir denilerek avucuna sayılan az miktardaki bir para ile evinden barkından edilen fakir fukaranın eski mahallelerinde kendi arsalarının üzerinde yükselen çağdaş(!) ve modern(!) konutların önünden bile geçemeyip, korunaklı, güvenlikli duvarlar arkasından yaptıkları iç çekmedir.
Dikkat ediyorsanız kentsel dönüşümden önce adı ev olan mekân, dönüşümden sonra konut oluveriyor.
Ya da kentsel dönüşümden önce adı şehir olan yaşadığımız yer, dönüşümden sonra kent oluveriyor.
Bunun temel nedenleri şöyle sıralanabilir:
Şehir içinde yaşayacak insanlar tarafından yüzyıllara varan bir zaman dilimi içinde inşa edilirken, kent rant elde edenler tarafından birkaç ayda, birkaç yılda bile yapılıverir.
Şehrin inşasında var olan insani ve ahlaki ruhu, kentin yapılmasında bulamazsınız.
Şehrin mahalleleri varken, kentin siteleri vardır ve şehrin mahallelerindeki evlerde ihtiyaçların önemli bir kısmı ev içi üretimle sağlanırken, kentin sitelerinde evin ihtiyaçları alışveriş cenneti olarak tarif edilen AVM lerden sağlanır.
Şehrin mahallelerinde beşeri ilişkilerin üst seviyelerde yaşandığı mekânlar ve mahaller vardır. Birbirlerini selamlarından tanıyan insanların oluşturduğu bu mekânlar, mahallenin bakkalı, mahallenin kasabı gibi isimlerle anılırlar.
Buna mukabil kentlerin alışveriş mekânları ise, şehrin ruhundan olmayan alışveriş zincirlerinin birer parçasıdırlar.
Şehrimizin yerel idareler ve onların teşvikiyle gelen TOKİ gibi kentsel dönüşlüm firmaları eliyle kent haline getirilmeye çalışılması gösteriyor ki Osmanlıdan miras aldığımız şehir hayatını idame ettiremediğimiz gibi yeni şehirler de kurmadık.
Bunun temel nedeni dindarlığımızın muhafazakârlığa dönüşmesidir.
Bir diğer sebebi ise İslam Dininin servet biriktirmeye izin vermemesine rağmen biriktirdiğimiz servetlerin korunaklı, güvenlikli beton yığınlarına dönüşmesidir.
NE İDİK NE OLDUK?
Dinin emir ve yasaklarının yaşandığı evlerle önce mahalleler, sonra da şehirler kuran dedelerimizin oluşturduğu şehir hayatından kaçarak, ikametten daha çok iktisadi rant sağlayan konutlarda oturan torunları olduk.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.